Kudretin Gölgesinde Haşr: Zor Değil, Zorunludur

Kudretin Gölgesinde Haşr: Zor Değil, Zorunludur

“Fâil muktedirdir. Kudrette noksan yoktur. A’zam ve asgar ona nisbeten birdirler. Evet bir Kadîr ki; âlem bütün güneşleri, yıldızları, avâlimi, zerratı, cevahiri, gayr-ı mütenahî lisanlar ile azametine, kudretine şehâdet eder. Hiçbir vehim ve vesvesenin hakkı var mıdır ki, haşr-i cismanîyi O kudretten istib’âd etsin? ”
Âsâr-ı Bediiye

İnsanoğlunun en büyük endişelerinden biridir ölüm. Çünkü onun arkasında büyük bir sır, sonsuzluk kapısı ve mahiyetini tam bilemediği bir dönüşüm vardır. Fakat bu dönüşüm, yani haşr-i cismanî – bedenin yeniden diriltilmesi – Allah’ın kudretini bilen için ne bir hayaldir ne de bir imkânsızlık.

Bediüzzaman Said Nursî’nin bu derin ifadesiyle:
“Fâil muktedirdir. Kudrette noksan yoktur. A’zam ve asgar ona nisbeten birdir.”

Yani Allah, her şeyi yapmaya muktedirdir. O’nun kudretinde büyükle küçük, dağla zerre, yıldızla atom fark etmez. O, kudretinde kusurdan münezzehtir. Bir insanı yeniden yaratmak, bir baharı yaratmak kadar kolaydır O’nun için. Çünkü kudreti sonsuz, fiilleri mükemmeldir.

Kâinatın Lisanı: Her Şey Şahitlik Ediyor

“Âlem bütün güneşleri, yıldızları, âlemleri, zerreleri, cevherleri, gayr-ı mütenahî lisanlar ile azametine, kudretine şehadet eder.”

Gözümüzü semaya çevirdiğimizde, her yıldız birer şehadet parıltısıdır. Yeryüzüne baktığımızda, her tohum bir kudret haritası gibidir. Denizler, dağlar, kuşlar, çiçekler ve kalbimizde çarpan her nabız; hepsi Allah’ın kudretine sessiz bir dille işaret eder. Kâinat, bir kitap gibi, her satırıyla O’nun kudretini ilan eder.

Böylesine azametli bir kudretin, ölen bir bedeni tekrar diriltmesi neden zor görülsün ki? Her ilkbahar, milyonlarca nebatın dirilişi değil midir? Her gece uyuyan ruhun sabah uyanması, bir haşr provası değil midir? Her atomda işleyen mükemmel düzen, Allah’ın kudretini haykırmıyor mu?

Haşr-i Cismanî: Kudretin Kaçınılmaz Bir Tecellisi

Bazı vesveseli kalpler haşr-i cismanîyi akla uzak görür. “Dağılmış bir beden nasıl toplanacak?” der. Oysa aynı kalp, bir mikroçipin milyarlarca bilgiyle dolu olduğunu kabul eder de, Allah’ın kudretine dar bir bakışla yaklaşır. Oysa:

Bir ağaçtan binlerce meyve çıkaran,

Her meyveye ayrı tat, renk ve şekil veren,

Her DNA’ya hayat programı yazan bir Kudret için, toprağa karışmış bir bedenin parçalarını bulmak, toplamak ve diriltmek; bir zerreyi yerli yerine koymak kadar kolaydır.

Bu yüzden:
“Hiçbir vehim ve vesvesenin hakkı var mıdır ki, haşr-i cismanîyi O kudretten istib’âd etsin?”
Yani bu kadar delile rağmen, vesvese ve şüpheye yer var mı?

Hayır. Çünkü kudret ezelîdir, mutlak hâkimdir. O, yoktan var eder. O’nu anlamak için yaratılışa bakmak yeterlidir. Her sabah, uyanan dünya; her bahar, dirilen toprak; her çocuk, varlık sahnesine çıkan yepyeni bir mucize…

İman ve Haşir: Kudretin Yolunu Açan Anahtar

Haşre iman, insanı hem dünyada huzura, hem ahirette kurtuluşa götürür. Eğer haşir olmazsa, adalet eksik kalır, rahmet yarım olur. Ama haşir varsa – ki vardır – o zaman mazlumlar için bir müjde, zalimler için bir hesap günü vardır. Ve bu da, Allah’ın kudretinin bir gereğidir. Çünkü kudretin mutlaklığı, ahireti zarurî kılar.

SONUÇ VE ÖZET:

Allah’ın kudreti, sonsuzdur; eksiksiz, basittir ve büyüklük-küçüklük farkı gözetmez. Kâinatın her parçası, O’nun kudretine şahitlik eder. Yıldızların yaratılışı ile bir insanın diriltilmesi arasında fark yoktur. Haşr-i cismanî, yani bedenlerin yeniden diriltilmesi, bu mutlak kudretin kaçınılmaz bir sonucudur. Şüphe ve vesvese bu hakikat karşısında boşa düşer. Çünkü kudret sahibinin kudretiyle haşir mümkündür, gereklidir ve olacaktır. Her şeyin yeniden yazıldığı günde, her şey yeniden yaratılacaktır.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 11th, 2025