Srebrenitsa’dan Gazze’ye: İnsanlığın Vicdanında Çürüyen Hafıza

Srebrenitsa’dan Gazze’ye: İnsanlığın Vicdanında Çürüyen Hafıza

Tarihin Tekerrürü Müdür, Yoksa İnsanlığın İnatla Unutması mı?

“Bir daha asla” sloganıyla anılan Srebrenitsa Soykırımı’nın üzerinden geçen yıllar, insanoğlunun zulmü hatırlamakta ne denli zayıf olduğunu, ders almakta ne kadar gevşek ve çıkarcı davrandığını açıkça ortaya koymaktadır. Bosna’nın yeşil tepelerinde şehit düşen 8 binden fazla Boşnak’ın ardından, şimdi Gazze’nin kumları üzerine aynı sahneler kanla çiziliyor. Ne değişti? Hiçbir şey.

Gazze’de yaşananlar, yalnızca bir bölgenin kuşatma altında kalması değil; insanlığın, adaletin ve merhametin de kuşatılmasıdır. Srebrenitsa’da Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin gölgesinde işlenen vahşetle, Gazze’de uydu görüntüleriyle belgelenen katliamlar arasında zamandan başka bir fark kalmadı.

  1. Srebrenitsa ve Gazze: Ortak Kaderin Farklı Coğrafyaları

Srebrenitsa’da BM korumasındaki Boşnak sivillerin Sırp güçleri tarafından sistematik biçimde katledilmesi, uluslararası düzenin çöküşünü gösteren bir eşikti. Uluslararası toplumun “seyreden gözleri”, Bosna’da ne kadar kör kaldıysa, bugün Gazze’de o kadar sağır ve dilsizdir.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten itibaren başlattığı saldırılar; hastaneler, okullar, pazar yerleri ve çadır kamplarını hedef aldı. 195 bin kişinin ya öldüğü ya da yaralandığı bu süreç, sadece bir savaş değil, bir soykırım mühendisliğidir.

Srebrenitsa’da 11 Temmuz 1995’te yaşananlar “etnik temizlik” adı altında yapıldıysa, Gazze’de yaşananlar “demografik yok etme”, “kültürel silme” ve “insani felç” şeklinde yürütülmektedir.

  1. Adaletin Suskunluğu: Uluslararası Hukukun Çifte Standardı

Uluslararası Adalet Divanı kararlarına rağmen İsrail, saldırılarını sürdürmekte, adeta BM’nin kararlarını kâğıt mendil gibi buruşturup atmaktadır. Bu noktada sorulması gereken soru şudur: Adalet, neden güçlülerin keyfine göre çalışır hâle geldi?

Srebrenitsa’da Radovan Karadziç ve Ratko Mladiç yıllar sonra yargılandılar. Peki ya Netanyahu ve işgalci kabinesi? Gazze’de hastaneleri yerle bir eden, çocukların açlıktan ölmesine neden olan sistematik kıyımın bir adı yok mu?

Uluslararası toplumun “itidal çağrıları”, “derin endişeleri” artık sadece soykırımı normalleştirmekte, sıradanlaştırmaktadır. Hukuk, sadece mahkeme salonlarında değil, sokakta ağlayan annelerin çığlıklarında da ölmekte.

  1. Bilim, Vicdan ve Akıl Nerede Duruyor?

Srebrenitsa’da insan hakları örgütlerinin yazdığı raporlar şimdi Gazze’de güncelleniyor. Ama bu raporlar kitaplık raflarında tozlanırken, Filistinli çocuklar toprağa gömülüyor.

Bilim ve teknoloji çağında yaşıyoruz; her şeyin kaydı tutuluyor. Ama vicdan, kayıt altına alınmıyor. Bugün sosyal medya üzerinden anbean Gazze’deki katliamı izleyen milyarlarca insan var. Oysa “seyretmek” artık yeterli değil.

İnsanlık, sadece “bilmek”le erdemli olmuyor. Vicdan, ancak harekete geçtiğinde ahlak üretir. Bilgiye sahip olmak değil, bilgiye uygun tavır almak insani bir duruşu temsil eder.

  1. Tarih Yazmak mı, Tarihi Tekrarlamak mı?

Eğer tarih ders alınmazsa kendini tekrar eder; ama bu tekrarlar daha trajik, daha korkunç ve daha küresel olur. Srebrenitsa’da ölen Boşnaklar, sadece bir milletin değil insanlığın kaybıdır. Gazze’de ölen her çocuk, sadece bir annenin değil insanlığın yitip giden vicdanıdır.

Erdoğan’ın da vurguladığı gibi, Srebrenitsa’dan ders çıkarılsaydı, Gazze’de bu vahşet yaşanmazdı. Ama yaşandı. Ve yaşanmaya devam ediyor. Çünkü dünya düzeni, adaleti değil gücü kutsuyor. İnsan hakları evrensel değil, seçici uygulanıyor.

  1. İbret: Susanlar da Tarih Önünde Yargılanacak

Tarih yalnızca suçluları değil, susanları da yargılar. Zalimden yana tavır alanlar kadar, sessiz kalanlar da o zulmün ortaklarıdır. Bir çocuğun ölümü karşısında susan, tüm insanlığın çöküşüne tanıklık etmiş olur.

Oysa Kur’ân şöyle buyurur:
“Kim bir insanı haksız yere öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir.” (Maide, 32)

Srebrenitsa’dan Gazze’ye uzanan bu zulüm zinciri, sadece siyasal değil, ahlaki bir çöküştür. Bu çöküşten çıkmak için sadece devletlerin değil, bireylerin de vicdanla silahlanması gerekir.

Sonuç: Gazze Aynasında İnsanlığın Yüzü

Gazze bir coğrafya değil, insanlığın aynasıdır. O aynaya bakınca ne görüyoruz? Teknolojiyle sarhoş olmuş ama ahlaktan yoksun bir uygarlık mı? Srebrenitsa’da verilen “bir daha asla” sözü, Gazze’de boğulmuşsa, bu insanlık için en büyük utançtır.

Yarın hangi şehir Gazze olacak? Hangi çocuk “savaş artık yok” sözünü duyduktan sonra toprağa gömülecek?
Cevabı vicdanlarda aramak gerekiyor.

MAKALE ÖZETİ

Bu makale, Srebrenitsa Soykırımı ile Gazze’deki katliam arasında tarihî, siyasi, vicdani ve hukuki bir karşılaştırma yapmaktadır. Uluslararası toplumun geçmişten yeterince ders almadığını, adaletin çifte standartla işlediğini ve insanlığın ortak vicdanının ağır yara aldığını ifade eder. Ayrıca Gazze’nin sadece bir coğrafya değil, insanlık aynası olduğuna dikkat çeker. Sonuçta, sadece devletlerin değil bireylerin de sorumluluk üstlenmesi gerektiği hatırlatılır.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 12th, 2025