Tohumdan Ormana: İmanın ve Direnişin Hikayesi
Tohumdan Ormana: İmanın ve Direnişin Hikayesi
Elhamdülillah, ekilen tohumlar bir bir yeşeriyor. Sünbül veriyor. Fidanlar ağaca durdu, meyve veriyor.
Ağaçlar orman oldu, cennet bahçesi oluyor.
Hayat, tohumların toprağa düşüşüyle başlar; umutların filizlenişi, inancın kök salışı ve nihayetinde sabrın meyveye duruşuyla devam eder. Tıpkı baharda toprağa düşen minicik bir tohumun, ilahi kudretin bir tecellisi olarak filizlenip boy vermesi, fidan olup yeşermesi ve sonunda meyve veren koca bir ağaca dönüşmesi gibi, insanlık tarihi de atılan tohumların, verilen mücadelelerin ve yaşanan dönüşümlerin hikayesidir.
Bu tohumlar bazen bir hakikat kelimesi, bazen bir direniş çığlığı, bazen de bir ibret levhası olarak karşımıza çıkar.
*********
Bir örümceğin renkli ve haşmetli duruşuyla “Bana bak, aradığını sana bildireceğim!” diye haykırması, Yaratan’ın sonsuz kudretini ve sanatını sergiler. Bediüzzaman Said Nursi’nin de ifade ettiği gibi, “Biz öyle bir Zâtın san’atıyız ki; bütün bu âlemimizi, bizi yaptığı ve suhuletle icad ettiği gibi kolaylıkla yapabilir bir zâttır.”
Varlığın her zerresinde tecelli eden bu sanat ve kudret, bizi O’nu tanımaya, anlamaya ve şükretmeye davet eder. Onu bilmemek ve tanımamak “acib bir cehalet ve divanelik”tir.
İşte burada Risale-i Nur’un birincil hedefi olan imanı tahkiki kılma ve varlık üzerinden Allah’ı isbat etme davasının özü yatmaktadır.
Her bir tohum, her bir çiçek, her bir canlı, O’nun varlığının ve birliğinin mührüdür.
*********
Dehşet veren zamanlarda İbrahim Hakkı gibi “Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler” diyerek teslimiyet göstermek, pencerelerden seyredip olayların içine girmemek, kaderin sırrına vakıf olmanın ve tevekkülün bir ifadesidir.
Bu, imtihanlarla dolu dünya hayatında dahi rızanın ve teslimiyetin ne denli önemli olduğunu anlatır.
İnanç, zorluklar karşısında yılmamak, musibetlere karşı sabırla direnmek ve her şeyin bir hikmet üzere yaratıldığına inanmaktır.
********
Toplumlar için önemli bir başka tohum ise adalettir. “Filistin’e sahip çıkmak için Müslüman olmaya gerek yok. İnsan olmak yeterli!” mesajı, insanlığın ortak vicdanına seslenmektedir. Adalet, merhamet ve mazluma yardım eli uzatma, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin tüm insanlığın ortak sorumluluğudur.
Bu, insanlık tohumunun evrensel değerlerle yeşermesinin bir göstergesidir.
Hayatta kalma ve direniş ruhu da atılan tohumlardan biridir.
********
“Uyusaydık böyle olacaktı… Uyumadık, böyle oldu…” ifadesi, tarihi bir ders niteliğindedir. Bu, milletimizin zor zamanlarda gösterdiği azim ve iradeyi, boyunduruk altına girmemeyi, hürriyet ve bağımsızlık aşkını simgeler.
Bugün var oluş, geçmişte verilen mücadelenin ve ödenen bedellerin neticesidir.
Risale-i Nur’un da ifade ettiği gibi, “Türk gençliği uyumuyor. Bu kahraman İslâm Türk milleti başka bir devletin boyunduruğu altına giremez. Fedakâr Müslüman gençliği, sahip olduğu tahkikî iman kuvvetiyle, vatanını sattırmaz. Dindar, cengâver Türk milleti ve imanlı, cesur Türk gençliği korkmaz.”
Bu sözler, iman gücüyle beslenen milli şuurun ne denli büyük bir kuvvet olduğunu ortaya koymaktadır.
“Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Ali İmran, 54) ayeti, ilahi adaletin tecellisini ve batılın er ya da geç mağlup olacağını hatırlatır. İnsanlar ne kadar plan yaparsa yapsın, nihai hükmün ve mutlak galibiyetin Allah’a ait olduğunu anlatır. Bu, haksızlığa uğrayanların ve zulme maruz kalanların umudunu yeşerten bir tohumdur.
Ve son olarak, “Dünyevî saadet için bir cennet, bir melce, bir tahassungâh ise AİLE HAYATIDIR.” Aile, toplumun temelidir, imanın ve ahlakın yeşerdiği ilk bahçedir. Samimi bir sevgi, hürmet ve şefkatle kurulan aile hayatı, dünyevi cennetin bir numunesidir. Buradaki her bir birey, bu cennet bahçesinin bir çiçeğidir. Aile tohumu, toplumu besleyen ve geleceği inşa eden en kutsal tohumdur.
Tüm bu tohumlar, birleşerek koca bir ormanı, bir cennet bahçesini oluşturur. Bu orman, her bir ağacın, her bir fidanın, her bir çiçeğin kendi içinde taşıdığı hikmetle, edebi güzellikle ve düşündürücü derslerle doludur. İman tohumu, ilimle, marifetle ve salih amellerle sulandıkça serpilir, büyür ve insanlığa faydalı meyveler verir.
Özet:
Makale, hayatın ve inancın bir tohumun ekilip yeşermesi ve nihayetinde bir ormana dönüşmesi metaforu üzerinden ilerlemektedir. Risale-i Nur’dan ve Kur’an-ı Kerim’den alınan vecizelerle desteklenen makale, Allah’ın kainattaki sanatının büyüklüğünü ve O’nu tanımanın önemini anlatıyor.
Zor zamanlarda teslimiyet ve tevekkülün gerekliliğini, insanlık vicdanının bir gereği olarak mazlum Filistin halkına sahip çıkmanın evrenselliğini ele alır. Milli mücadeledeki direniş ruhunu ve iman gücünün önemini anlatan makale, ilahi adaletin tecellisiyle batılın yenilgisini hatırlatır.
Son olarak, aile hayatının dünyevi bir cennet olduğunu ve toplumu besleyen temel bir tohum olduğunu belirtir.
Makale, tüm bu tohumların birleşerek insanlık ve toplum için bir cennet bahçesi oluşturduğunu ifade eder.