Kıyamet Aynasında İnsan: Her Canlıda Bir Son, İnsanda Sonsuzluk Arayışı

Kıyamet Aynasında İnsan: Her Canlıda Bir Son, İnsanda Sonsuzluk Arayışı

“Bir şahsın müddet-i ömründe başına geçen bir çok kıyamet çeşitleri geçmiştir. Beş altı senede bilittifak bütün zerratını değiştirmiş, belki bir senede iki defa tedricî bir kıyamet görmüş… Hem bazı envâ’-ı hayvanatta bazı vakitte bir kıyamet-i nev’iyye müşâhede ediyoruz. 

   İnsanın bir şahsı, başkasının nev’i hükmündedir. Zîrâ nur-u fikir, onun âmâline öyle bir vüs’at vermiş ki; ezmine-i selâseyi yutsa tok olmaz. 

Sair nevilerdeki ferdlerin mâhiyeti cüz’î, kıymeti şahsî, nazarı mahdut, kemâli mahsur, lezzet ve elemi ânîdir. Beşerin ise mâhiyeti ulvî, kıymeti gâlî, nazarı âmm, kemâli hadsiz, lezzeti, elemi kısmen dâimîdir. 

   Öyle ise, çok nev’ilerde olan birer çeşit kıyamet-i mükerrere-i neviyede, insan için bir kıyamet-i şahsiyye-i umumîyeye remz vardır.”
Âsâr-ı Bediiye

İnsanın hayatı, sadece doğumdan ölüme akan bir çizgi değildir. Her yıl, her an hatta her nefes, onun bedeninde ve ruhunda kıyametin küçük örnekleri yaşanır.
Bediüzzaman Said Nursî, bu hakikati veciz bir şekilde şöyle ifade eder:

> “Bir şahsın müddet-i ömründe başına geçen birçok kıyamet çeşitleri geçmiştir. Beş altı senede bilittifak bütün zerratını değiştirmiş…”

Yani bir insan, hayatı boyunca defalarca tedricî (aşamalı) bir kıyamet yaşar.
Bedenindeki hücreler değişir, organları yenilenir, gençlikten ihtiyarlığa geçer.
Her bir değişim bir son, ardından gelen ise yeni bir başlangıç gibidir.
Bu dönüşüm ve çözülüşler zinciri, bize büyük kıyametin küçük numunelerini gösterir.

Kıyamet, Sadece Son Değil; Sürekli Bir Süreçtir

“Bir senede iki defa tedricî bir kıyamet görmüş…”
İnsan, yılda birkaç kez vücudunu neredeyse tamamen yeniler.
Hücreleri ölür, yerine yenisi gelir. Saçları dökülür, yerine çıkar.
İşte bu bedensel dönüşüm, bir yıkım ve inşa dönüşüdür.

Kıyamet, sadece kâinatın sonunda yaşanacak büyük sarsıntı değildir.
Aslında o, her anın içinde saklıdır.
Bazen bir hastalıkla, bazen bir musibetle, bazen bir kayıpla insan kıyameti yaşar.
Ama hepsinde bir hikmet ve bir yeniden diriliş ümidi vardır.

Nev’î Kıyametler: Türlerin Sessiz Vedası

Bazı hayvan türleri bir anda yok olur.
Bazen bir afet, bazen bir iklim değişikliği bir türün tamamını siler.
İşte buna “kıyamet-i nev’iyye” denir.
Yani tür olarak yok oluş.
Her bir canlının kıyameti, kendi türünün tarihine yazılmış bir vedadır.
Ama bu da bize insan için bir remizdir.
Çünkü insan, sadece bir fert değil, aynı zamanda bir türün temsilcisidir.

> “İnsanın bir şahsı, başkasının nev’i hükmündedir.

Bu ifade, insanın sadece şahsî bir varlık olmadığını,
Aksine, bir âlem, bir nev, bir kelime-i kudret olduğunu anlatır.
Bir insanın hayatı, binlerce hissiyatı, hatırayı, hayali ve hedefi içinde taşır.
Dolayısıyla onun kıyameti, sıradan bir yok oluş değildir.

Beşerle Diğer Canlıların Ayrıldığı Yer

> “Sair nevilerdeki ferdlerin mâhiyeti cüz’î, kıymeti şahsî, nazarı mahdut, kemâli mahsur, lezzet ve elemi ânîdir. Beşerin ise mâhiyeti ulvî, kıymeti gâlî, nazarı âmm, kemâli hadsiz, lezzeti, elemi kısmen dâimîdir.”

Diğer canlılar sadece anlık zevkler ve ağrılarla yaşar.
Ama insan öyle değildir.
O, geçmişe üzülür, geleceğe endişe eder.
Bir hatıraya ağlar, bir hayale güler.
Bu yüzden onun acısı da sevinci de derin ve süreklidir.

Ve bu, onun ehemmiyetini ve sorumluluğunu gösterir.
Çünkü madem ki insanın mahiyeti ulvîdir;
Onun sonu da sıradan bir yok oluş değil, ebedî bir kapının açılışıdır.

Büyük Kıyamete Açılan Kapı: Şahsî Kıyametler

> “İnsan için bir kıyamet-i şahsiyye-i umumîyeye remz vardır.”

Yani her insanın yaşadığı şahsî kıyametler,
Büyük kıyametin bir işareti, küçük bir habercisidir.
Bir bedenin çürümesi, bir kalbin susması, bir gözün kapanması…
Hepsi, külli kıyametin ayak seslerini hatırlatır.

İşte bu yüzden insan, kıyamet fikrini unutmaz.
Çünkü o kıyameti hem yaşar, hem bekler, hem içinde taşır.

SONUÇ VE ÖZET:

Her insan, hayatı boyunca birçok kıyameti bizzat yaşar.
Bu kıyametler, hem bedensel hem ruhî hem de nev’î olarak zuhur eder.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle, insanın bu hâlleri; büyük kıyametin küçük remizleridir.
İnsanın yaratılışı sıradan bir canlı gibi değil, ulvî bir gaye için olduğundan, onun kıyameti de sıradan bir son değil, ebedî bir başlangıçtır.
Çünkü insan, bir ferd değil, bir âlem hükmündedir.
Ve her kıyamet, hakikatte bir yeniden doğuşun habercisidir.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 11th, 2025