Taşlaşmış Zihinler ve Duran Kalpler
Taşlaşmış Zihinler ve Duran Kalpler
Zihinlerindeki heykeli yikamayanlar, gerçekleri göremezler.
Yıllarca Zihinlerinde taşlaşmış heykellerle yaşayanlar, gelişimede, o gelişimin sahibine de elbette düşman olurlar.
Peygamber Efendimiz 12 yıl boyunca cahiliyedeki insanların zihinlerindeki bu putlarla mücadele etti.
Kalplerindeki putları kırdı ve put sevgisini silerek yerine ilahi sevgiyi yerleştirdi.
Bizdeki katı ve katılaşmış zihniyet ve Kalplerindeki put kolay kolay yıkılacak gibi değil.
Çok nesillerin değişmesi gerekecek.
“Nûh dedi ki: “Rabbim! Yeryüzünde dolaşan bir tek kâfir bile bırakma!”
Karşılaştır 27: “Bırakacak olursan, onlar senin kullarını yoldan çıkarırlar ve ancak kendileri gibi ahlâksız, günahkâr ve azılı kâfir nesiller yetiştirirler.”
Karşılaştır 28: “Rabbim! Beni, anne-babamı, mü’min olarak evime girenleri, bütün mü’min erkeklerle mü’min kadınları bağışla! Zâlimlerin ise ancak helâkini artır! Köklerini kurut!”Nuh Sûresi 26-28. Ayet.
“Onlara (müşriklere): Allah’ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, «Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız» dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?”
Bakara Sûresi(2) 170. Ayet
“(İsrâiloğulları:) “Ey Mûsâ! Doğrusu biz, (onlar) orada bulundukları müddetçe, oraya ebedî olarak aslâ girmeyiz; onun için sen, Rabbinle git, artık (onlarla) ikiniz savaşın, doğrusu biz (onlarla harb etmektense) burada (bu Tih Sahrâsında) oturacak olan kimseleriz” dediler.”Mâide Sûresi(5) 24. Ayet.
Çünkü kalplerinde hala firavunun korkusu ve kökleşmiş korkusu yatmaktaydı.
Oysa aklı başında olan bir insan delil ve mantığa dayanır.
“Biz Kur’ân şâkirdleri olan Müslümanlar, bürhâna (delîle) tâbi‘ oluyoruz. Akıl ve fikir ve kalbimizle hakāik-ı îmâniyeye (îman hakīkatlerine) giriyoruz. Başka dinlerin bazı efradları (ferdleri) gibi, ruhbanları(hristiyan din adamlarını) taklîd için bürhânı (delîli) bırakmıyoruz.” (Mektûbât, Hutbe-i Şâmiye, 404)
**********
Zihindeki Putları Kırmak: Hakikatle Aramızdaki Görünmeyen Engel
Her çağın bir putu vardır. Kimisi taşa, kimisi güce, kimisi geleneğe, kimisi de kendi aklına secde eder. Ama en zor yıkılanı, zihinde ve kalpte taşlaşmış olanıdır. Çünkü bu put görünmezdir; insan onu fark etmez, hatta sever. Kalp ona alışmış, akıl onu doğrulamış, nefis ise onu meşrulaştırmıştır. Oysa ki Kur’an’ın en büyük inkılâbı, sadece taş heykelleri değil, o heykellerin dayandığı zihniyetleri de kırmak olmuştur. Zira zihniyet yıkılmadan, tevhid gönle yerleşmez.
- Câhiliyenin Kalbindeki Putlar
Peygamber Efendimiz (sav), Mekke’deki ilk 12 yıllık tebliğinde, fiziki putlardan çok zihnî putlarla savaşmıştır. Atalardan miras kalan bâtıl gelenekler, taassuplar, sınıfsal kibir ve ekonomik çıkarlar, hakikate karşı kalın duvarlar örmüştü. Bu yüzden Kur’an onların bu dirençli hâlini şöyle tasvir eder:
> “Onlara: ‘Allah’ın indirdiğine uyun’ denildiğinde, ‘Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız’ dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?” (Bakara 2/170)
İşte bu ayet, bu bâtıl geleneğin ve alışkanlığın sorgusuzca dinleştirilmesini eleştirir. Çünkü hakikate kör olan, zihninde kendi oluşturduğu sahte ilahları ve putları izlemeye başlar.
- Kalplerindeki Firavun ve İsrailoğulları’nın İsyanı
Hz. Mûsâ’nın mucizelerine defalarca şahit olmuş bir topluluk olan İsrailoğulları, özgürlüğe kavuşmalarına rağmen, zihnî ve ruhî esaretten kurtulamamışlardı. Onlar hâlâ Firavun’un kudretini kalplerinde taşıyorlardı. Bu sebeple Allah’ın vaadine güvenmek yerine şöyle dediler:
> “Ey Mûsâ! Biz, orada (Kenan diyarında) zorba bir kavim olduğu sürece asla oraya girmeyiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız.” (Mâide 5/24)
Bu ayet, zihinsel esaretin ne kadar tehlikeli olduğunu gösterir. Zira fiziksel zincirleri kırmak kolaydır, fakat kalpteki korkuları, alışkanlıkları ve batıl düşünceleri yıkmak, çok daha zordur.
- Taklit ve Delilsiz İnancın Tehlikesi
Zihnî putların en tehlikelilerinden biri de, düşünmeden, sorgulamadan, sadece gelenek veya otorite adına hareket etmektir. Risale-i Nur’un şu cümlesi bu noktayı çok veciz bir şekilde özetler:
> “Biz Kur’ân şâkirdleri olan Müslümanlar, bürhâna tâbi‘ oluyoruz. Akıl ve fikir ve kalbimizle hakāik-ı îmâniyeye giriyoruz. Başka dinlerin bazı efradları gibi, ruhbanları taklîd için bürhânı bırakmıyoruz.” (Mektûbat, Hutbe-i Şamiye)
İman, taklit değil tahkik üzere kurulmalıdır. Düşünmeyen bir zihin, başkasının zihniyle yaşar. Böyle bir zihin, hakikatle karşılaşsa da onu inkâr eder; çünkü hazır kalıpları vardır ve bu kalıplar dışındaki her şeyi tehdit sayar.
- Bilim, Akıl ve Kur’an’ın Ortak Yolu
Modern bilim, zihinsel kalıpların nasıl oluştuğunu ve nasıl değiştirileceğini araştırıyor. Beyin nöroplastisitesi kavramı, insan zihninin zamanla öğrenme ve sorgulamayla şekil değiştirebildiğini isbatlıyor. Yani zihnî putlar, yerinde sabit duran kaya parçaları değil; eğitimle, delille, sevgiyle ve tefekkürle kırılabilir, yerine hakikat yerleştirilebilir.
Kur’an tam da bunu yapar: Önce aklı muhatap alır, sonra kalbi ikna eder, sonra hayatı inşa eder.
- Bugün Bizim Kalplerimizdeki Putlar Neler?
Bugün artık taştan yapılmış putlara secde eden yok; ama zihinlerde hâlâ statü putları, ideoloji putları, aidiyet putları, para, makam, kariyer, akılcılık, pozitivizm, sekülerizm gibi modern “ilahlar” hüküm sürmektedir. Hatta bazen “benim partim ”, “benim düşüncem”, “benim yorumum” diyerek, hakikatin yerine kişileri ve kurumları ikame eden Müslümanlar da zihinsel bir sapma içinde olabilir.
Bu çağın cihadı, görünen düşmandan çok görünmeyen zihnî duvarlara karşı verilecektir.
- Hakikatin Fethi, Zihnin Fethidir
Zihinsel devrim olmadan, toplumların hiçbir değişimi köklü olamaz. Zihniyet değişirse ahlak değişir, toplum değişirse tarih değişir. Bu yüzden Kur’an, “İnne’llâhe lâ yuğayyiru mâ bi-kavmin hattâ yuğayyirû mâ bi-enfusihim — Allah, bir kavmin durumunu, onlar kendilerini değiştirmedikçe değiştirmez.” (Ra’d 13/11) buyurmuştur.
İşte bu değişim, zihinlerdeki ve kalplerdeki heykellerin yıkılmasıyla başlar.
Sonuç: Putları Yıkmadan Hakikat Kurulmaz
Bir birey ya da toplum, gerçek anlamda dirilişi yaşamak istiyorsa, önce kendi zihnindeki ve kalbindeki putları tesbit edip yıkmalıdır. Bu, bazen atadan kalma bir düşünce, bazen sorgusuz kabuller, bazen ise modern dünyanın sahte değerleri olabilir. Tevhid, sadece “Allah birdir” demek değildir; aynı zamanda “başka hiçbir şey ilah olamaz” demektir.
Ve unutulmamalıdır: Taşlaşmış zihinler değişmeden, yeni bir gelecek kurulamaz.
Makale Özeti
Bu makalede, zihinde ve kalpte oluşan putların, gerçekleri görmeye nasıl engel olduğu ele alınmaktadır. Hz. Peygamber’in ilk yıllarda insan zihninde yer etmiş cahiliye kalıplarıyla mücadelesi, İsrailoğulları’nın Firavun’dan kalan korkularıyla sahici özgürlükten uzak durmaları ve modern dönemde Müslümanların karşılaştığı zihinsel sapmalar analiz edilmiştir. Delil, akıl, tefekkür ve Kur’an ışığında putların nasıl yıkılabileceği ve zihniyet devriminin önemi anlatılmıştır. Sonuç olarak, hakikate ulaşmanın yolu, her bireyin kendi içindeki görünmeyen heykelleri kırmasından geçmektedir.