Kudretin Sessiz İmtihanı: Gazze ve İnsanlığın Kırılma Noktası
Kudretin Sessiz İmtihanı: Gazze ve İnsanlığın Kırılma Noktası
Bir Kutunun Ardında Yıkılan Vicdan
Bugün, bir bebek mamasının ulaştırılamamasıyla can veren Yusuf Muhammed es-Safedi, sadece Gazze’nin değil, insanlığın da açlıktan öldüğünün ilanıdır. UNRWA’nın 6 bin tır yardımının kapıda bekletilmesi, sadece Gazze halkının değil, aynı zamanda uluslararası hukukun, vicdanın ve aklın da kuşatma altına alındığını gösteriyor.
Gazze; açlıkla, bombayla, susuzlukla yok edilmeye çalışılan bir halkın değil, susturulmuş, seyirci kalmış bir dünyanın vicdan tablosudur. İsrail’in zulmü artık sadece bir ulusu hedef almıyor; insanlık kavramının içini boşaltıyor.
- Tarih Tekerrür mü Ediyor, Yoksa Takrir mi?
Tarih, Firavunların, Nemrutların ve Ebu Cehillerin zulümleriyle doludur. Ancak bu tiranlar, daima zulümlerine meşruiyet sağlayacak bir “sessiz çoğunluğa” ihtiyaç duymuşlardır. Bugün bu sessiz çoğunluk, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma göz yuman devletler, suskun medya organları ve korkudan ya da çıkar kaygısıyla susan akademi dünyasıdır.
Almanya gibi İsrail’in arka bahçesi hâline gelen ülkeler bile artık bu vahşetin ağırlığını taşıyamıyor. Başbakan Friedrich Merz’in “kirli işleri bizim adımıza yapıyor” itirafı, aslında Batı’nın kendi günahlarının vekâleten işletildiğini kabul etmesidir. Bu cümle, modern çağın en büyük diplomatik öz eleştirilerinden biridir.
- Akıl, Ahlâk ve Bilim Nerede Duruyor?
Modern dünya, insan hakları, demokrasi ve özgürlük adına sözde değerler inşa etti. Peki bu değerler, açlıktan ölen çocuklara neden uğramıyor? Yapay zekâyla kanser çözümleri üreten bir dünya, neden bir kutu mamasını ulaştıramıyor?
Bu durum, bize şunu gösteriyor: Bilim ve teknoloji ahlâkî temele dayanmazsa zulmü büyütür. Gazze’de yıkım, sadece füzeyle değil, yalanla, manipülasyonla ve sessizlikle inşa edilmektedir.
III. Gazze: Bir Laboratuvar mı, Bir Mahşer mi?
Gazze’de yaşananlar birer istatistik değil; ilahî bir imtihanın sahnesidir. İnsanlık, burada sınanıyor. Vicdanlar, inançlar, akıllar ve ideolojiler Gazze’de tartılıyor.
Kur’an’da Hz. Nûh’un duası (Nûh Sûresi 26–28), çağlar üstü bir hakikati dile getirir: Zalim nesiller, kendileri gibi zalimleri doğurur. Onları yeryüzünde bırakmak, sadece zulmü çoğaltır. Bugün de Gazze’de İsrail’in yaptığı sadece mevcut halkı yok etmek değil; yeryüzüne yeni Firavunlar doğurmaktır.
- İbretlik Bir Sessizlik: Kimin Duvarı Daha Kalın?
Gazze halkı “Duvarlara mı konuşuyoruz?” diye haykırıyor. Bu, sadece çaresiz bir halkın değil, hakikatin sesini duyuramayan bir dünyanın da çığlığıdır. Belki de en kalın duvarlar, Beyaz Saray’ın, Avrupa Parlamentosu’nun veya Birleşmiş Milletler’in içindedir.
- Kaderin Sırrı: Sessizlik, Zulmü Değil, Sonu Hazırlar
Tarih, zalimlerin saltanatının sonsuz olmadığını defalarca gösterdi. Ancak bu defa farklı olan şey, zulmün kameralar önünde, canlı yayınla yapılmasıdır. Belki bu, ahir zamanın alâmetidir. Belki bu, dünyanın kıyamete en yakın aynasıdır.
Ama Allah’ın vaadi haktır: “Zalimler için asla kurtuluş yoktur.” (Kasas, 37)
Sonuç: Zamanın Şahitliği ve Duanın Gücü
Zaman, hem zalimi hem mazlumu yazar. Ancak Allah’ın defterine, yalnızca niyet ve dua geçer. Bugün bizler, Yusuf es-Safedi bebek için ağlamıyorsak, kendimiz için ağlamalıyız. Zira vicdanını kaybetmiş bir toplumun geleceği, bombadan daha tehlikelidir.
Ey Rabbimiz! Hz. Nûh’un duasıyla dua ediyoruz: Zalimlerin kökünü kurut! Onlara mühlet verme. Onlar senin kullarını yoldan çıkarıyorlar. Bizi ve tüm mazlumları bağışla. Gazze’yi sabırla, bizi dirayetle donat. Âmin.
Özet:
İsrail’in Gazze’ye yönelik zulmü, sadece bir savaş değil, insanlığın utancıdır.
Almanya bile bu zulme destek vermekten yorulmuş, diplomatik çağrılar yapmıştır.
Bilim ve teknoloji ahlâk temelli olmadığında zulme aracılık eder.
Gazze halkı açlıktan ölürken dünya sessiz ve etkisiz kalmakta.
Kur’an’da Hz. Nûh’un duası, zalimlerin kökünün kazınması için bir kıyam çağrısıdır.
İnsanlığın vicdanı ve duası hâlâ Gazze’den sorumludur.
Sonuç: Zulüm devam edebilir; ama ebedi değildir. Zulmün sonu, kaderin hakemliğinde yazılır.
********
“Nûh dedi ki: “Rabbim! Yeryüzünde dolaşan bir tek kâfir bile bırakma!
Bırakacak olursan, onlar senin kullarını yoldan çıkarırlar ve ancak kendileri gibi ahlâksız, günahkâr ve azılı kâfir nesiller yetiştirirler.
Rabbim! Beni, anne-babamı, mü’min olarak evime girenleri, bütün mü’min erkeklerle mü’min kadınları bağışla! Zâlimlerin ise ancak helâkini artır! Köklerini kurut!” Nuh Sûresi 26-28. Ayet.
Allahım aynı bedduayı İsrail ve destekçileri için de uygula.