Allah Yoluna Engel Olanlar: Kendi Sapmakla Yetinmeyenler

Allah Yoluna Engel Olanlar: Kendi Sapmakla Yetinmeyenler


وَ يَصُدُّونَ عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِ

ile der ki: “O bedbahtların dalaleti, muhabbet-i hayattan ve temerrüdden neş’et ettiği için kendi halleri ile durmuyorlar, tecavüz ediyorlar. Bildikleri ve onun ile ecdadları bağlı olan dine adâvetkârane, menbalarını kurutmak ve esasatını bozmak ve kapılarını ve yollarını kapatmak istiyorlar.”
Sikke-i Tasdiki Gaybî

Kur’ân-ı Kerîm’in “وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ – Allah’ın yolundan alıkoyarlar” (En’âm, 6/26 gibi birçok ayette geçer).

Kur’ân-ı Hakîm, insanlık tarihinin en karanlık tipolojisini tanımlarken şöyle buyurur:

> وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ
“Ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar.”
(En’âm, 6/26)

Bu ayet sadece inanmayanı değil, kendi inançsızlığı ile yetinmeyip başkalarını da inançtan çevirmeye çalışan, karanlığını yaymak isteyen azgın bir zihniyeti tarif eder.

Bediüzzaman Said Nursî bu ayeti şöyle yorumlar:

> “O bedbahtların dalaleti, muhabbet-i hayattan ve temerrüdden neş’et ettiği için kendi halleri ile durmuyorlar, tecavüz ediyorlar. Bildikleri ve onun ile ecdadları bağlı olan dine adâvetkârane, menbalarını kurutmak ve esasatını bozmak ve kapılarını ve yollarını kapatmak istiyorlar.”

Yani bu kimselerin inançsızlığı pasif değil, aktiftir. Kendi içinde kalmaz; yayılır, saldırır, yakar ve kapatır.

Sapkınlığın Temeli: Hayat Sevgisi ve Başkaldırının Putlaşması

Bediüzzaman’ın dikkat çektiği iki temel kaynak vardır:
“Muhabbet-i hayat” ve “temerrüd.”
Yani hayata düşkünlük ve Allah’a isyanın gururla birleşmesi…

Bu kimseler, dünya hayatına o kadar bağlıdır ki, ahiret fikrinden rahatsız olurlar. Ölümden korktukları için ölümsüzlük yalanlarına sarılırlar. Hesap gününden kaçtıkları için “hesap yok” yalanını üretirler. Ama bu yalanı sadece kendileri için istemezler; başkalarının da hakikatle buluşmasına mani olmak için yolları tıkar, kapıları kapatır, kaynakları kurutmak isterler.

Dine Düşmanlık: Salt Nefret Değil, Bilinçli Bir Savaş

Bu insanlar dine sadece kayıtsız değil, düşmandırlar. Bu düşmanlık ise yüzeysel bir hoşnutsuzluk değil; bilinçli, örgütlü ve kasıtlı bir yıkım faaliyetidir.

> “Menbalarını kurutmak, esasatını bozmak, kapılarını ve yollarını kapatmak…”

Bu ifadeler, İslâm’a yapılan sistemli saldırıların tarihsel derinliğine işaret eder. Kimi zaman eğitim yoluyla dinî bilgiler unutturulur, kimi zaman medya üzerinden dini değerler aşağılanır. Kimi zaman da hukuk ve siyaset yoluyla dinin topluma etkisi kırılmak istenir. Amaç, sadece İslâm’ı silmek değil; insanların ona ulaşabileceği yolları da kapatmaktır.

İman Yoluna Engel Koyanlar: Tarihin Kara Sayfaları

Firavun da bu zihniyetteydi. Sadece Musa’ya karşı çıkmadı; halkının Musa’ya ulaşmasını da engellemeye çalıştı. Ebu Cehil de öyleydi. Sadece inkâr etmedi; Kur’an’ı dinleyenleri taşladı, susturdu. Bugün de modern Ebu Cehiller, modern Firavunlar, medya, teknoloji, ideoloji ve ekonomik baskılar yoluyla iman yoluna barikat kurmaya devam ediyorlar.

Ama ne Firavun kazandı, ne Ebu Cehil, ne de modern takipçileri kazanacak. Çünkü her menbaın başında bir Hızır vardır, her kapalı kapının ardında bir Yusuf hazırlanır.

Sonuç: Hakkın Yolunu Kimse Kapatamaz

Tarihte defalarca denendi: Kur’an’ı susturmak istediler, daha çok yankılandı. Ezanı yasakladılar, daha gür söylendi. Risaleleri topladılar, daha çok çoğaldı. Çünkü hak yol, Allah’ın yoludur. Ve “Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Allah ise nurunu tamamlayacaktır.” (Saff, 61/8)

Mesele şudur: Biz bu hak yolun yolcuları mıyız, yoksa o yolu tıkayanlardan mı?

Özet:

Bu makalede, Kur’an’ın “Allah’ın yolundan alıkoyarlar” (وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ) ayeti ve Bediüzzaman’ın bu ayet üzerine yaptığı tahlil esas alınarak, bazı kimselerin kendi inkârıyla yetinmeyip başkalarının da iman yolunu kapatma çabası ele alındı. Bu inkâr, dünya hayatına aşırı bağlılık (muhabbet-i hayat) ve başkaldırının (temerrüd) birleşiminden doğar. Amaç, İslam’ın kaynaklarını kurutmak, esaslarını bozmak ve insanları dine ulaşmaktan alıkoymaktır. Fakat tarih göstermiştir ki, hak yol her zaman bir yolunu bulmuş, nurunu yaymaya devam etmiştir.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 10th, 2025