Hakikat Pınarı: Peygamber, Kur’an ve İnsanlığın Ebedi Yolculuğu

Hakikat Pınarı: Peygamber, Kur’an ve İnsanlığın Ebedi Yolculuğu

Kâinat, zerrelerinden kürelerine kadar her bir detayıyla, sonsuz bir sanat eseri ve kudretin tecelligâhıdır. Bu eşsiz tabloyu okuyabilen her gönül, varoluşun derin sırlarına vakıf olur. İnsanlık tarihi boyunca gönderilen peygamberler, ilahi mesajları taşıyan kutsal kitaplar ve özellikle de son elçi Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ile Kur’an-ı Azimüşşan, bu sır perdesini aralayan en büyük rehberlerdir.

Nübüvvet Mührü ve Şeriatın Evrenselliği

Bediüzzaman Said Nursi’nin İşarat-ül İ’caz’da belirttiği gibi, Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, sadece bir resûl değil, aynı zamanda “Ekmelü’r-Rusüldür” (Resûllerin en mükemmeli) ve “Hâtemü’l-Enbiyadır” (Peygamberlerin Sonuncusu). O’nun risaleti âmm (evrensel) olup, şeriatı diğer şeriatların güzelliklerini cem’etmiş ve onları nâsih (neshedici) kılmıştır. Bu, İslam’ın evrenselliğini ve kıyamete kadar baki kalacağını gösteren bir hakikattir. Peygamber Efendimiz (sav), insanlığa hem dünyevi hem de uhrevi saadet yolunu açan müstesna bir rehberdir.

Kur’an: Kalplere Gıda, Akıllara Nur

Kur’an-ı Kerim, milyondan ziyade insanın dilleriyle okunan, ruhlara inkişaf ve terakki, akıllara istikamet ve nur veren eşsiz bir kitaptır. O, kalpleri tasfiye eden, nefisleri tezkiye eden bir hidayet kaynağıdır. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Kur’an heyet-i mecmuasıyla kalblere kut (gıda) ve kuvvet olup, tekrarı usanç değil, halâvet ve lezzet verdiği gibi, Kur’an’ın âyetlerinde de öyle bir kısım vardır ki, o kuvvetin ruhu hükmünde olup tekerrür ettikçe daha ziyade parlar, hak ve hakikat nurlarını saçar.” (İşarat-ül İ’caz – 30) Bu, Kur’an’ın mucizevi yönlerinden biridir; her okunduğunda yeni manalar açması, gönüllere ferahlık ve akıllara berraklık vermesi.

Kâinattaki Hikmet ve Adalet Tezahürleri

Evren, her zerresinde ilahi bir nizam ve intizam sergiler. Risale-i Nur – Mektubat’ın 256. sayfasında dile getirildiği üzere: “Ziyade dikkat ettikçe o tanzim ve tevzin altında bir hikmet ve adalet görünüyor. Her harekette bir hikmet ve maslahat gözetiliyor, bir hak, bir fayda takip ediliyor.”
Bir çiçeğin narin yapısından, bir kelebeğin kanat desenine, bir kuşun rengarenk tüylerine kadar her şeyde sonsuz bir sanatkârın mührü vardır. Bu varlıklar, tesadüfün eseri değil, bilakis sonsuz ilim, irade ve kudretin tecellileridir. Onlar, yaratıcılarının hikmetini ve adaletini her an fısıldar gibidir.

Suyun Mucizesi ve Allah’ın Kudreti

Mülk Suresi’nin 30. ayeti, Allah’ın kudretini ve insanın acziyetini düşündürücü bir soruyla ortaya koyar: “Bir de şunu sor: ‘Suyunuz çekiliverse size yerden kaynayan suyu kim getirebilir?'” Bu ayet, hayatın temel kaynağı olan suyun dahi ilahi bir lütuf olduğunu ve onun yokluğunda insanın ne kadar çaresiz kalacağını gösterir. Yerden fışkıran sular, bulutlardan inen yağmurlar, hepsi Allah’ın sonsuz kudretinin ve merhametinin delilleridir.

Ahiret Günü ve Adaletin Tezahürü

Bakara Suresi’nin 281. ayeti, insanı ahiret bilincine davet eder: “Öyle bir günden sakının ki, o gün hepiniz Allah’a döndürülüp götürüleceksiniz. Sonra herkese kazandığı amellerin karşılığı verilecek ve onlara asla haksızlık yapılmayacaktır.” Bu ayet, dünya hayatının bir imtihan olduğunu ve her amelin karşılığının mutlaka görüleceğini hatırlatır. Adalet-i İlahi, zerre miskal dahi olsa hiçbir amelin karşılıksız kalmayacağını, kimseye haksızlık yapılmayacağını garanti eder.

Toplumsal Yaşamda Yardımlaşma ve Zekatın Rolü

İnsanlığın toplumsal hayatının intizamı ve asayişi için zekat köprüsü hayati bir öneme sahiptir. İşarat-ül İ’caz’ın 45. sayfasında, müslümanların birbirine yardımlarının ancak zekat köprüsü üzerinden yapılabileceği belirtilir. “Âlem-i beşerde hayat-ı içtimaiyenin hayatı, muavenetten doğar. İnsanların terakkiyatına engel olan isyanlardan, ihtilallerden meydana gelen felaketlerin tiryakı, ilâcı muavenettir.” Zekat, sadece bir ibadet değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı, refahı ve huzuru sağlayan temel bir mekanizmadır.

Kader ve Güzel Sözlerin Gücü

Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin veciz ifadesiyle, “Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır.” Bu, kaderin pasif bir teslimiyet değil, aktif bir iradeyle şekillendirilebileceği gerçeğini vurgular. Güzel düşünceler, güzel sözler ve güzel ameller, hayata olumlu ihtimalleri çağırmanın anahtarıdır.

Dua ve Tevhid Bilinci

Mesnevî-i Nuriye’den (sh: 86) öğrendiğimiz gibi, dualar, Tevhid ve İbadetin Esrarına birer numunedir. Dua eden kimse, kalbinde dolanan arzu ve isteklerini Cenab-ı Hakk’ın işittiğine ve Kadir olduğuna itikat etmelidir. Bu itikat, Allah’ın her şeyi bildiğini ve her şeye kadir olduğunu iktiza eder. Dua, insanın acziyetini idrak etmesi ve sonsuz kudret sahibi olan Rabbine sığınmasıdır.

Takva ve Halkın Rızası

Risale-i Nur Külliyatı’ndan alınan bir prensip olarak, “Eğer takva ve amel-i salihle Hâlıkını razı ettiysen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur; o kâfidir.”
Bu ifade, riyanın ve gösterişin aksine, samimiyetin ve Allah rızasının esas alınması gerektiğini ifade eder. Aslolan, Allah’ın rızasını kazanmaktır; halkın rızası ise ancak O’nun rızası doğrultusunda kazanılırsa değerlidir.

Sonuç:

Peygamber Efendimiz’in (sav) evrensel risaleti, Kur’an’ın kalplere ve akıllara hayat veren mucizevi tesiri, kâinattaki ilahi nizam ve adaletin tezahürleri, suyun varoluşundaki hikmet, ahiret inancının önemi, zekatın toplumsal işlevi, sözlerin kader üzerindeki etkisi ve duanın tevhid bilincindeki yeri, insanın bu dünyadaki yolculuğunda tutunması gereken temel hakikatlerdir. Bu hakikatleri idrak eden bir birey, sadece kendi varoluşuna değil, tüm kâinata hikmet nazarıyla bakarak hem dünyevi hem de uhrevi saadete ulaşabilir.

Makale Özeti:

Bu makale, Hazret-i Muhammed’in (sav) peygamberlik vasıfları ve şeriatının evrenselliği ile başlayarak, Kur’an’ın kalplere gıda ve akıllara nur veren mucizevi etkilerini anlatmaktadır. Kâinattaki her şeyde görülen ilahi hikmet ve adalete dikkat çekilmiş, suyun varlığındaki ilahi kudret Mülk Suresi’nden örnekle açıklanmıştır. Ahiret gününün adalet tecellisi ve zekatın toplumsal yardımlaşmadaki rolü üzerinde durulmuştur. Mevlana’nın sözleriyle kader ve güzel kelimelerin gücü ifade edilmiş, duanın tevhid bilincindeki önemi açıklanmıştır. Son olarak, takva ve salih amellerle Allah rızasının hedeflenmesi gerektiği belirtilerek, tüm bu unsurların bir bütün olarak insanın hakikat yolculuğundaki rehberliği ortaya konmuştur.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 24th, 2025