Rıza ve Şefkat Üzerine: Baba-Oğul İmtihanı

Rıza ve Şefkat Üzerine: Baba-Oğul İmtihanı

“Baba ne kadar haksız da olsa oğul onun rızasını tahsil etmeye mecburdur. Oğul da ne kadar serkeş de olsa baba şefkat-i fıtriyesini ona karşı esirgemez ve esirgememeli. ”
Emirdağ Lâhikası 1

Giriş

İnsan hayatındaki en temel bağlardan biri, evlât ile ebeveyn arasındaki bağdır. Bu bağ, sadece biyolojik bir ilişki değil; aynı zamanda şefkat, merhamet, hürmet ve rıza üzerine kurulu bir ilahî sistemdir. Bediüzzaman Said Nursî’nin ifade ettiği gibi, “Baba ne kadar haksız da olsa oğul onun rızasını tahsil etmeye mecburdur. Oğul da ne kadar serkeş de olsa baba şefkat-i fıtriyesini ona karşı esirgemez ve esirgememeli.” Bu cümle, modern çağın unutmaya yüz tuttuğu derin bir aile hikmetini ihtiva eder.

  1. Baba Rızası: İlâhî Bir Kapının Anahtarı

Kur’ân ve hadislerde defalarca vurgulanan bir hakikat vardır: Anne-babanın rızası, Allah’ın rızasına açılan bir kapıdır. “Rabbin, yalnız Kendisine ibadet etmenizi ve ana-babaya iyilik etmenizi emretti” (İsrâ 23) ayeti bunu net biçimde gösterir. Bu bağlamda, baba ne kadar kusurlu olursa olsun, onun rızasını gözetmek evlâdın vicdan ve iman borcudur. Çünkü bu rıza sadece dünyevî bir saygı değil, uhrevî bir selametin de temelidir.

Hatalı bir babanın gönlünü hoş etmek, onun zulmünü onaylamak anlamına gelmez. Ancak haklılığa bakmadan, sadece baba olmasının hatırına bir rıza gözetmek, evlâdın ahlâkî ve imanî kemâlini gösterir.

  1. Şefkat-i Fıtriye: Baba Kalbinin Sessiz Duası

Diğer yandan, Bediüzzaman’ın altını çizdiği gibi, evlât ne kadar serkeş ve haylaz olsa da baba, ona karşı fıtrî şefkatini esirgememeli. Çünkü baba kalbine yerleştirilen bu şefkat, ilâhî bir hediyedir. Bu şefkat, sadece doğurmakla değil, korumak, affetmek, dua etmek ve yön vermekle gerçek manasını bulur.

Baba olmak; evlâdının hatalarına rağmen onu bağrına basmayı, onu düzeltmeye çalışırken kin değil, dua taşımayı gerektirir. Çünkü şefkat, yalnız iyiliğe değil; kötülüğe karşı da merhametle muamele edebilen yüce bir duygudur.

  1. Aile: Hakikate Giden Bir Medrese

Aile hayatı, sadece bir akrabalık bağı değil, aynı zamanda ahlâkî eğitim, sabır, şefkat, rızayı kazanma ve nefsin terbiye edilmesi için bir manevî medresedir. Baba-oğul ilişkisi, bu medresenin en çetin imtihan alanıdır.

Oğul, gururunu yutup babasının gönlünü kazanmakla iç dünyasını yumuşatır. Baba da öfkesini yutup oğluna merhametle yaklaşmakla Rabbanî bir terbiyeye mazhar olur. Her iki taraf da haklılıktan ziyade merhamet, hürmet ve dua üzerinden bir ilişki inşa ettiğinde, aile içindeki bağlar kırılmaz hâle gelir.

  1. Modern Dünyada Rıza ve Şefkatin Zedelenmesi

Günümüzde bireycilik, özgürlük ve hak kavramları öne çıkarılmış, ailedeki bağlar hak-merkezli düşünceyle zayıflamıştır. Baba-oğul ilişkisi de bu akımdan etkilenmiş, hürmet azalmış, şefkat daralmıştır. Ancak unutulmamalıdır ki, bu bağlar sadece hukukla değil, hikmetle korunur. Baba-oğul ilişkisinde esas olan, kimin haklı olduğundan önce, kimin daha merhametli ve vefalı olduğudur.

Sonuç: Şefkatin ve Rızanın Aydınlığında Aile

Bediüzzaman’ın sözünden anlaşılır ki, ailede adalet değil; şefkat ve hürmet esastır. Baba, şefkatini esirgememeli; oğul, rızayı terk etmemelidir. Bu çift yönlü görev, hem dünyevî saadetin hem uhrevî kurtuluşun temelidir. Modern dünyanın unuttuğu bu derin aile hikmeti, kalplere yeniden nakşedilmeli, evler yeniden rahmet yurdu olmalıdır.

Özet

Bu makalede, Bediüzzaman Said Nursî’nin baba-oğul ilişkisine dair ifadesi çerçevesinde aile içi rıza ve şefkat ilişkileri ele alınmıştır. Baba, serkeş bir evlâda bile şefkat göstermeli; oğul ise haksız bir babaya karşı bile rıza göstermeye çalışmalıdır. Çünkü bu bağ, sadece kan bağı değil; Allah’ın isimlerinin fıtratta tecelli ettiği bir imtihan alanıdır. Aile, bu yönüyle hem dünyevî huzurun hem de uhrevî selametin kapısıdır.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 6th, 2025