Asırların Yenileyicileri: Müceddidlerin Gölgesinde Dirilen Ümmet

Asırların Yenileyicileri: Müceddidlerin Gölgesinde Dirilen Ümmet

“Ashab-ı Kütüb-ü Sitte’den İmam-ı Hâkim Müstedrek’inde ve Ebu Davud Kitab-ı Sünen’inde, Beyhakî Şuab-ı İman’da tahric buyurdukları:

اِنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ لِهٰذِهِ الْاُمَّةِ عَلٰى رَاْسِ كُلِّ مِاَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دٖينَهَا

yani “Her yüz senede Cenab-ı Hak bir müceddid-i din gönderiyor.” hadîs-i şerifine mazhar ve mâsadak ve muzhir-i tam olan Mevlana eş-şehîr kutbü’l-ârifîn, gavsü’l-vâsılîn, vâris-i Muhammedî, kâmilü’t-tarîkatü’l-aliyyeti ve’l-müceddidiyeti Hâlid-i Zülcenaheyn kuddise sırruhu ilh.”
Sikke-i Tasdiki Gaybî

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

> “اِنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ لِهٰذِهِ الْاُمَّةِ عَلٰى رَاْسِ كُلِّ مِائَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دِينَهَا”
“Allah bu ümmete, her yüz yılın başında dinini yenileyecek (müceddid) birini gönderir.”
(Ebu Davud, Melahim, 1; Hâkim, Müstedrek, 4/522; Beyhakî, Şuabü’l-İman)

Bu kutlu beyan, ümmet-i Muhammed’in tarih boyunca yıkılmadan ayakta kalmasının hikmetini gösterir. Zira zaman geçtikçe dini anlayışta zayıflama, bid’at ve hurafelerin karışması, gaflet ve dünyevîleşmenin artması kaçınılmazdır. Fakat Allah Teâlâ, ümmetin çöküşünü değil; yenilenerek dirilişini murad etmiştir. İşte müceddidler, bu dirilişin adıdır.

Müceddid Kimdir? Ne Yapar?

Müceddid; zamanın hastalıklarını teşhis eder, dine bulaşan kiri temizler, akaidi yeniden berraklaştırır, bid’atları reddeder, sünneti ihya eder. Yenilik yapmaz; aslî safiyeti yeniden ortaya çıkarır. Dini değiştirmez; dini hatırlatır. Tahrifi değil, tecdidi esas alır.

Müceddid, aynı zamanda hem alimdir hem mürşittir. Hem akla hitap eder hem kalbe. Hem fertleri ıslah eder hem toplumu. Mücadele eder, çile çeker, zindanlara girer, iftiralara uğrar ama geriye daima nurlu bir iz bırakır.

Tarihte Müceddid Olarak Zikredilen Bazı Zatlar ve Hizmetleri

  1. Hz. Ömer b. Abdülaziz (H. 1. asır sonu – 2. asır başı)

Emevî halifesi olarak adaletiyle tanındı. İsrafa ve zulme karşı çıktı, sünnet-i seniyyeyi ihya etti. “Beşinci raşid halife” olarak anıldı.

  1. İmam Şâfiî (H. 150-204)

Fıkıh usûlünü sistemleştirdi. Hem hadis hem kıyas ehli arasında denge kurdu. Fıkıh ilminin temellerini attı. Sünnetin korunmasına büyük hizmet etti.

  1. İmam Gazâlî (H. 450-505)

Felsefî şüphecilik karşısında akaidi savundu. Tasavvuf ile zahiri ilimleri birleştirdi. “İhyâ-u Ulûmiddîn” ile kalpleri ihya etti.

  1. Abdulkadir Geylânî (H. 470-561)

Tasavvufun hakiki mecrasını korudu. Ehl-i sünnet akaidini her alanda savundu. Kalpleri tevhide ve ihlâsa döndürdü.

  1. Mevlânâ Celaleddin Rûmî (H. 604-672)

Aşk ve irfan diliyle hakikati şiirle anlattı. İnsanlara merhameti, hoşgörüyü ve tevhidi hikmetli şekilde öğretti.

  1. İmam Rabbânî Ahmed Sirhindî (H. 971-1034)

Hindistan’daki bid’atları reddetti. Tasavvufu şeriatla bütünleştirdi. İslamî dirilişi başlattı. “Müceddid-i elf-i sânî” (ikinci bin yılın müceddidi) unvanını aldı.

  1. Mevlana Hâlid-i Bağdadî (H. 1193-1242)

Nakşî tarikatını ihya etti. İrfanla akaidi birleştirdi. Hindistan’dan Osmanlı topraklarına kadar geniş bir tesir alanı oluşturdu. Tecdid-i dinî hem kalben hem fikren gerçekleştirdi.

  1. Bediüzzaman Said Nursî (H. 1293-1379 / M. 1876-1960)
  2. yüzyılın en büyük tecdid hareketini başlattı. Risale-i Nur Külliyatı ile Kur’an hakikatlerini akla ve kalbe hitap eden bir tarzla anlattı. Materyalizme, pozitivizme, ilhad fikrine karşı iman-ı tahkikîyi esas aldı. Din ile bilimi uzlaştırdı; imanı kurtaran bir manevi cihad yürüttü.

Bu Asrın Derdi ve İlaçları

Her asrın müceddidi, çağın hastalığını teşhis eder. Bu çağın en büyük hastalığı: şüphecilik, inkâr, ahlâkî dejenerasyon ve dünyevîleşmedir.
Bu çağda tecdit, sadece medresede değil; sokakta, okulda, sosyal medyada, akıl ve kalpte yapılmalıdır. Bu nedenle Said Nursî’nin yaklaşımı, imanı kurtarmayı esas alır. Çünkü iman varsa her şey var; yoksa hiçbir şeyin anlamı kalmaz.

Özet:

Bu makalede, “Her yüz yılda bir ümmetin dinini yenileyen bir müceddid gelir” hadisi çerçevesinde, İslam tarihindeki müceddidler ve tecdid hizmetleri ele alındı. Müceddidler, bid’at ve sapmalara karşı dini asli çizgisine çeken ve ümmeti uyanışa çağıran Allah dostlarıdır. Hz. Ömer b. Abdülaziz’den Bediüzzaman Said Nursî’ye kadar gelen bu silsile, ümmetin canlı kalmasını sağlamıştır. Her çağın mücadelesi farklı, ama hakikatin sahibi aynıdır: Allah ve O’nun dinidir. Tecdid hareketi, hâlâ devam etmektedir ve yeni müceddidler kıyamete kadar gelecektir.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 10th, 2025