Toprak mı, Ateş mi?

**Toprak mı, Ateş mi?

Aslına Rücu Eden İnsan**

“Küllü şey’in yerci‘u ilâ aslihi.”
Her şey aslına döner.

İnsan… Hem toprak hem ateş taşır içinde. Hem rahmetin mayası hem gazabın kıvılcımı. Dört unsurdan yaratıldı: toprak, su, hava ve ateş. Fakat biri ona “ana”, biri “yol”, biri “nitelik”, biri de “imtihan” oldu.

Âdem topraktan yaratıldı. Şeytan ise ateşten.
İkisinin de hamurunda varlık var. Fakat yönleri farklıydı:
Toprak kabul etti, ateş inkâr etti.
Toprak secdeye vardı, ateş baş kaldırdı.
Toprak rahmetle yoğruldu, ateş gadapla tutuştu.

İçimizdeki Unsurlar ve Yöneliş

Toprak; sakin, ağır, sabırlı ve üretken.
Ateş; aceleci, hiddetli, yakıcı ve yok edici.
Her insan bu unsurların dördünü de içinde taşır: Toprakla direnir, suyla merhamet eder, havayla hisseder, ateşle harekete geçer. Lakin hangi unsur ön plandaysa, insanın yönü de oraya döner.

Toprak tarafı çalışan insan, sabırla üretir, affeder, hayat verir.
Ateşi öne çıkan insan, yakar, yıkar, şiddetlenir, isyan eder.
Birincisi hakka yönelir, diğeri nefsin arzusuna.

Kur’ân’da bu iki yönelmenin neticesi de açıkça bildirilir:

“فَأُمُّهُۥ هَاوِيَةٌۭ – Fe ümmühû hâviyeh”
(“Onun varacağı yer cehennemdir.” – Kâria, 9)
“فَهُوَ فِى عِيشَةٍۢ رَّاضِيَةٍۭ – Fe huve fî ‘îşetin râdıyeh”
(“O ise hoşnut kalınan bir hayat içindedir.” – Kâria, 7)

Yani ateşiyle yaşayan, ateşin annesi olan cehenneme düşer.
Toprağıyla, sabrıyla, üretkenliğiyle yaşayan ise, razı olunan, cennet-vârî bir hayata ulaşır.

Şeytanlık Ateşten, İnsanlık Topraktan

Şeytan, kendini ateşten üstün gördü.

“Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten, onu topraktan yarattın.” (A’râf, 12)
Ama asaletin kaynağı yaratılışın maddesi değil, yönelişin menbaıdır.

Toprak tevazu gösterdi, emir almayı kabul etti.
Ateş kibirlendi, “Ben” dedi.
Toprak affeder, ateş kin tutar.
Toprak sabreder, ateş hışımla yanar.
Toprak barınaktır, ateş yıkım.
Toprak üretir, ateş tüketir.

Bu yüzden; şeytan ateşe ait olan cehenneme giderken, insan toprağa döner ve eğer aslına sadıksa, cennete yürür.

Bugünün Ateşleri

Günümüzde insanlar, içlerindeki ateşi çalıştırmayı bir kudret zannediyor. Hiddet, şiddet, kibir, haset, nefret… Bunların her biri içteki ateşin tutuşturduğu kıvılcımlardır. Ve ne yazık ki bu ateş, önce sahibini sonra çevresini yakar.

Oysa toprak gibi olmak, yeri geldiğinde susmak, yeri geldiğinde üretmek, düşeni kaldırmak, bağışlamak… Bunlar zayıflık değil; insanlığın ta kendisidir.

Sonuç: Aslınıza Dön!

Topraktan yaratıldık, toprağa döneceğiz.
Lakin asıl mesele, toprak gibi yaşayıp yaşamamakta.
Kim ki öfkesini yenmiş, affı öğrenmiş, üretmiş, sabretmişse; onun yolu rahmettir.
Kim ki ateşini beslemiş, gadapla hareket etmiş, benlikte boğulmuşsa; onun sonu hüsrandır.

“Küllü şey’in yerci‘u ilâ aslihi.”
Her şey aslına döner.
Sen toprak mısın, yoksa ateş mi?

Özet:

  • İnsan; toprak, su, hava ve ateşten yaratılmıştır. Bu unsurların hepsi insanda mevcuttur.
  • Âdem topraktan, şeytan ateşten yaratılmış; toprak itaati, ateş ise isyanı temsil etmiştir.
  • Toprak, üretkenlik ve tevazu sembolüdür; ateş, kibir, öfke ve yıkım kaynağıdır.
  • İnsan içindeki hangi unsuru öne çıkarırsa, o unsura göre kaderini belirler:
    • Toprak yönü ağır basanlar hoşnut bir hayata,
    • Ateş yönü ağır basanlar ise cehenneme gider.
  • Günümüz problemlerinin çoğu, insanların ateşiyle hareket etmesinden kaynaklanmaktadır.
  • Gerçek kurtuluş, insanın toprağa dönmesiyle yani tevazu, üretkenlik ve sabırla yaşamasıyla mümkündür.

Loading

No ResponsesTemmuz 14th, 2025