15 Temmuz: Bir İhanet Gecesi ve Milli Direniş Destanı
15 Temmuz: Bir İhanet Gecesi ve Milli Direniş Destanı
Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından düzenlenen alçakça bir darbe ve işgal girişimiyle karşı karşıya kaldı. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanan bu terörist yapılanma, milletin iradesine ve demokratik düzenine kastetti. Ancak, tankların ve silahların karşısına çıkan vatan evlatları, canları pahasına verdikleri mücadeleyle bir destan yazdı. Bu destan, Yeni Şafak’ın “15 Temmuz Darbe Girişimi Zaman Çizelgesi”nde de detaylıca aktarıldığı üzere, karanlık bir planın nasıl ifşa edildiğini ve milletin nasıl galip geldiğini gözler önüne seriyor.
İhanetin İlk Adımları ve Sızmalar
FETÖ’nün Türkiye’ye yönelik ihanet girişimleri 15 Temmuz ile sınırlı değildi. 2010’lu yılların başında başlayan organize saldırılar, devletin beynine sızma ve kaosu hedefleme amacı taşıyordu. Sabah gazetesinin haberine göre, örgütün ilk büyük hamlesi 7 Şubat 2012’deki MİT kumpası oldu. Dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve MİT yöneticileri ifadeye çağrıldı, hedefte bizzat Başbakan Erdoğan vardı. Bu kumpas, istihbarat görevlileri hakkındaki soruşturmaların izne bağlanması sistemi ve Başbakan’ın ameliyata geç girmesiyle bozularak önlendi. Erdoğan’ın yönlendirmesiyle Fidan ve MİT görevlileri, soruşturmaya direnerek savcıların çağrılarına hiçbir zaman cevap vermedi.
2013’te Gezi Parkı’nda başlatılan kalkışma ise sokağı hedef alan bir provaydı. Emniyetteki FETÖ’cülerin tahrikiyle başlayan olaylar, ekonomiye büyük maliyetler getirmiş ve 15 Temmuz ihanetinin bir provası niteliğini taşımıştır. Ardından 17-25 Aralık operasyonlarıyla yargı ve emniyet üzerinden hükümet doğrudan hedeflendi. Tüm bu provokasyonlar, aynı senaryonun farklı perdeleri olarak, FETÖ ve uluslararası uzantılarının karanlık emellerini ortaya koydu.
15 Temmuz: Hain Planın Deşifresi ve Direnişin Başlangıcı
15 Temmuz 2016 Cuma günü, saat 14:45’te Kara Havacılık Komutanlığı’nda pilot olarak görev yapan Binbaşı A.H. isimli bir şahıs, Ankara’daki MİT binasına gelerek “MİT’e helikopterle saldırı olacağı” yönünde ihbarda bulundu. İstihbarat görevlileri tarafından acil koduyla sorgulanan Binbaşı A.H., kendisine “Hakan Fidan’ı kaçırma görevi verildiğini” söyledi. Bu bilgiler anında MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile paylaşıldı.
Saat 16:03’te, MİT’ten gelen saldırı ihbarı doğrultusunda detaylar kriptolu faksla Genelkurmay Başkanlığı’na iletildi. Genelkurmay Karargahı’nda, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ve Genelkurmay 2’nci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in katılımıyla durum değerlendirildi. Saat 16:30’da ise MİT Müsteşar Yardımcısı Genelkurmay Karargahı’na giderek 2’nci Başkan Yaşar Güler ile görüştü.
Bu görüşmelerin ardından, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında şikayetçi olarak ifade veren Orgeneral Hulusi Akar, MİT’ten gelen ihbarın ardından uçakların ve helikopterlerin kalkmaması, tankların da birlik dışına çıkmaması emirlerini verdiğini belirtti.
Ancak hainler boş durmadı. Saat 15:22’de darbeciler ilk fiili hamleyi ele geçirdikleri TSK mesaj sistemi üzerinden yaptı. Genelkurmay’dan TSK mesaj sistemine giren FETÖ’cüler, kontrolünde olan birliklere “Harekat Yıldırım Planı” başlıklı 20 maddelik sıkıyönetim talimatı gönderdi. Tuğgeneral Mehmet Partigöç ve Kurmay Albay Cemil Turhan imzalı bu bildiriyle sıkıyönetim komutanlıkları, sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirilecek personel listeleri, Ankara ve İstanbul Asayiş ve Takviye Planı bulunuyordu. Saat 03.00 itibarıyla yönetime el konulacağı, sokağa çıkma yasağının ise 06.00’da başlayacağı belirtildi. Mehmet Partigöç, bu darbe planında cuntacılar tarafından “Genelkurmay Karargah Sorumlusu” olarak görevlendirildi.
Saat 18:15 sıralarında Genelkurmay Başkanlığı’ndaki toplantılar devam ederken, MİT Müsteşarı Hakan Fidan karargâh nizamiyesinden giriş yaptı. Saat 19:20’ye kadar süren toplantılara MİT Müsteşarı Hakan Fidan da katıldı. Bu toplantıda birliklere acil kodlu üç emrin geçilmesi kararlaştırıldı:
* Türk hava sahasında ikinci bir emre kadar hiçbir askeri hava aracı havalanmayacak.
* Havada bulunanlar derhal üslerine dönecek.
* Tank ve zırhlı araçlar başta olmak üzere tüm araçların hareketleri durdurulacak.
Milletin Direnişi ve Şehadet Destanı
Ancak, darbecilerin planı milletin ferasetine çarptı. 15 Temmuz gecesi, hain darbe girişimine karşı sokağa çıkanlardan biri de gazi Muhammed Musa Akkoç’tu. O gece yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “‘Yapmayın, hepimizin çoluğu çocuğu var’ dedim. O da dalga geçer bir ses tonu ile ‘Sen kelime-i şehadet getir’ dedi.” Kurşunun sol elmacık kemiğinden girdiğini ve boynunun sağ tarafından çıktığını aktaran Akkoç, 3 kez operasyon geçirdi. Bu hadise, gayrimüslim bir zihniyetin, Müslüman bir millete kendi inancını hatırlatma gafletini ve darbecilerin ne kadar alçaldığını göstermektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla meydanlara inen milyonlar, tankların önüne yatarak, kurşunlara göğüs gererek vatanı savundu. 99 yaşındaki Muzaffer Gülşen gibi şehit yakınları, 15 Temmuz’da iki oğlu ve damadını şehit vererek bu direnişin en acı tanıkları oldular.
Sonuç: Millet Direndi, Devlet Temizlendi
15 Temmuz darbe ve işgal girişimine katılan, maddi ve manevi destekte bulunan, hala gönül ve fikir bağı olanlar, tıpkı PKK’nın yaptığı gibi, silahlarını bırakıp yakmalıdırlar.
Bu ve benzeri ihanetlere katılıp destek veren hainlere büyük cezalar verilmeli ve bir daha bu tür ihanetlere kalkışma imkan ve fırsatı verilmemelidir.
Milletin eşsiz direnişi sayesinde darbe girişimi püskürtülmüş, devletin bağımsızlığı korunmuştur. 15 Temmuz, Türkiye’nin birlik ve beraberlik ruhunu, milli ve manevi ruh ve iradenin gücünü tüm dünyaya göstermiştir.