Irk Üzerinden Değil, İman Üzerinden Birlik: Siyasete Kur’ânî Bir Bakış

Irk Üzerinden Değil, İman Üzerinden Birlik: Siyasete Kur’ânî Bir Bakış

“Milletçilere gelince:

   Eğer bu partide sırf İslâmiyet esas olsa Demokrat Partiye yardım ettiği gibi muhalif ve muarız olmayarak iktidara gelmesine çalışmaz. Eğer bu partide ırkçılık ve Türkçülük fikri esas ise birden hakiki Türk olmayan bu vatandaki ekseriyetin ancak onda üçü Türk’tür, kalan kısmı da başka milletlerle karışmıştır. O zaman Hürriyet’in başında olduğu gibi bu asil ve masum Türk milleti aleyhine bir milliyetçilik tarafgirliği meydana gelecek, o vakit hakiki Türkleri ecnebiler boyunduruğu altına girmeye mecbur edecek. Veya Türkleşmiş sair unsurdan olan ve bu vatanda mevcud ırkçılık ve unsurculuk damarıyla bir ecnebiye istinad ile masum Türk milletini tahakkümleri altına alacaklar. Bu durum ise dehşetli, tehlikeli olduğundan Kur’an ve vatan ve millet hesabına, dindar ve dine hürmetkâr Demokrat Partinin iktidarda kalmasını temin etmeleri için ders veriyorum, dedi.”
Emirdağ Lâhikası 2

İslamiyet’in temel prensibi olan “tevhid” sadece Allah’ın birliğini değil, insanların kardeşliğini, ümmetin vahdetini, ırkların eşitliğini de içine alır. Ancak insanlık tarihi göstermiştir ki, bu birlik ya adaletle korunmuş ya da ırkçılıkla parçalanmıştır.

Bediüzzaman Said Nursî, bu tehlikeyi çağının siyasî gelişmeleri içinde çok net görmüş ve şöyle ikaz etmiştir:

> “Eğer bu partide ırkçılık ve Türkçülük fikri esas ise… bu asil ve masum Türk milleti aleyhine bir milliyetçilik tarafgirliği meydana gelecek…”

Bu cümle, ırkçılığın sadece diğer milletleri değil, o ırkın kendisini de tehdit ettiğini ortaya koyan çarpıcı bir tesbittir.

Irkçılık: En Tehlikeli İçten Yıkım

Irkçılık bir milleti yüceltmek adına ortaya çıkar ama sonunda o milleti parçalar. Çünkü:

Irkı yücelten anlayış, başka unsurları dışlar.

Dışlanan unsurlar ise birleşip karşı cephe oluşturur.

Ve sonuçta iç çatışma, bölünme ve dış müdahaleye açık hale gelme başlar.

Bediüzzaman’ın uyardığı gibi, Türkiye’nin yapısı çok etnisiteli ve çok katmanlıdır. Yüzde 30 civarında “hakiki Türk”, geri kalanı Kürt, Arap, Çerkez, Laz, Boşnak gibi çeşitli unsurlardan oluşur. Irkçılık yapıldığında bu unsurların dışlanması, “bizden değilsiniz” denmesi, sadece adaleti değil, millî güvenliği de tehdit eder.

Bu anlayış; ya ecnebi destekli tahakküme,
ya da Türk milletinin kendi vatanında azınlık gibi muamele görmesine yol açabilir.

Kur’ân’ın Milliyetçilik Ölçüsü: İslâm Kardeşliği

Kur’ân’da ırkçılığın temelini oluşturacak hiçbir unsur yoktur. Bilakis, üstünlük ırkta değil, takvada aranır:

> “Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır.” (Hucurât, 13)

Peygamber Efendimiz de (s.a.v) Veda Hutbesi’nde şöyle der:

> “Arap’ın Acem’e, Acem’in Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır.”

Bediüzzaman da bu hakikati esas alarak, siyasî birlik için ırk temelinin değil, İslâm kardeşliğinin esas alınması gerektiğini belirtir. Çünkü:

Irkçılık ayrıştırır, İslâmiyet birleştirir.

Irkçılık menfaatle bağ kurar, İslâmiyet maneviyatla.

Irkçılık nefret üretir, İslâmiyet muhabbet.

Milliyetçiler İçin İki Yol: İslâmiyet mi, Irkçılık mı?

Bediüzzaman’ın işaret ettiği gibi, milliyetçi çizgide olanlar iki tercih arasında kalır:

  1. Eğer İslâmiyet’i esas alırlarsa, bu vatanın ve milletin selameti için Demokrat Partiye (ve dindar siyasetçilere) destek verirler. Çünkü ortak zemin dindir, kardeşliktir.
  2. Eğer ırkçılığı esas alırlarsa, millet içinde ayrışma çıkar ve bu durum hem Türk milletine hem de İslâm’ın hâkimiyetine büyük zarar verir. Çünkü o zaman herkes, etnik kimliğine göre saf tutmaya başlar ve devlet içten içe çözülmeye başlar.

Demokratlara Düşen Sorumluluk: Dayanak Noktası Kur’ân Olsun

Bediüzzaman bu noktada dine hürmetkâr Demokratlara da seslenir:

> “Ders veriyorum; Kur’an, vatan ve millet hesabına, dindar Demokratların iktidarda kalmasını temin edin.”

Çünkü adalet, hak, hürriyet ve milletin birliği gibi değerler Kur’ân’a dayanırsa kalıcı olur. Yoksa geçici menfaatlerin rüzgârında kaybolur gider. Ve dün mazlumu olanlar, yarın başka bir zulmün aracısı hâline gelebilir.

Özet

Bediüzzaman, siyasette milliyetçilik anlayışının ırk temelli değil, İslâm kardeşliği temelli olması gerektiğini anlatır. Irkçılık, sadece gayrımüslim unsurları değil, bizzat Türk milletini de tehlikeye atar. Çünkü millet homojen değil, çok unsurludur. Bu unsurları birleştirecek tek yol ise İslâm’dır. Bu sebeple, milliyetçi çizgide olanlar İslâmiyet’i esas almalı; dindar siyasetçiler de Kur’an hakikatlerini siyasetin temel dayanağı yapmalıdır. Aksi hâlde milletin bütünlüğü ve vatanın selameti zarar görür.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 8th, 2025