15 Temmuz Bir Hain Darbe Girişiminin Arka Planı
15 Temmuz Bir Hain Darbe Girişiminin Arka Planı
-Yahudi Solomon fıkrasında; Bir gün vatikanda kardinaller ayinden çıkıp meydana doğru yürüyorlarmış. Bir tarafta hristyanım diyen bir dilenci diğer tarafta ise yahudiyim, yardım edin diyen dilenci varmış. Kardinallerden biri yahudinin yanına ilişip;
-Bak, arkadaşın ne güzel para kazanıyor, kimse sana para vermiyor, gel sen de hristiyan ol demiş. Yahudi diğer dilenciye seslenmiş;
-Hey solomon şu adama bak bana ticaret anlatıyor.!!!
İki yüzlü oyun!?
Fetövari…
15 Temmuz 2016’da Türkiye’nin yaşadığı menfur darbe girişimi, derinlemesine analiz edildiğinde, yıllardır sinsice örülen bir ihanet ağının ürünü olduğu anlaşılmaktadır.
Bu süreçte döşenen taşlar, sadece bir darbe girişiminin değil, aynı zamanda ülke içindeki ve dışındaki güç odaklarının kirli oyunlarının da bir yansımasıdır.
FETÖ’nün Yükselişi ve Kilit İsimler
FETÖ’nün bu denli güçlenmesinde ve günümüze gelmesinde iki önemli ismin etkisi büyüktür: CHP Genel Sekreteri ve Milletvekili Kasım Gülek ile Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tunagür. Kasım Gülek, Fethullah Gülen’i Masonlarla tanıştıran kişi olarak öne çıkarken, Yaşar Tunagür ise Gülen’e sahip çıkarak onun örgütlenmesine zemin hazırlamıştır. Özellikle Kasım Gülek’in vefatında Gülen’in cenaze namazını kıldırması ve Amerika’ya gidişinde CIA ajanı Graham Fuller’ın aracılığıyla kalma izni alması, dış güçlerle olan bağlarını açıkça göstermektedir. Gülen’in İzmir’i seçmesi ise Sabataistlerin yoğunlukta olduğu bir bölge olması açısından dikkat çekicidir. Ayrıca, MİT Müsteşarı Fuat Doğu ve Vehbi Koç gibi önemli isimlerin Gülen ile 1971’de toplantı yapması, örgütün kuruluşundan itibaren devlet içindeki derin ilişkilerine işaret etmektedir.
Sessiz Kalışın Bedeli ve Örgütün Kirli Yüzü
Yıllarca FETÖ’ye karşı ferdi zararlar içe atılmış, gıybet ve iftiradan korkularak ses çıkarılmamıştır.
Benim 1993 yılında yaşadığım hadis öğretim görevliliği sınavındaki haksızlıklar
( https://tesbitler.com/2019/09/06/15-temmuz-yolunda-dosenen-taslar/ )
ve polislerin alımındaki suiistimaller, liyakat yerine yandaşlığın tercih edilmesinin vahim sonuçları gözler önüne serilmektedir.
Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan’ın “Himmet paraları FETÖ’ye yetmez. FETÖ, PKK’yla birlikte uyuşturucu ticareti yaptı ve kara para akladı” açıklaması, örgütün sadece dini bir yapılanma olmadığını, aynı zamanda kirli ticari ilişkilerle de beslendiğini göstermektedir.
Kadir Mısıroğlu’nun 1971’de Fethullah Gülen için “Bu içimize konulmuş bir ajandır” demesi, Gülen’in gerçek yüzünün çok önceden bilindiğini ancak göz ardı edildiğini ortaya koymaktadır.
Makyavelist ve Hain Bir Yapı
FETÖ’nün temel özelliklerinin başında makyavelist yani hedefe ulaşmak için her yolu mübah gören bir yapıya sahip olması gelmektedir. Menfaatçı, yararcı ve çıkarcı olması, örgütün samimiyetten uzak, hesap ve plan üzerine kurulduğunu göstermektedir.
Hasan Sabbah ve Haşhaşilerle yapılan benzetmeler, bu yapının ne denli tehlikeli ve İslam dünyasını değiştirmeyi amaçlayan bir ihanet şebekesi olduğunu gösterir.
Bu yapının altı ibadet, ortası ticaret, üstü ise ihanet üzerinedir. 25 yıl Azerbaycan’da idareci olarak kalan birinin hiç Cuma namazına gitmemesi, örgütün dini kisve altında nasıl münafıkça davrandığının çarpıcı bir örneğidir. Ayrıca Gülen’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı İran yanlısı olmakla eleştirirken kendisinin en büyük İran hayranı ve takiyye yapan biri olması, ikiyüzlülüğünü gözler önüne sermektedir.
Devletin Acziyeti ve Dış Destekler
Devletin dine cephe alma tavrı, merdiven altı akımların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. FETÖ’nün Milli Eğitim’deki başarısı, aslında devletin Milli Eğitim’deki başarısızlığının bir sonucudur.
Örgütün İmam Hatiplerin orta kısımlarını kapattırma teklifinde bulunması, Türk solu dergisi çıkarması, Alevi dernekleri kurması ve Cami ile cemevini bir arada yapmaya çalışması, kirli bir planın parçasıdır. Kur’an-ı Kerim’i camide yere fırlatması ise görülmemiş bir vahşet örneğidir.
Bir İngiliz ajanının üst düzey bir askere “Aslında Gülen bizim kontrolümüzdeydi, şu an ABD’nin kontrolündedir” demesi, FETÖ’nün dış istihbarat servisleriyle olan derin bağlarını ortaya koymaktadır.
Pakistan’daki “Topal Molla” ve Irak’taki “Kesnizani Tarikatı” örnekleri, FETÖ benzeri yapılanmaların İslam coğrafyasında nasıl kullanıldığını ve ülkeleri iç savaşa sürüklediğini göstermektedir. Bu örgütler, dini lider kisvesi altında halkı kandırarak kaos oluşturmuş ve ülkeleri dış güçlerin kontrolüne teslim etmişlerdir.
15 Temmuz Gecesi ve Direnişin Destanı
15 Temmuz darbe girişimi, Binbaşı O.K.’nin MİT’e önceden haber vermesiyle darbenin erkene alınması ve Ömer Halisdemir’in Özel Kuvvetler Komutanı Semih Terzi’yi öldürmesiyle akamete uğramıştır.
WhatsApp yazışmalarında ortaya çıkan vahşet tablosu, darbecilerin masum insanlara, polislere ve devlete nasıl acımasızca saldırmaya hazırlandığını gözler önüne sermektedir. “Ateş serbest”, “10-15 kişi pert”, “Çengelköy’de direnen 4 kişiyi vurduk” gibi ifadeler, FETÖ’cü zihniyetin ne denli cani olduğunu göstermektedir.
Camilerin yayınlarının kesilmesinin istenmesi ise örgütün dini sembollere dahi tahammül edemediğini ortaya koymaktadır.
15 Temmuz gecesi 251 şehit ve 2703 gazi ile Türkiye, bu hayasızca akına karşı göğsünü siper etmiştir. 8561 asker, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank ve 4000 hafif silah kullanılarak gerçekleştirilen bu kanlı darbe girişiminde, milletin tozlansa ve kirlense de mayasındaki temizlik ve asalet kendisini göstermiştir.
Çanakkale’de 256 bin şehide karşı, 15 Temmuz’da 251 şehit verilmesi, bu milletin zor zamanlarda nasıl kenetlendiğinin en bariz isbatıdır.
Köprüye yakın bir meyhanede bulunan on kişinin darbeye karşı koymak için paralarını ödemeden gitmeleri ve üç gün içinde geri dönüp borçlarını ödemeleri, hatta bir hırsızın “Hırsızsam hain değilim ya!” diyerek darbecilere karşı mücadele etmesi ve şehit düşmesi, milletin vatan sevgisinin ne denli güçlü olduğunu isbatlanmıştır.
Dış Güçlerin Rolü ve Geleceğe Yönelik Dersler
Ahmet Akgündüz’ün Meclis tutanaklarındaki beyanatına göre, Beyaz Saray danışmanının “Biz bu darbeyle, başarısız olmakla partnerlerimizi kaybettik” demesi ve Hollandalı siyasetçi Wilders’ın darbenin başarısızlığına üzüldüğünü belirtmesi, uluslararası alandaki destekçilerin varlığını açıkça ortaya koymaktadır.
PKK’nın saldırılarını durdurması, DEAŞ’lı ve PKK’lıların Türkiye’ye giriş yapmaya hazırlandığı bilgisi ve İngiltere’nin Kıbrıs’ta 50 bin askerle beklemesi, 15 Temmuz’un uluslararası bir komplo olduğunu doğrulamaktadır.
FETÖ’nün “Haçlının ülkenizi işgal etmesi tehlikeli değildir; çünkü sizin ve onların arasında kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar, sizin kadınlarınıza kızlarınıza ilişmezler, mâbedinize ilişmezler” sözü, örgütün Haçlılara olan hayranlığını ve ihanetini en çıplak haliyle ortaya koymaktadır. Bu söz bile, Gülen’in ne mal olduğunu anlamak için fazlasıyla yeterlidir.
Sonuç olarak, 15 Temmuz darbe girişimi, sadece FETÖ’nün değil, aynı zamanda dış güçlerin de Türkiye üzerindeki emellerinin bir göstergesidir. Bu tarihi ve ibretli olaydan çıkarılacak en önemli ders, devletin liyakat esasını göz ardı etmemesi, milletin uyanık olması ve içimizdeki münafıklara karşı daima teyakkuzda bulunmasıdır.
Yozgat türküsündeki gibi: “Boğazında Hakik Var / Ne Çok Kalbi Yıkık Var / Şimdiye Kavuşurduk / Arada Münafık Var.” Bu sözler, yaşadığımız tecrübelerin bir özeti niteliğindedir.
MEHMET ÖZÇELİK
13/07/2025
www.tesbitler.com