Topraktan Dirilmek ve Ebed Yolculuğu: Unutulan Gerçek
Topraktan Dirilmek ve Ebed Yolculuğu: Unutulan Gerçek
İnsan, zaman zaman kendini unutuyor. Geldiği yeri, yaratıldığı aslı, gideceği menzili görmezden geliyor. Kalabalıklar içinde kaybolmuş, teknolojinin cazibesine tutulmuş, dünyaya kök salmış bir haldeyken bir ayet gelir ve içindeki sesi dürter:
“İnsan, ‘Öldüğümde gerçekten diri olarak topraktan çıkarılacak mıyım?’ der.”
“İnsan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yarattığımızı düşünmez mi?”
(Meryem, 66–67)
Bu ayet, inkârın temelindeki gafleti yüzümüze çarpar. Soru sormak insanın fıtratındadır; lakin bu soruyu hakikatten kaçmak için soruyorsa, işte o zaman gafletin çukuruna düşer. Ölümden sonraki diriliş fikri, insanı sarsar. Çünkü eğer gerçekten diriltileceksek, yaptıklarımızdan hesaba çekileceğiz demektir. İşte bu korku, bazılarını inkâra, bazılarını da gaflete sürükler.
Ama Kur’an hatırlatır:
“Sen yoktun, hiçbir şey değildin. Seni biz yarattık.”
Hiçlikten varlığa çıkaran kudret, elbette ölümden sonra tekrar diriltmeye de kadirdir. Bunu kabul etmek, sadece bir inanç meselesi değil; aynı zamanda bir akıl ve vicdan meselesidir.
Misafirhane Dünyada Yolcu Olmak
Bediüzzaman Said Nursî, Sözler eserinde der ki:
“İnsan ebed için halkedilmiştir ve ebede gidecektir. Bu dünya ona bir misafirhanedir ve ahiretine bir intizar salonudur.”
(Sözler, 88)
Bu hakikat, hayatın anlamını temelden değiştirir. Bu dünya, ne kalınacak bir yurt ne de sonsuza dek sürecek bir huzur yeridir. Burada başımıza gelen her musibet, tattığımız her lezzet ve yaşadığımız her an, geçici bir yolculuğun fragmanıdır. Esas yurt, bu misafirhanenin ötesindedir. Asıl hayat, öldükten sonra başlayacaktır.
Ama modern insan bu gerçeği unutur. Ölümsüz gibi yaşar, hesapsızca harcar, ahireti göz ardı eder. Ölümü konuşmak istemez. Kabri hatırlamak istemez. Hâlbuki ölüm, en büyük nasihatçidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Lezzetleri tahrip eden ölümü çokça anınız.” (Tirmizî, Zühd, 4)
Hikmetli Bir Sonuç: Nereye Gidiyoruz?
Ey insan!
Bir zamanlar yoktun. Sonra var edildin.
Bir gün öleceksin. Ama toprakta çürüyüp gitmeyeceksin.
Yaratıldığın gibi tekrar diriltileceksin.
Bugün yoldasın; yarın varış yeri.
Bunu düşündüğünde ne kibir kalır ne gaflet…
Dünyaya değil, ebediyete göre yaşarsın.
Kalbini süslersin, amelini hazır edersin.
Çünkü biliyorsun ki: “Her canlı ölümü tadacaktır.” (Ankebut, 57)
Ve her insan, hesaba çekilecektir.
Özet:
Bu makalede Meryem Suresi 66–67. ayetlerinden yola çıkarak insanın yaratılışı, ölüm sonrası dirilişi ve ahirete olan yolculuğu üzerinde durulmuştur. Dünya hayatının bir misafirhane, ölümün ise sonsuz hayata geçiş kapısı olduğu anlatılmıştır. Unutulan gerçeklere dikkat çekilerek, insanın ebed için yaratıldığı hatırlatılmış; Kur’an’ın ve hikmetin ışığında derin bir tefekkür daveti yapılmıştır.