Silahın Susturulması: Bir Asrın Yorgunluğu ve Milletin Direnişi

Silahın Susturulması: Bir Asrın Yorgunluğu ve Milletin Direnişi

“Ve hak geldi, bâtıl zail oldu. Zira bâtıl yok olmaya mahkûmdur.” (İsrâ, 81)

Tarihin en derin yaralarından biri olan terör, bugün bir milat yaşıyor. Sadece bir örgütün değil; arkasındaki karanlık akılların, küresel vesayet odaklarının ve bölgeyi istikrarsızlaştırmak isteyen haçlı zihniyetinin de perdesi aralanıyor. PKK terör örgütü, 50 yıla yaklaşan kanlı geçmişini geride bırakmak zorunda kaldı. Ama bu sadece bir silah bırakma değil; aynı zamanda binlerce şehidin duasının, bir milletin sabrının, ordusunun cesaretinin ve aklının zaferidir.

Haşhaşilerden PKK’ya: Tarihî Süreklilik

PKK bir tesadüf değildir. Tarihin arka sokaklarında pusuda bekleyen karanlık yapıların modern bir versiyonudur. Bin yıl önce Alamut Kalesi’nden yayılan haşhaşiler nasıl ki İslâm coğrafyasını içeriden vurmuşsa, PKK da aynı stratejiyle bu milletin evlatlarını birbirine kırdırmak için sahneye sürüldü. Ancak tarih, tekerrürden ibaretse; zafer de tekerrür eder. Selahaddin-i Eyyubî nasıl ki içimizdeki fesadı temizleyerek Kudüs’ü özgürleştirdiyse, Türkiye de bu asırda içindeki haşhaşileri susturarak kendi bağımsızlığını tahkim etmektedir.

Silahı Yakan Eller, Sembolü Ateşe Veren Millet

Süleymaniye’de, dağın eteğinde bir tören… 33 kişilik bir grup, silahlarını elleriyle odunlar üzerine koyuyor ve ateşe veriyor. Bu görüntü; sadece bir silahın yanışı değil, aynı zamanda emperyalizmin yüz yıllık projesinin kül oluşudur. Silahları gömmek değil, yakmak… Çünkü bu defa dönüş yolu yok. Çünkü bu defa, oyun bozuldu.

Bu yakılış, Hz. Musa’nın Firavun’un sihirbazlarını mat etmesi gibidir. O sihirbazlar secdeye kapanıp iman etmişti. Bugün ise silahı kutsayan zihniyet, acziyetini itiraf ederek silahı ateşe veriyor. Sihir bozuldu. Masal bitti.

İlmi ve Mantıkî Perspektif: Terörün Arka Planı

PKK’nın elindeki silahlar ona ait değildi. Almanya’dan gelen silah, Fransa’nın istihbarat bilgisi, ABD’nin eğitim desteği, İran’ın çifte oyunu… Bu örgüt 20’den fazla ülkenin “vekalet aparatı” olarak dizayn edildi. Amaç; Türkiye’nin enerji kaynaklarını, genç nüfusunu, inanç direncini, birlik ruhunu yok etmekti. “Terörle mücadele” bir güvenlik politikası değil, bir medeniyet mücadelesiydi.

Zira aklî ve ilmî olarak incelendiğinde, terör örgütlerinin kendi başlarına 50 yıl ayakta kalması mümkün değildir. Bunu sağlayan; büyük sermaye ağları, istihbarat servisleri ve sömürgeci akıllardır. Ama artık bu sistem çöküyor. Çünkü Türkiye, sadece bir örgütü değil, ona kol kanat geren sistemin kodlarını çözdü.

Şehitler ve Gaziler: Bu Zafer Onların

Bu sürecin mimarı sadece siyaset değildir. Dağ başında nöbet tutan asker, mağarada dua eden anne, toprağa düşen şehit ve gözünü kaybeden gazi… Her biri bu günün mimarıdır. Her birinin emeği, teri, kanı bu sürecin harcında vardır.

Şehitler olmasaydı, bu millet direnemezdi. Bu millet direnemeseydi, bu oyunlar çoktan başarıya ulaşırdı.

Provokasyonlara Dikkat: Sürecin En Zor Kısmı

Bu tarihi gelişme, birçok cephede sevinçle karşılansa da bazı cephelerde rahatsızlık uyandırmaktadır. Çünkü terör bittiğinde, vekalet savaşlarının aracı yok olur. Bu da emperyalistlerin oyunlarının sonu demektir. Bu nedenle her türlü provokasyon, manipülasyon, “barışı sabote” girişimleri devreye girebilir. Türkiye teyakkuzda kalmalı, süreci akılla, sabırla ve basiretle yönetmelidir.

Son Söz: Terörsüz Bir Türkiye, İmkân Değil İrade Meselesidir

Bu süreç, sadece PKK’nın değil, bir zihniyetin çöküşüdür. Bir asırdır bu millete “bölün” diyen akılların bozguna uğramasıdır. Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Sünni’si, Alevî’siyle bu coğrafyada kader birliği yapanların yeniden kardeşliğe dönmesidir. Bu zafer, milletin zaferidir. Çünkü bu millet; şehit verir ama zillet kabul etmez. Ter döker ama toprağını vermez. Bugün kazandığımız, toprak değil, birlik ruhudur.

Özet:

PKK’nın 50 yıllık terör faaliyetlerinin ardından silah bırakması, sadece bir örgütün çöküşü değil, aynı zamanda Türkiye’nin küresel vekalet savaşlarına karşı kazandığı medeniyet mücadelesinin bir neticesidir. Bu sürecin arkasında emperyalist destekler, küresel planlar ve tarihî sürekliliğe sahip bir kaos mühendisliği vardır. Ancak Türk milleti; şehitleriyle, aklıyla ve iradesiyle bu karanlık senaryoları bozmuş, “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşmada büyük bir eşiği aşmıştır. Bu kazanım; ilim, iman, birlik ve stratejik aklın zaferidir. Ve bundan sonrası, bu iradeyi sabırla ve ferasetle koruma sürecidir.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 12th, 2025