Cazibe Altında Çöküş: Avrupa’nın Kör Dehası

Cazibe Altında Çöküş: Avrupa’nın Kör Dehası

“Ey Avrupa! Senin, bir gözü kör dehan ile ruh-u beşere hediye ettiğin şu cehennemî hâleti sen de anladın. Sen, şu müthiş derde bir derman aradın. Bu derde şifa ve ilâç olan Hüda-i Kur’ân’dan gözünü yumdun. Muvakkaten elemi hissetmemek için câzibedar lehviyatı, parlak ve okşayıcı hevesatı ilâç olarak buldun. Ve bunlarla beşerin hissini iptal ettin. Senin bulduğun bu derman, senin başını yesin ve yiyecek!..”
Nur’un İlk Kapısı

Ey Avrupa!
Senin üzerine doğan güneş, bir asırdır hem dünyayı hem de ruhları yakıyor. Akıl, bilim, özgürlük ve ilerleme gibi kavramların arkasına saklanarak insanlığa kurtuluş vadettin. Fakat senin bu “deha”nın bir gözü kördü… Yani maddeyi gördü, ama mânâyı göremedi. Makineyi anladı, ama kalbi anlayamadı. Göğe yükseldi, ama yere sağlam basamadı. İnsanı ilahlaştırdı ama insanı da tanıyamadı.

Senin kurduğun medeniyet, cehennemî bir hâleti insanlığa hediye etti. Evet, bombalarıyla şehirleri yaktın, ama daha beteri, fikirlerinle ruhları çoraklaştırdın. Kendi ahlâkını, kendi menfaatini, kendi arzunu bir yasa gibi tüm insanlığa dayattın. Böylece adalet değil, çıkar düzeni; huzur değil, haz ve hız toplumu inşa ettin.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle sen bu gidişin bir “dert” olduğunu fark ettin. Yani içten içe çöküşünü hissettin. Bunu iki dünya savaşıyla, milyonların ölüm fermanıyla, aile yapısının çürümesiyle, maneviyatın boşalmasıyla gördün. Kalbinde bir sancı hissettin ama yanlış bir eczaneye gittin. Çünkü Kur’ân eczanesine gözünü kapattın. İlâhî reçeteye başvuracağına, geçici uyuşturuculara sarıldın. Lehviyatla, hevesatla, hissiyatı iptal ettin. Evet, sadece aklı ve bedeni besledin ama ruhu aç bıraktın.

Ve şimdi senin bu “bulduğun derman”, seni de yiyor!
Aile çöktü, toplum bölündü, birey yalnızlaştı. Hürriyet, ahlâksızlığa dönüştü. Bilim, kibir üretmeye başladı. Teknoloji ilerledikçe, kalp geriye gitti. Eğlence büyüdükçe, vicdan küçüldü. Artık Avrupa’nın ruhu, sadece binalarında değil, fikirlerinde de çöküşte…

Sen bu yoldan dönmedikçe, iç huzur değil, sadece dış parıltı bulursun. Dışında ışık var ama içinde karanlık var. Çünkü ışık, kaynağını kaybettiğinde göz kamaştırmaz; göz kör eder.
İşte o yüzden diyor Bediüzzaman:

> “Senin bulduğun bu derman, senin başını yiyecek.”

Çünkü dinsiz ilerleme, felâkettir.
Vicdansız bilim, yıkımdır.
Maneviyatsız medeniyet, intihardır.

Eğer insanı sadece akıldan ibaret sayarsan; kalbi yok edersin.
Sadece dünyaya ait kılarsan; ahiretini karartırsın.
Sadece özgür bırakırsan; hevasına esir edersin.

Bugün Avrupa’nın gidişi, aslında tüm insanlık için bir uyarıdır.
“Kör deha”nın alternatifi, “münevver iman”dır.
Kur’ân’ın gösterdiği nur yoludur.

ÖZET

Bediüzzaman Said Nursî, Avrupa medeniyetini “bir gözü kör deha” olarak nitelendirir. Bu medeniyet, insanlığa geçici zevkler, eğlenceler ve hazlar sunmuş; ama ruhî ve ahlâkî çöküşe sebep olmuştur. Avrupa, bu durumun bir problem olduğunu hissetmiş ama çözüm olarak Kur’an’ın eczanesine yönelmek yerine heves ve lehviyatla hisleri uyuşturmuştur. Bu sahte ilaçlar, sonuçta Avrupa’nın kendisini de yiyen bir hastalığa dönüşmüştür. Hakiki kurtuluş, ancak maneviyatla, Kur’ân’ın ilacıyla mümkündür.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 9th, 2025