Evde Başlayan Diriliş: Medrese-i Nuriye Olabilen Haneler
Evde Başlayan Diriliş: Medrese-i Nuriye Olabilen Haneler
“Her bir adam eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük medrese-i Nuriyeye çevirsin. Eğer yoksa yalnız ise çok alâkadar komşularından üç dört zat birleşsin ve bu heyet bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nuriye ittihaz etsin. Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş on dakika dahi olsa Risale-i Nur’u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir miktar meşgul olsalar hakiki talebe-i ulûmun sevaplarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi İhlas Risalesi’nde yazılan beş nevi ibadete de mazhar olurlar. Hakiki ilim talebeleri gibi onların maişetlerini temin hususundaki âdi muameleleri de bir nevi ibadet hükmüne geçebilir diye kalbe ihtar edildi. Ben de kardeşlerime beyan ediyorum. ”
Emirdağ Lâhikası 2
Modern çağın getirdiği dağınıklık, yalnızlık ve dünyevileşme, insanın en mahrem alanı olan evini de sarsmış durumda. Aile mefhumu zayıflamış, manevî sohbetler susmuş, evler sadece dinlenme, eğlenme ve tüketme mekânlarına dönüşmüş. Oysa bir ev, yalnızca dört duvar arasında yaşanan fiziki bir birliktelik değil; aynı zamanda ruhların, kalplerin ve fikirlerin buluştuğu, ibadet ve ilmin mayalandığı mukaddes bir mekân olabilir.
Bediüzzaman Said Nursî, işte bu manevî inkıraz çağında bizlere çok sade ama derinlikli bir teklifte bulunur:
Evlerinizi birer “küçük medrese-i Nuriye”ye çevirin.
Bu teklif, sadece kitap okumak değil; bir evin ruhunu, yönünü ve bereketini değiştirmeye dönük bir tekliftir. Çünkü medrese, sadece bir ilim yuvası değil; aynı zamanda bir terbiye ocağı, bir uhuvvet merkezi ve bir maneviyat otağıdır. Ve bu manevî atmosfer, evlerin en çok ihtiyaç duyduğu şeydir.
Her Ev Bir Medrese Olabilir
Bediüzzaman’ın teklif ettiği model, sıradan bir insanın bile kolayca uygulayabileceği bir hayat tarzıdır. Eğer bir adam evinde dört beş çocuğuyla yaşıyorsa, bu aileyi bir medrese hâline getirebilir. Günde sadece 5-10 dakika Risale-i Nur okumak, yazmak ya da dinlemek; o haneyi sıradanlıktan çıkarır, onu bir tefekkür ve ibadet merkezine dönüştürür.
Yalnız olanlar için de çözüm sunulmuştur: Komşularla birleşip bir araya gelmek. Üç-dört samimi insanın haftada birkaç kez bir araya gelmesi, o haneyi de bir nur evine çevirir. Bu modelde ne büyük masraflar vardır, ne de ağır şartlar. Sadece niyet, samimiyet ve küçük bir çaba…
İhlasın Bereketi: Az Zaman, Büyük Sevap
Bediüzzaman burada önemli bir hakikate daha işaret eder: Bu küçük meşguliyetler, yani beş-on dakikalık ilim hizmeti; “beş nevi ibadet” sevabı kazandırır. Bunlar:
- İlim öğrenme ve öğretme ibadeti,
- Tefekkür ve zikrullah ibadeti,
- Kur’an hizmetine iştirak etme,
- İhlasla yapılan içtimai dayanışma,
- İslâmî kardeşliği yaşamak ve yaşatmak.
Bu yüzden bir kimse günde birkaç dakikasını ayırsa, ilim ve ibadet sevabı kazanır. Hatta öyle ki, bu niyet ve yöneliş sayesinde “maişetini temin için yaptığı dünyevî işler dahi” ibadet değerine ulaşır. Çünkü o, sadece ailesini değil, aynı zamanda bir hizmet ocağını yaşatmaktadır.
Aileyi Korumak, Dini Korumaktır
Evlerin medreseye dönüşmesi, sadece şahsî kemalât için değil; toplumsal dirilişin, dinî muhafazanın da anahtarıdır. Günümüzde aile bağlarının zayıflaması, gençlerin maneviyattan uzaklaşması, çocukların dini değerlerden habersiz büyümesi büyük bir tehdit hâline gelmiştir.
Buna karşı en güçlü ve etkili çare, evleri yeniden “ilim ve ibadet merkezleri” hâline getirmektir. Her gün birlikte Risale-i Nur’dan birkaç sayfa okumak, Allah ve ahiret üzerine kısa sohbetler yapmak, aile fertleri arasında derin bağlar kurar. Evin içine giren nurlu sohbet, kalpleri ısıtır, ruhları birbirine bağlar, evin içine manevi bir hava getirir.
Manevî Seferberlik: Ümmetin Diriliş Reçetesi
Bu teklif, aslında bir ferdî ve içtimai seferberlik çağrısıdır. Her ev, küçük ama mübarek bir kale olur. Her baba, küçük bir müderris; her anne, bir mürebbiyedir. Çocuklar bu havada büyürken, hem dünya hem ahiret için doğru bir zemin kazanır.
Bugün büyük camiler, devasa binalar, kalabalık toplantılar tek başına yeterli olmuyor. Kalıcı dönüşüm; gönüllerde, evlerde, hanelerde başlar. İşte bu yüzden Said Nursî’nin bu çağrısı, hâlâ geçerli, hâlâ hayatidir. Herkes kendi evinden başlasa, bu seferberlik dalga dalga ümmeti ihya eder.
Sonuç: Evin Ruhunu Diriltmek
Bir evde Risale-i Nur okunuyorsa, o ev artık sadece bir barınak değil; bir kalb, bir beyin, bir ruh taşır. O evde ilim konuşuluyorsa, o ev Allah’ın nazarına layık bir mekândır. Ve o evde çocuklar, anne babalarla birlikte maneviyatı teneffüs ediyorsa, o çocuklar dünyanın değil, ahiretin çocuklarıdır.
İşte bütün mesele bu:
Evi medrese yapmak. Hayatı ibadetle süslemek. Kalpleri Nur’la diriltmek.
Özet:
Bu makalede, Bediüzzaman’ın her evin küçük bir medrese-i Nuriyeye dönüşebileceği yönündeki çağrısı ele alınmıştır. Aile içinde veya komşularla oluşturulabilecek bu küçük ilim halkaları, beş nevi ibadet sevabını kazandırır. Böylece günlük hayatın sıradan işleri bile ibadet hükmü alır. Bu yaklaşım, evin ruhunu diriltir, aileyi korur, toplumsal maneviyatı besler. Herkes kendi evinden başlarsa, bu içten uyanış, ümmetin genel dirilişine vesile olur.