Kadınlığın Fıtratına Aykırı Dayatmalar: Modern Terbiye ile Zedelenen Şefkat Hakikati

Kadınlığın Fıtratına Aykırı Dayatmalar: Modern Terbiye ile Zedelenen Şefkat Hakikati

“Kadınlığın fıtratında çocuk okşamak ve sevmek meyelanı var. Ve bir evladının dünyada ona hizmeti ve âhirette de şefaati ve validesi öldükten sonra ona hasenatı ile yardımı, o meyl-i fıtrîyi kuvvetlendirip evlendirmeye sevk etmiş. Halbuki şimdi terbiye-i İslâmiye yerine terbiye-i medeniye ile on taneden bir iki hakiki evlat, kendi validesinin şefkatine mukabil fedakârane hizmet ve dindarane dualarıyla ve hasenatlarıyla validesinin defter-i a’maline haseneler yazdırmak ve âhirette salih ise validesine şefaat etmek ihtimaline mukabil, ondan sekizi o haleti göstermediğinden bu fıtrî meyil ve nefsanî şevk ile o bîçare zaîfeler böyle ağır bir hayata kat’î mecbur olmadan girmemek gerektir.”
Emirdağ Lâhikası 2

  1. Giriş: Fıtratla Zıtlaşmak, Hayatla Zıtlaşmaktır

Kadın, fıtraten şefkattir. Anne olmak onun yaratılışının merkezinde yer alır. Şefkat, yalnızca bir duygu değil, bir varoluş hikmetidir.
Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası’ndaki bu pasajda kadının yaratılış hikmetine ve bu hikmetin günümüzde nasıl tahrip edildiğine dikkat çeker:

> “Kadınlığın fıtratında çocuk okşamak ve sevmek meyelanı var.”

Bu meyil, kadını evliliğe sevk eder. Çünkü bir çocukla gelen hizmet, dua, şefaat ve ebedî bağ, kadının ruhunu dolduran bir manevi sermayedir.
Ancak terbiye-i İslâmiye’nin yerini “terbiye-i medeniye” aldığında, bu fıtrat bozulur. Kadın, kendi özüne yabancılaştırılır. Modern dünyanın teklif ettiği terbiye, kadının ne yaratılışına ne de mutluluğuna hizmet eder.

  1. Terbiye-i Medeniye: Fıtratı Tersine Çevirmek

Bugün “özgürlük” adına sunulan modern eğitim ve yaşam tarzı, aslında kadını taşıyamayacağı bir yükün altına sokmaktadır.

Annelik küçümsenmekte,

Ev kadınlığı “atıl bir hayat” olarak görülmekte,

Kadının değerini dış dünyadaki başarılara bağlayan bir sistem inşa edilmektedir.

Oysa bu yaklaşım, kadınları ne mutlu etmiş ne huzura kavuşturmuştur. Aksine:

Aileler dağılmış,

Nesiller sahipsiz kalmış,

Kadın hem çalışmış, hem annelik yapmaya çalışmış, sonunda iki rolü de hakkıyla yapamayıp yıpranmıştır.

🔹 Hikmet: Kadına en ağır ceza, onu fıtratına yabancılaştırmaktır.

  1. Evlatla Kurulan Ebedî Bağ

Bediüzzaman burada çok dikkat çekici bir hakikate işaret eder:

> “Bir evladının dünyada hizmeti ve ahirette şefaati…”

Yani evlat sadece bu dünyada anneye muhtaç değil; anne de evladın duasına, hizmetine ve sadakatine muhtaçtır. Gerçek bir terbiye ile yetişen bir evlat, annesine:

Hayatta fedakârane hizmet eder,

Vefat ettiğinde onun için dua eder,

Salihse kıyamette şefaatçi olur.

Ancak bu da terbiye ile mümkündür. Bediüzzaman diyor ki:

> “Terbiye-i İslamiye yerine terbiye-i medeniye geçince, on çocuktan sadece biri ya da ikisi annesine karşı bu sadakati gösteriyor.”

🔹 Düşündürücü Gerçek: Modern eğitim, evladı annesine değil, dünyaya bağlamaktadır.

  1. Kadınlık Mektebine Dönüş: Çözüm Fıtrattadır

Kadınların bu ağır hayata “kat’î mecbur olmadan” girmemesi gerektiğini ifade eden Bediüzzaman, aslında bir tercihe değil, bir hayat tarzı önerisine çağırır:

Kadın, annelikte yücelir.

Evlat, dini terbiye ile hayırlı olur.

Aile, fıtrata uygun olursa cennet huzuru verir.

Şefkat, ancak merhamet temelli bir toplumda değer görür.

Bediüzzaman’ın çizdiği model, kadını sosyal hayattan koparan bir kapalılığı değil; fıtratına uygun bir alan sunan, onu asli vazifesinde aziz kılan bir modeli ifade eder.

🔹 İbret: Toplum, kadınla yükselir; kadın ise evlatla ebedîleşir.

  1. Toplumsal Yıkımın Sessiz Sebebi: Fıtrat Bozulması

Kadının çocuk sevgisi fıtridir, evlat sevgisi yaratılışına kodlanmıştır. Fakat bu meyil, günümüzde nefsânî şevklerle, dış etkilerle ve kültürel dayatmalarla istismar ediliyor.

Kadın evlenmeye mecbur bırakılmadan,

Çocuk sahibi olmanın ne büyük bir ebedî yatırım olduğunu fark ederek,

Ahirete ve salih evlatlara inanarak adım atmalıdır.

Aksi hâlde:

Dünya zorlaşır,

Ahiret unutulur,

Nesiller bağsız, sevgisiz, duasız kalır.

🔹 Son Söz: Bir milletin geleceği, annelerin dizinin dibinde şekillenir. Eğer o dizler sahipsizse, gelecek de sahipsizdir.

SONUÇ VE ÖZET

Kadınlığın fıtratında çocuk sevgisi, şefkat, merhamet ve annelik vardır. Bediüzzaman’a göre bu meyil, İslamî terbiye ile yücelir ve ebedîleşir. Ancak günümüzde “terbiye-i medeniye” kadını fıtratından koparıp maddî yüklerin altına sokmuş, evlatları ise annelerine yabancılaştırmıştır. Bu kırılma, sadece bireysel bir mutsuzluk değil; toplumun genelinde bir çöküşe sebep olmuştur. Çözüm ise, yeniden fıtrata dönmek ve Kur’anî terbiyeyi esas almaktır.

Makale Özeti:

Kadının fıtratında annelik ve çocuk sevgisi vardır.

Bu sevgi, evlatla kurulan dünyevî ve uhrevî bağlarla derinleşir.

Modern terbiyenin dayattığı hayat tarzı, bu bağları zayıflatır.

Terbiye-i İslamiye, hem kadını hem evladı ebedî bir bağla birbirine bağlar.

Fıtrata uygun yaşam, hem dünyevî huzur hem ahiret saadeti getirir.

Kadın, kendini modernliğe feda etmeden önce fıtratını hatırlamalıdır.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 8th, 2025