Zulüm Haritası: Gazze’den Suriye’ye, İslam Dünyasına Bir Zillet Tablosu

Zulüm Haritası: Gazze’den Suriye’ye, İslam Dünyasına Bir Zillet Tablosu

“Mazlumun ahı arşı titretir, ama biz hâlâ sükûtun çığlığıyla oyalanıyoruz…”

  1. Gazze: Tükenen Gıdalar, Tükenmeyen Direniş

18 Temmuz 2025 itibarıyla Gazze’de yaşananlar artık sadece bir savaşın değil, bir tür “biyolojik ve psikolojik soykırımın” belgeleridir. Kumla karışmış un artıklarını yerden toplamaya çalışan insanlar bir Hollywood filminden değil, bu ümmetin kalbinden bir sahnedir. Bu tablo bir utançtır: sadece zalimler için değil; aynı zamanda sessiz kalanlar için de…

Gazze’deki çocuklar çivili bombalarla delik deşik edilirken, dünyaya demokrasi ihraç ettiğini iddia eden devletler silah, mühimmat ve siyasal destek ihraç etmekle meşguldür. Artık sadece ölümler değil, vicdanlar da kazılmış birer toplu mezara dönüşmektedir.

  1. İsrail’in “Kanlı Koridor”u: Haritaya Çizilen Bir Kıyamet

Golan’dan Fırat’a uzanacak şekilde planlanan Davut Koridoru, sadece askeri değil aynı zamanda teolojik ve eskatolojik bir plandır. Bu plan, hem İsrail’in “vaadedilmiş topraklar” hayalini gerçekleştirmek hem de Türkiye’nin güney hattını kuşatmak üzere sistemli biçimde yürürlüğe sokulmuştur.

Suriye’nin güneyinde Dürziler aracılığıyla başlatılan hareketlilik, İsrail’in klasik “aparatif savaş vekilleri” taktiğinin bir devamıdır. Bu defa hedef daha geniş: Fırat’a ve Haseke’ye kadar uzanan, İran’a gözdağı veren, Türkiye’yi kıskaca alan bir senaryo.

  1. İslam Dünyası: Acziyet mi, Zillet mi?

İşte burada sorulması gereken asıl soru budur: Bu bir çaresizlik mi, yoksa zillet mi?

İslam ülkeleri, sayısal olarak çok, doğal kaynaklar açısından zengin, stratejik olarak önemli konumda. Ama bütün bunlar bir araya gelip bir ahlak, irade ve vizyon üretmiyorsa, o zaman bu sadece bir “kalabalıkların çaresizliğidir.”

Zillet; sadece kaybetmek değildir. Asıl zillet, kaybedeceğini bile bile susmak, geri çekilmek, gaflet uykusunda uyumaktır.

  1. Sürgün Planı: Coğrafyasız Bir Ümmet

İsrail’in Gazzelileri Endonezya, Libya ve Etiyopya gibi ülkelere sürme planı, yeni bir “modern Siyonist tehcir politikası”dır. Tarihte Yahudiler sürgün edilirken, bugün Siyonizm Filistinlileri yerinden etmektedir. Ve bu, bir milletin değil, bir ümmetin ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir.

Ümmet coğrafyasızlaştırılıyor. Haritadan silinmiyor; akıldan ve kalpten silinmeye çalışılıyor. Bu da toprağın değil, şuurun işgalidir.

  1. Türkiye’ye Uzanan Gölgeler

Türkiye bu planların dışındaymış gibi davranamaz. Golan-Fırat koridoru tamamlandığında, hedefin Anadolu’nun güneyi ve doğusu olduğu aşikârdır. İsrail bu projeyi yıllardır bekliyordu. Bugün adım adım, taş taş üstüne koyarak ilerliyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamaları, Türkiye’nin farkında olduğunu gösteriyor. Ama farkındalık, fiili karşılık üretmediği sürece yetersizdir. Diplomasi masa başında değil, sahada şekillenir. Ve sahayı şekillendiremeyenler, masa başında şekillendirilir.

Sonuç: Vicdan, Zihin ve İrade İnkırazı

Gazze’de insanlar yerden kumlu un toplarken; İslam dünyasında lüks otel lobilerinde strateji konuşuluyor. Gazze’de çocuklar çivili mühimmatla parçalanırken; bazı başkentlerde “denge politikası” adına katliama sessiz kalınıyor.

Bu artık sadece bir Filistin meselesi değil; bu, bir insanlık, bir irade, bir imtihan meselesidir.
Bu zulüm çağında tarafsız kalanlar, zalimden yana olur.
Ve unutulmamalıdır: Allah zulmedenlere mühlet verir ama asla ihmal etmez.

Makale Özeti:

Gazze’de yaşanan dram, çağımızın en büyük insanlık suçlarından biridir.

İsrail’in Suriye’deki “Davut Koridoru” planı, hem bölgesel hem teolojik bir işgal stratejisidir.

Gazzelileri sürgün etme planı, bir halkın coğrafyasızlaştırılmasıdır.

İslam dünyasının sessizliği, bir acziyet değil, sistematik bir zillet halidir.

Türkiye bu kuşatmanın hedefindedir; diplomasi kadar sahada varlık göstermek zorundadır.

Sonuç: Bu çağ, ya direnişle şereflenilecek ya da zilletle anılacaktır.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 19th, 2025