Ferdî İlginin Sırrı: Her Varlığa Mahsus Bir Tecelli
Ferdî İlginin Sırrı: Her Varlığa Mahsus Bir Tecelli
Toplu değil, ferdî bir ilgi vardır.
Allah tabiri caizse fabrikasyon şeklinde varlıklarla olan; yaratmadan şekillendirmeye, suretten biçimlendirmeye kadar ferden ferda ayrı ayrı ilgilenmektedir.
Bir ressamın her bir resimle ayrı bir şekil,boya ve özellik vermesi gibi.
Ondandır ki Allah, her bir varlıktan ona özel haberdar olup,ilgilenmekte, isteklerini duyup ihtiyaçlarını gidermektedir.
Her bir varliktaki tecellisi de farklı olarak yansıtmaktadır.
Herkese ve her şeye olan tecellisi ona özeldir.
Ondandır ki varlıklardaki farklılıklar, tecellinin ve ilginin farklılığından ileri gelmektedir.
********
Modern çağın mekanik düşünce yapısı, çoğu zaman kâinattaki varlıkları bir “seri üretim” anlayışıyla açıklamaya çalışır. Ancak Kur’ânî bir nazarla bakıldığında, Cenâb-ı Hakk’ın varlıklarla ilişkisi bir fabrika düzeninde değil, sanatkârâne, şefkatkârâne ve ferdî bir ilgilenme şeklindedir. Allah, tabiri caizse, fabrikasyon değil, sanat atölyesi düzeninde her bir varlıkla ferden ferda ilgilenmektedir. Bu ilgi, her şeyin yaratılışında, şekillendirilmesinde, suretinde ve hayat tarzında kendini apaçık gösterir.
Bir Ressam Misali: Ferdî Tasarımın Tecellisi
Bir ressam düşünün ki her bir tuvale farklı renkler, farklı fırça darbeleri ve ona özel anlamlar yüklesin. Aynı ressamdan çıkan her tablo, aynı elin işçiliğini taşımasına rağmen birbirinden ayrıdır. İşte Allah’ın mahlûkatla olan ilişkisi de buna benzer; ancak farkı, insan aklının tahayyül bile edemeyeceği bir ihtimamla her bir varlığa hususî muamelede bulunmasıdır.
Tıpkı güneşin ışınlarının her bir çiçekte farklı renk ve güzelliklerdeki yansıması gibi.
Aynı hava ile binlerce canlıyı nefessiz bırakmayan, aynı toprakla yüz binlerce çeşit bitkiyi farklı farklı suretlerde halk eden Allah’ın kudreti, her bir mahlûkun suretinde, simasında, yaratılışında ve ruh dünyasında bambaşka tecellilerle görünmektedir. Bu farklılıklar, gelişi güzel bir rastlantının değil, bilinçli ve hikmetli bir ilginin neticesidir.
Toplu Değil, Ferdî Muamele
Kur’ân’ın beyanıyla, Allah “her şeyi en güzel surette yaratan”dır (es-Secde, 7). “Allah sizi annelerinizin karnında üç karanlık içinde yaratır” (ez-Zümer, 6) ayeti de bu ferdî ilgiye bir işarettir. Anne karnında yaratılan her bebek, aynı sistemde yaratılır; ama hiçbiri ötekine benzemez. Ne simaları, ne parmak izleri, ne kader çizgileri birbirine denk düşer. Bu, sadece şeklen değil, ruhen ve manen de böyledir. Her insanda Allah’ın isimlerinin farklı bir tecellisi vardır. Kimi insanda Rahîm ismi daha parlaktır, kimi insanda Hakîm ismi öne çıkar, kimi insanda Vedûd ismi bir başka parlar.
İsteklere ve İhtiyaçlara Cevap
Bu ferdî ilgi yalnızca yaratılışla sınırlı değildir. Cenâb-ı Hak, her bir kulunun halini bilir, duasını işitir, ihtiyacına cevap verir. Herkesin duasını kendi diliyle, kendi hâliyle dinleyen ve cevaplayan bir Rab, elbette her bir kuluna özel bir ilgiyle yöneliyor demektir.
İnsanların ve varlıkların farklı talepleri vardır. Bir çiçek su ister, bir kuş yuva, bir anne evlat, bir âşık vuslat, bir mazlum adalet. Ve hepsi, farklı hâllerde farklı taleplerle ellerini semaya kaldırır. İşte bu taleplerin her biri işitilir, değerlendirilir ve hikmete uygun olarak karşılık bulur. Bu ise ancak “her şeyi kuşatan bir ilim”, “her varlığa yönelen bir kudret” ve “her gönle dokunan bir rahmet” ile mümkündür.
Tecellideki Sonsuz Renk: Farklılıkların Hikmeti
Bir bakıma, varlıkların birbirinden farklı olması, Allah’ın isimlerinin sonsuz yansımalarının bir delilidir. Eğer herkes aynı olsaydı, yalnızca birkaç ismin tecellisiyle yetinilirdi. Oysa her farklılık, bir ismin ayrı bir yansımasıdır. Bir insan sabrı temsil ederken diğeri ilmi; biri merhameti taşırken öteki hikmeti temsil eder. Birinin hayatı başarılarla süslenmişken, diğerinin kaderi imtihanlarla doludur. Ama her biri, ilâhî bir sanatın özel bir yansımasıdır.
Sonuç Yerine: İsimlerin Aynasındaki İnsan
İnsan, kendisine özel muamele gören bir misafir gibidir. Her bir insan, Allah’ın farklı isimlerini yansıtan bir ayna hükmündedir. Ve bu ayna, ferdî olarak parlatılmıştır. Bu yönüyle hiçbir insan “boşuna yaratılmış” değildir. Herkes bir manayı taşımakta, her şey bir maksada hizmet etmektedir.
Allah’ın bu ferdî ilgisi, O’nun insanlara verdiği değerin de en büyük delilidir. Zira sıradan bir sanatkâr bile yaptığı sanata önem verirken, en büyük sanat olan insanın da, en büyük sanatkâr olan Allah katında önemsiz olması mümkün değildir.
Özet:
Allah’ın varlıklarla olan ilişkisi toplu değil, ferdîdir.
Her mahlûk, kendine mahsus bir ilgi ve tecelli ile yaratılmıştır.
Varlıklar arasındaki farklılıklar, bu özel tecellilerin yansımasıdır.
İnsanların dualarına cevap verilmesi, ferdî ilginin en açık delilidir.
Her varlık, Allah’ın isimlerinden bir kısmını farklı şekillerde yansıtır.
Bu ferdiyet, Allah’ın her şeyi kuşatan ilmi, kudreti ve rahmetiyle mümkündür.