Sesin Yolculuğu: Havanın Sırrı ve Radyoların Hikmeti
Sesin Yolculuğu: Havanın Sırrı ve Radyoların Hikmeti
“Hava unsurunun yüksek ve ehemmiyetli bir vazifesi
اِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ
âyetinin sırrıyla, güzel ve manidar ve imanî ve hakikatli kelimelerin kalem-i kaderin istinsahıyla ve izn-i İlahî ile intişar etmesiyle bütün küre-i havadaki melâike ve ruhanîlere işittirmek ve arş-ı a’zam tarafına sevk etmek için kudret-i İlahî kaleminin mütebeddil bir sahifesi olmaktır.
Madem havanın kudsî vazifesinin, hikmet-i hilkatinin en mühimmi budur. Ve rûy-i zemini radyolar vasıtasıyla bir tek menzil hükmüne getirip nev-i beşere pek büyük bir nimet-i İlahiye olmaktır. Elbette ve elbette beşer bu pek büyük nimete karşı, bir umumî şükür olarak o radyoları her şeyden evvel kelimat-ı tayyibe olan kelâmullahın, başta Kur’an-ı Hakîm ve hakikatleri ve imanın ve güzel ahlâkların dersleri ve beşerin lüzumlu ve zarurî menfaatlerine dair kelimatları olmalı ki o nimete şükür olsun. Yoksa nimet böyle şükür görmezse beşere zararlı düşer. ”
Emirdağ Lâhikası 2
“Güzel söz, semaya yükselir; kalplere rahmet, göklere şükür olur.”
Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulur:
“İyi söz O’na yükselir, salih amel onu yükseltir.” (Fâtır, 10)
Bu ayet, yalnızca dilde söylenen bir hayrı değil; kainattaki ilahî bir akışı, gökler ve yer arasındaki manevî bir trafik hattını haber veriyor. İşte Risale-i Nur’da geçen bu yüksek hakikat, havanın sır perdelerini aralayarak insanın dilinden çıkan kelimelerin nasıl semaya yükseldiğini, melekût âleminde nasıl yankılandığını gözler önüne seriyor.
Hava: Kudret-i İlâhiyenin Konuşan Sayfası
Modern bilim havayı, sesin yayılma ortamı; iletişimin taşıyıcısı olarak tarif eder. Fakat bu tarif eksiktir. Hava, yalnızca moleküllerin titreştiği bir alan değil; ilahi kudretin tecelli ettiği, manevî yazıların yazıldığı bir levha gibidir.
Risale-i Nur bu sahifeyi şöyle tarif eder:
> “Havanın kudsî vazifesinin, hikmet-i hilkatinin en mühimmi; güzel ve manidar kelimelerin istinsahı, yayılması ve melekût âlemine ulaştırılmasıdır.”
Yani insanın söylediği güzel sözler, imanî kelimeler, dualar, zikirler, havanın zerrelerinden geçerek meleklerin kulaklarına, hatta arş-ı a’zama kadar ulaşır.
Bu yönüyle hava, bir tür mânevî postacı, bir kudret mürekkebi, rahmetli bir telgraf teli gibidir.
Radyolar ve Modern İletişimin Manevî Mesuliyeti
Bugün insanlık havayı çok daha farklı bir şekilde kullanıyor. Radyo dalgaları, Wi-Fi sinyalleri, cep telefonu konuşmaları, yayınlar, reklamlar… Hepsi havayı mesken tutmuş durumda.
Bediüzzaman bu noktada çok çarpıcı bir uyarıda bulunur:
> “Beşer bu pek büyük nimete karşı umumî bir şükür olarak o radyoları evvela Kur’ân’ın, imanın, ahlâkın ve insanlığın faydasına kullanmalı. Yoksa nimet böyle şükür görmezse, beşere zararlı düşer.”
Bugün radyolar, televizyonlar, internet; eğer Kur’an’ın nûruna hizmet etmiyor, bilakis heva ve hevesi kamçılıyorsa, o zaman o nimet değil, bir vebale dönüşür.
Tıpkı ekmeği israf etmek gibi, tıpkı suyu kirletmek gibi, havayı da boş ve kirli sözlerle meşgul etmek, bir çeşit nimeti inkâr sayılır. Oysa hava, Kur’an’ı taşımak için, duayı ulaştırmak için yaratılmıştır.
Hikmetle Kullanılan Teknoloji: Nimetin Şükrü
Bugün elimizde mikrofon var, yayın var, internet var. Peki neyi yayıyoruz?
İman mı?
Kur’an mı?
Ahlâk mı?
Yoksa eğlence, boş söz, gıybet ve heva mı?
Müminin vazifesi; bu ilahî nimeti asıl gayesi üzere kullanmaktır. Eğer bir yayın, bir ses, bir kelime insanın kalbine Allah’ı hatırlatıyorsa, o ses bir sadaka olur, bir şükür olur. Fakat boş ve anlamsız içerikler, havayı kirleten manevî birer günah bulutu olabilir.
ÖZET:
Risale-i Nur’un işaret ettiği gibi, hava yalnız fiziksel bir unsur değil, ilahî kelimelerin semaya taşındığı kudsî bir sahifedir. Havanın en büyük hikmeti, güzel sözlerin, imanî hakikatlerin melekler ve ruhanîlere ulaştırılmasıdır. Modern zamanlarda bu nimet, radyolar ve iletişim araçlarıyla daha da genişlemiştir. Ancak bu nimet, Kur’an ve hakikatlerin yayılması için kullanılmazsa, insanlığa zarar verir. Müminin görevi, bu sesi, bu havayı, bu teknolojiyi şükür ve tebliğ aracı hâline getirmektir.