Zulüm Üzerine Kurulu Bir Medeniyet: ABD, İsrail ve Kanla Beslenen Sessizlik
Zulüm Üzerine Kurulu Bir Medeniyet: ABD, İsrail ve Kanla Beslenen Sessizlik
Tarihin en karanlık sayfaları, sadece zalimlerin cinayetleriyle değil; mazlumların çığlıklarına kulaklarını tıkayanların sessizliğiyle yazılmıştır. Bugün Gazze’de, Filistin’de, Lübnan’da, bir devlet değil; bir vahşet makinesi işlemektedir. Ve bu makineyi yağlayan ellerin en başında ABD ve onun kanatları altında büyüttüğü İsrail vardır.
Avrupa Birliği’nin eski güvenlik yetkilisi Borrell’in itirafı bu kirli oyunu bir kez daha ifşa etti:
> “ABD’nin paralı askerleri bir ayda 550 Gazzeliyi öldürdü.”
Bu sadece bir sayı değildir. Bu, çocukların parçalanmış oyuncaklarına, annelerin soğumamış mezar toprağına, babaların gözyaşına dökülmüş bir istatistiktir. Ve bu rakam, yüzyıllardır süregelen emperyalist vahşetin sadece bir kırıntısıdır.
ABD, yine bildiğimiz gibi:
– Demokrasi vaadiyle işgal,
– Barış söylemiyle bombalama,
– İnsan hakları adına gözyaşı ticareti yapmaktadır.
Dün Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de; bugün Gazze’de, yarın belki doğrudan Türkiye’de… Zira kuduz bir köpeğin ısırmadığı hiçbir yön kalmaz; onu durdurmazsanız, her şeyi parçalayana kadar saldırmaya devam eder. İsrail artık öyle bir karakter kazanmıştır: Kudüs’ü kanla sulayan bu rejim, sadece Filistin’in değil, tüm bölgenin ve insanlığın ortak tehdididir.
Han Yunus’ta insani yardım sırası bekleyen sivillerin üzerine bombalar yağdıran bir ordu, hangi “güvenlik” bahanesiyle meşrulaştırılabilir? Eski bir futbolcunun hedef alınması, çocukların oyun oynarken öldürülmesi, ambulansların ve yardım ekiplerinin vurulması hangi hukukla izah edilebilir?
İsrail artık devlet değil; savaş suçlarıyla beslenen bir yapay canavardır.
Ve bu canavarı besleyen baş suç ortağı da ABD’dir.
Bu yüzden;
– ABD ile tüm silah ve savunma iş birlikleri gözden geçirilmeli,
– İsrail’e tüm deniz yolları ve hava sahaları kapatılmalı,
– Ticari ilişkiler ve diplomatik temaslar dondurulmalı,
– Sivil ve medya boykotları daha etkili hale getirilmeli,
– Gazze’ye “kara, hava ve deniz yoluyla insanî kuşatma desteği” sağlanmalıdır.
Çünkü bu sessizlik, sadece Filistin’i değil, tüm ümmeti boğmakta, zalimlerin zulmüne cesaret vermektedir. Bugün Gazze’yi yalnız bırakanlar, yarın kendi şehirlerinin bombalanmasına şaşırmamalıdır. ABD’nin çıkarı için bölgemizi parçalama politikası açıktır: Sırada Lübnan, Suriye, İran, hatta Türkiye vardır. Kudüs düşerse, İstanbul emniyette değildir.
Sanatın Çığlığı: “Bir Baba, İki Namaz”
MEKTEB kanalı tarafından yayınlanan “Bir Baba, İki Namaz” kısa filmi, bu katliamların sessiz ama en etkili çığlığı oldu. Bir babanın kızının oyuncağıyla oynarken kıldığı namaz, birkaç saniye sonra kızının cenaze namazına dönüşüyor. Bu, sadece bir video değil; bir milletin vicdanına bırakılan yakıcı bir sorudur:
Daha ne kadar susacaksınız?
Sonuç:
ABD ve İsrail, yüzyıllardır zulümle var olmayı seçmiş yapılardır. Gazze’de yaşananlar bir savaş değil; tek taraflı bir soykırımdır. Paralı askerler, sivillerin üzerine salınan füzeler, ölen çocuklar ve susan dünya… Bunlar sadece bugünün değil, gelecekte tarih kitaplarında lanetle anılacak bir çağın belgeleridir. Müslümanlar, bu sessiz cinayetlere karşı birlik olmalı, zulmün değil mazlumun yanında durmalıdır. Kudüs ve Gazze savunulmazsa, Mekke ve Medine de güvende olmayacaktır.
Özet:
ABD’nin paralı askerleri Gazze’de bir ayda 550 kişiyi öldürdü. İsrail, çocuk, kadın, sporcu, sağlıkçı demeden sivilleri hedef alıyor. Bu zulme karşı dünya sessiz. Müslüman ülkeler İsrail’i yalnızlaştırmalı, ticareti durdurmalı, halklar boykotu büyütmeli. Aksi hâlde bu yangın tüm bölgeyi saracaktır. “Bir Baba, İki Namaz” filmi gibi eserler ise bu vahşetin sessiz ama güçlü çığlıklarıdır. Bu çağ sessiz kalanın değil, direnenin çağıdır.