Fıtrat Yalan Söylemez: Varlığın Sessiz Sadakati

Fıtrat Yalan Söylemez: Varlığın Sessiz Sadakati

“Fıtrat yalan söylemez. Meselâ, bir çekirdekdeki meyelan-ı nümuv der ki: “Sünbülleneceğim, meyve vereceğim.” Doğru söyler. Meselâ, yumurtada bir meyelan-ı hayat var, der: “Piliç olacağım.” Biiznillah olur. Doğru söyler. Meselâ bir avuç su, incimad ile meyelan-ı inbisatı der: “Fazla yer tutacağım.” Metin demir onu yalan çıkaramaz. Sözünün doğruluğu demiri parçalar. İşte şu meyelanlar, irade-i İlahiyeden gelen evamir-i tekviniyenin tecellîleridir, cilveleridir.  ”
Âsâr-ı Bediiye

Kâinat, sessiz bir zikir meclisi gibidir. Konuşmaz, ama konuşturur. Konuşmaz, ama anlatır. İçinde barındırdığı her şey, bir anlam taşır. Bediüzzaman Said Nursî’nin “Fıtrat yalan söylemez” vecizesi, bu anlamın merkezindedir. Çünkü fıtrat, yani varlıkların yaratılışında bulunan yöneliş ve istidatlar, doğrudan İlâhî iradenin bir tercümanıdır.

Bir çekirdeği ele alalım… İçinde ağaç olma arzusu vardır. Henüz bir tohumken, toprak altında sessizce der ki:
“Sünbülleneceğim, meyve vereceğim.”
Ve gerçekten de uygun şartlar sağlandığında, bu sözünü gerçekleştirir. Bu, ne sadece biyolojik bir süreçtir, ne de tesadüfi bir dönüşüm. Bu, Allah’ın kudret elinden çıkan bir fermanın hayata geçmesidir. Çünkü meyelan, yani o yönelme, Allah’ın iradesinden gelen emr-i tekvinînin bir tecellisidir.

Bir yumurta… İçindeki hayat kıpırtısı, tıpkı bir emanet gibi saklanır kabuğunun ardında. O kıpırtı adeta şöyle der:
“Piliç olacağım!”
Ve zamanı gelince, o sessiz vaat gerçeğe dönüşür. Ne yumurta bunu kendisi planlamıştır, ne de anne tavuk bu süreci idare etmiştir. Her şey, İlâhî planın harfiyen yerine gelmesinden ibarettir.

Bediüzzaman bu örnekleri verirken, sıradan hadiselerin arkasında işleyen ilâhî iradeyi, kudretin sessiz cilvelerini ve hikmetin ince işçiliğini nazara verir. En dikkat çekici örnek ise sudur:

> “Bir avuç su, incimad ile meyelan-ı inbisatı der: ‘Fazla yer tutacağım.’ Metin demir onu yalan çıkaramaz. Sözünün doğruluğu demiri parçalar.”

Su donarken genleşir ve buz olur. Bu sırada demir bile çatlayabilir. Çünkü suyun fıtratında genleşmek vardır. Ona bu özelliği veren, ne suyun kendisidir ne de dış etkiler; bu, fıtrata yazılmış bir emirdir. Ve fıtrat yalan söylemez. İşte burada maddî dünyada bile gözle görülebilen bu sadakat, aslında metafizik bir hakikatin izdüşümüdür:

“Allah neyi takdir etmişse, o olur.”

Bu fıtrî yönelişler (meyelanlar), aynı zamanda bize şunu da söyler:
Her varlık, bir vazifeyle yaratılmıştır. Bir yönelişi, bir kabiliyeti, bir istikameti vardır. Ve bu, bir rastlantı değil, ilâhî yazılımdır. Dolayısıyla, insan da bu evrensel yasaya dahildir. İnsanın da içinde yanan bir yöneliş vardır: Sonsuzluk, anlam, adalet, güzellik ve merhamet arayışı. Tıpkı çekirdeğin ağaç olma arzusu gibi, insanın da Allah’a yönelme arzusu fıtratına kodlanmıştır.

Fakat insan, irade sahibi olduğu için bu meyelana karşı gelebilir. İşte o zaman fıtratla savaş başlar. İnsan kendi içindeki bu doğruyu inkâr ettiğinde, huzursuzluk başlar. Ruh bozulur, kalp karışır, akıl şaşar. Çünkü fıtrata karşı gelmek, hakikate karşı gelmektir. Ve sonunda insan, kendi içindeki doğru sesi susturmuş olur.

Bediüzzaman’ın da ifade ettiği gibi, meyelanlar, Allah’ın iradesinden gelen tekvini emirlerdir. Yani nasıl ki Allah “Ol!” derse her şey olur, fıtrata da öyle “Yönel!” denilmiş, her varlık da itaat etmiştir.
Bu yüzden fıtrat yalan söylemez. O doğruyu söyler. Hem de kelimesiz, sessiz ama çok daha etkili bir dille…

Özet:
Bu makale, Bediüzzaman Said Nursî’nin “Fıtrat yalan söylemez” sözünden hareketle, varlıkların içlerindeki doğal yönelişin (meyelan) İlâhî iradenin bir yansıması olduğunu ele alır. Çekirdekten ağaca, yumurtadan piliçe, sudan buza kadar her şey fıtratına uygun hareket eder ve bu sadakat İlâhî emre itaatin bir tezahürüdür. İnsan da fıtratına uygun yaşadığı sürece huzur bulur; aksi hâlde iç çatışma yaşar. Fıtrat, yaratılışın doğru ve şaşmaz dilidir. Ve bu dil, her varlığın Allah’a boyun eğdiğini sessizce haykırır.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 10th, 2025