İslam’dan Kopuşun Bedeli: Mürtedlikten Anarşizme, Ye’cüc ve Me’cüc Fitnesine
İslam’dan Kopuşun Bedeli: Mürtedlikten Anarşizme, Ye’cüc ve Me’cüc Fitnesine
“Bir Müslüman İslâmiyet dairesinden çıksa mürted ve anarşist olur, hayat-ı içtimaiyeye zehir hükmüne geçer. Çünkü anarşi hiçbir hakkı tanımaz, insaniyet seciyelerini canavar hayvanların seciyesine çevirir. Âhir zamanda gelecek Ye’cüc ve Me’cüc’ün komitesi, anarşistler olduğuna Kur’an işaret ediyor. ”
Emirdağ Lâhikası 2
Tarih boyunca, din yalnızca kişisel inanç değil; toplumun ruhu, ahlakın temeli, düzenin sigortası olmuştur. Özellikle İslam, ferdin kalbini olduğu kadar toplumun omurgasını da ayakta tutan bir hayat nizamıdır. İşte bu sebepledir ki Bediüzzaman Said Nursî şöyle der:
> “Bir Müslüman İslamiyet dairesinden çıksa mürted ve anarşist olur, hayat-ı içtimaiyeye zehir hükmüne geçer.”
Bu cümle, yalnızca ferdi bir inanç kaybını değil, aynı zamanda sosyal bir çöküşü ve medeniyetin içten içe çözülüşünü haber verir. Çünkü İslam’dan uzaklaşmak, insanı boşlukta bırakır. Ruhsuz kalan bir beden gibi, ahlâksız kalan bir toplum da hızla çözülmeye başlar.
Mürtedlikten Anarşiye: Ahlâkın Kaybı, Hakkın İnkarı
Mürted (dinden dönen kişi), yalnızca bir inançsız değildir. Aynı zamanda hakikati görüp terk ettiği için, ahlakın, adaletin ve kutsalın da bağını kesmiş olur. Bu kopuş, beraberinde boşluk ve başıboşluk getirir. Çünkü:
İslam’dan çıkan biri, artık Allah korkusunu, ahiret sorumluluğunu taşımaz.
Bu da toplumsal dengeyi sağlayan görünmez bağların kopmasına neden olur.
Vicdanın sesi yerine sadece nefsin ve arzuların sesi kalır.
İşte bu da insanı anarşiye götürür. Çünkü anarşi, tanıdığı hiçbir hakkı, sınırı, kutsalı tanımaz. Devleti değil, hukuku değil, Allah’ı ve ahireti de reddeder. Bütün sınırlar ortadan kalkar, hayat hayvaniyet seviyesine iner.
> “Anarşi, insaniyet seciyelerini canavar hayvanların seciyesine çevirir.”
Bu cümle, ahlâksızlıkla vahşiliğin nasıl birbiriyle örtüştüğünü, insanın nefsaniyete mahkûm kaldığında nelere dönüşebileceğini veciz şekilde anlatır.
Ye’cüc ve Me’cüc: Zamanın Anarşist Komiteleri
Kur’an’da bahsi geçen Ye’cüc ve Me’cüc, tarih boyunca farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bazıları bunu bir kavim olarak, bazıları ise bir fitne olarak değerlendirmiştir. Bediüzzaman Hazretleri ise çağdaş bir tevilde bulunarak bu meselenin anarşist komitelerle ilgili olduğunu belirtir.
Çünkü:
Ye’cüc ve Me’cüc yıkıcıdır, bozguncudur, fitnecidir.
Her yere yayılırlar, sınır tanımazlar, düzen bozucudurlar.
Aynı zamanda hak-hukuk tanımayan, tam bir başıbozuk kitledirler.
Bugün modern çağın birçok anarşist, terörist veya aşırılıkçı örgütleri bu tarifin tam da içine düşmektedir. Dinî değerleri, kutsalı, düzeni tanımayan; sadece yıkmak ve kaos üretmek için var olan bu yapılar, Bediüzzaman’ın işaret ettiği gibi, Kur’an’ın Ye’cüc-Me’cüc remzine tam olarak uymaktadır.
İslam: İçtimai Hayatın Sigortasıdır
İşte bu büyük çözülüş karşısında, İslam’ın ferde verdiği iman, ahlâk ve sorumluluk duygusu; topluma verdiği hukuk, adalet ve denge anlayışı bir kalkan ve bir koruyucu zırh gibidir. Çünkü:
İslam, fert ile toplumu dengede tutar.
Vicdan ile hukuku barıştırır.
Nefsi dizginler, ahlâkı yüceltir.
Bunun için Bediüzzaman, İslam’dan çıkanların sıradan bir pasifliğe değil, anarşiye düşme tehlikesine işaret eder. Ve bu uyarı bugün her zamankinden daha aktüeldir.
Özet:
Bu makalede, Bediüzzaman’ın “Bir Müslüman İslamiyet dairesinden çıksa mürted ve anarşist olur” sözü merkeze alınarak, imanın ferdî olduğu kadar içtimai değeri anlatılmıştır. İslam’dan kopan fert, hem ahlâk hem düzen açısından bir boşluğa düşer. Bu boşluk ise anarşi doğurur. Kur’an’da bahsi geçen Ye’cüc ve Me’cüc’ün, çağdaş anarşist komitelere işaret ettiği açıklanmış; İslam’ın ise toplum için vazgeçilmez bir ahlâk, hukuk ve huzur kaynağı olduğu ifade edilmiştir. İslam, bireyin iç dünyasını aydınlatırken toplumun da selametini temin eden ilâhî bir sistemdir.