Sınırsız Kudretin Sade Tecellisi: Ne Cüz’ü Zorlar Ne Küll’ü Zorlanır

Sınırsız Kudretin Sade Tecellisi: Ne Cüz’ü Zorlar Ne Küll’ü Zorlanır

“Evet Kudret, hem basit, hem nâmütenahî, hem zâtî… Mahall-i taalluk-u kudret, hem vasıtasız, hem lekesiz, hem isyansızdır. Büyük küçüğe tekebbürü yok, cemaat ferde rüchânı yok. Küll cüz’e nisbeten kudrete karşı fazla nazlanması olamaz. ”
Âsâr-ı Bediiye

İnsan kudreti sınırlıdır. Elini uzatabildiği yere kadar ulaşır, aklı anladığı kadarıyla hükmeder, gücü bir yere kadar yeter. Ama İlâhî kudret öyle değildir. O ne sınıra, ne zamana, ne mekâna bağlıdır. Basittir, sâfîdir, sonsuzdur. Ve işte bu yüzden, en küçüğü yaratmakla en büyüğü yaratmak arasında O’nun kudreti için hiçbir fark yoktur.

“Kudret hem basit, hem nâmütenahî, hem zâtî…”
Basittir, yani içinde mertebeler, karmaşıklıklar, sınıflamalar yoktur.
Nâmütenahîdir, yani sonsuzdur; ne sayı ile ne hacim ile çevrilemez.
Zâtîdir, yani başka bir varlığa veya sebebe muhtaç değildir; doğrudan Allah’ın zatından kaynaklanır.

Kudretin Lekesizliği ve Vasıtasız Tecellisi

İnsan bir işi yaparken aracıya ihtiyaç duyar. Bir şeyi almak için elini uzatır, bir duvarı boyamak için fırça kullanır. Ama Allah’ın kudreti, vasıtasız işler.
Ne melek aracılığına mecburdur, ne doğa kanunlarına.
O diler ve “Ol” der. Her şey olur.
İşte bu yüzden kudretin tecelli ettiği yer lekesizdir. Orada gölge yoktur, şaibe yoktur, isyan yoktur. Çünkü O’nun emir ve kudreti karşısında direnç olmaz. Her şey kayıtsız şartsız boyun eğer.

Küçük-Büyük Ayrımı Yoktur: Hepsi Eşit Tecelliye Mahsustur

Biz insanlar için bir dağı kaldırmak bir taştan daha zordur. Ama Kudret-i İlahiye için bir dağı yaratmakla bir kar tanesini yaratmak arasında zerre kadar fark yoktur. Çünkü:
“Büyük küçüğe tekebbürü yok, cemaat ferde rüchânı yok.”
Yani bir galaksinin yaratılması, bir zerreye tercih edilmez. Allah nazarında büyük, küçük, çok, az gibi nisbî ölçüler yoktur. O her şeyi bir anda, bir emirle, aynı kolaylıkta yaratır.

Bu bakış açısı, hem insanın Rabbine olan güvenini artırır hem de insanın kendisini küçümsememesi gerektiğini öğretir. Çünkü Rabbimiz nazarında, bir fert de kıymetlidir, bir yaprak da, bir zerre de. Kudretin tecellisi her varlıkta tamdır. Eksik değildir. Gölge düşmemiştir.

İsyan Edemeyen Bir Tablo: Kudrete Karşı Boyun Eğmiş Kâinat

Kudretin mahalli yani yaratılan şeyler, isyan etmez.
Güneş her sabah doğar, yıldızlar yörüngesinde döner, ağaç vaktinde meyve verir.
Hiçbiri “Ben bu emri yerine getirmem” demez.
Çünkü her biri Allah’ın kudretine “kulluk eden” bir varlıktır. Bu, zoraki bir itaat değil; yaratılıştan gelen fıtrî bir secdedir.
Kâinatın her zerresi Allah’a itaat hâlindedir.
Ve bu, bize bir mesajdır:
Ey insan! Koca galaksiler bile O’nun emrine secde ederken, sen mi başkaldıracaksın?

SONUÇ VE ÖZET:

İlâhî kudret; basit, lekesiz, vasıtasız ve mutlak bir kudrettir. Allah için büyükle küçük, çokla az arasında fark yoktur. Her şeyi aynı kolaylıkla yaratır. Kudretin tecelli ettiği her yerde tam bir itaat ve kusursuz bir denge vardır. Zerreler, dağlar, galaksiler; hepsi aynı emirle boyun eğer. Kudretin bu şaşmaz iradesi, bize hem Allah’a güvenmeyi hem de yaratılış gayemizi unutmamayı öğretir. Çünkü kudret, ne cüz’ü ihmal eder ne küll’e zorluk duyar. O’nun kudretinde her şey yerli yerindedir.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 11th, 2025