Çoğunluk Her Zaman Haklı Değildir: Sayı ile Değil, Kıymet ile Ölç!
Çoğunluk Her Zaman Haklı Değildir: Sayı ile Değil, Kıymet ile Ölç!
“Ey birâder! Küffar ve ehl-i dalâletin kesret-i adediyle beraber bâzı hakâik-i îmâniyenin inkârlarında ittifakları seni sarsmasın. Çünkü kıymet, kesrette değildir. Zira insan, insan olmadığı vakit, şeytan bir hayvan olur. Ecnebîler gibi ihtirasât-ı hayvaniyede terakki ettikçe, hayvaniyeti şiddetlenir; daha ziyâde hayvan olur. Hayvânâtın kemmiyetçe kesreti ve insanın hayvânâta nisbeten kılleti mâlum. Halbuki hayvânât, insan için halkolunmuştur. ”
Nur’un İlk Kapısı
Bediüzzaman Said Nursî’nin “Nur’un İlk Kapısı”ndan alıntıladığınız bu parça, iman hakikatlerinin az sayıda kişi tarafından savunulmasının bir zayıflık değil, bir kıymet meselesi olduğunu izah ederken; çoğunluğun inkâr üzere birleşmesinin ise bir delil sayılamayacağını veciz şekilde ortaya koymaktadır.
Zaman zaman insanın zihnini bulandıran, kalbini sarsan bir soru olur:
“Acaba bu kadar inkârcı, bu kadar inanmayan topluluklar yanılıyor olabilir mi?”
Hele ki iman edenler azınlıkta kalmışsa, bu soru bazen fırtınaya dönüşür. İşte Bediüzzaman, tam da bu tereddüt anında, sarsılmaz bir ilkeyi hatırlatır:
> “Kıymet, kesrette (çoklukta) değildir.”
Çünkü çok olmak haklı olmak demek değildir.
Sayı, değer üretmez.
Kalabalık, hakikatin ölçüsü olamaz.
🔎 Çoğunluk Ne Zaman Aldatır?
Tarihin her döneminde hakikat sahipleri azınlıkta kalmıştır.
Hz. Nuh’un (a.s) gemisinde kaç kişi vardı?
Hz. İbrahim (a.s), tek başına bir ümmet değil miydi?
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Mekke’de yıllarca yalnız kalmadı mı?
Çünkü hakikat, rüzgâra kapılan yapraklar gibi çoğunlukla değil, kökü derinde sağlam ağaçlar gibi direnişle yaşar. Kalabalık, hakikatin değil, modanın ve menfaatin peşindedir. Bugün de materyalizmin, sekülerizmin, hedonizmin yani hazzın kalabalıkları vardır. Ama bu, onların haklı olduğunu göstermez. Çünkü:
> “İnsan, insan olmadığı vakit, şeytan bir hayvan olur.”
Yani insan eğer aklını, kalbini ve vicdanını terk ederse; sıradan bir canlıya, hatta hayvandan daha aşağı bir varlık hâline gelir. Çünkü hayvan haddini bilir, fıtratına itiraz etmez. Ama insan, Allah’ı inkâr edip kendi hevâsını ilah edindiğinde, nefsin kölesi olur. Ve bu kölelik “medeniyet” kılıfıyla sunulsa bile, aslında bir bozulma, bir hayvanileşme sürecidir.
Avrupa’nın bir kısmında görülen bu manzara buna işaret eder. İnsan, ihtirasât-ı hayvaniyede (yani şehvet, menfaat, güç hırsı) ilerledikçe, aslında insanlıktan uzaklaşır. Teknoloji ile terakki ederken, vicdanla irtibatını koparır. Akıl ilerler, ama ruh geriler. Sonunda ortada güçlü ama sorumsuz, bilgili ama merhametsiz, donanımlı ama anlamdan yoksun bir insan tipi çıkar.
⚖️ Değer Sayıda Değil, Vazifededir
Hayvanların sayıca çok olması, onların insanlardan daha değerli olduğu anlamına gelmez. Bediüzzaman bunu açıkça şöyle ifade eder:
> “Hayvânâtın kemmiyetçe kesreti ve insanın hayvânâta nisbeten kılleti mâlum. Halbuki hayvânât, insan için halkolunmuştur.”
Yani milyarlarca karınca, bir insanın değeriyle ölçülemez. Çünkü onlar hizmet için yaratılmıştır, insan ise hikmet için. Onlar emre itaat eder, insan ise emaneti yüklenmiştir. Sayı değil, sorumluluk kıymet verir.
🧭 Sonuç: Hakikat, Sürüde Değil, Şuurlu Azınlıktadır
İman, sayıya göre değil; sadakate göre ölçülür.
Hakikat, alkışın peşinden koşmaz; izzetin izini sürer.
Kalabalıklar doğruyu aramayabilir, ama hakikat her zaman doğru olanla beraberdir.
Bu yüzden Bediüzzaman’ın sesi, kalabalığın suskunluğundan daha kıymetlidir.
Bugün senin elindeki iman, belki milyarların inkârına karşı bir tek kandildir. Ama unutma, karanlığı yırtan güneş değil, bazen bir tek mum olur.
ÖZET
Bediüzzaman Said Nursî’ye göre çoğunluğun inkâr üzerinde birleşmesi hakikati sarsmaz; çünkü kıymet çoklukta değil, değerde ve vazifededir. İnsan, insanlığını kaybedince sıradan bir hayvana, hatta şeytana dönüşebilir. Avrupa’daki gibi ihtiraslarda ilerleyen insan tipi, maneviyatı terk ettikçe daha da hayvanileşir. Hayvanların çokluğu, insanın azlığından daha kıymetli değildir; çünkü insan onlara üstün kılınmıştır. Gerçek hakikat arayıcıları genellikle azınlıktadır ve iman bu azınlığın en kıymetli sermayesidir.