Asrın Kılıncı: Risale-i Nur ve İmanın Müdafaası
Asrın Kılıncı: Risale-i Nur ve İmanın Müdafaası
“Risale-i Nur, bu zamanda ehl-i iman ve İslâm için ön planda ele alınması icab eden, ehl-i iman elinde manevî elmas bir kılınçtır. Asrın idrakine, zamanın tefehhümüne, anlayışına hitap eden, ihtiyaca en muvafık tarzı gösteren, ders veren ve doğrudan doğruya feyiz ve ilham tarîkıyla âyetlerin yıldızlarından gelen ders-i Kur’anîdir, küllî marifetullah bürhanlarıdır.”
Kastamonu Lâhikası
Zaman, insanı şekillendiren ve onun anlayış kalıplarını belirleyen bir aynadır. Her devrin bir dili, bir idraki, bir hastalığı ve bir ilacı vardır. Kur’ân-ı Hakîm, her çağda insanlığın rehberi olmuş, onun feyziyle çağlar aydınlanmıştır. Fakat o ezelî ve ebedî kelâmın her asırda anlaşılması için, o çağın idrak seviyesine uygun bir tercümana, bir izah ediciye, bir şerhe ihtiyaç duyulmuştur. İşte Risale-i Nur, bu ihtiyaca en halis, en hikmetli ve en mukaddes bir cevap olarak zuhur etmiştir.
Bir Zamanın Değil, Zamanın Tâ Kendisi İçin Yazılmıştır
Risale-i Nur, sadece bir dönemin dinî meselelerine çözüm sunan bir eserler bütünü değildir. O, çağın akıl ve kalbini aynı anda tatmin eden, şüpheleri gideren, kalpleri nurlandıran, imana sarsılmaz bir kuvvet kazandıran bir Kur’ân tefsiridir. Said Nursî’nin ifadesiyle Risale-i Nur:
> “Zaman, zaman-ı Kur’ân’dır; ve bu zaman, imanı kurtarmak zamanıdır.”
Çünkü bu çağda, özellikle fen, felsefe ve şüphelerin dalgaları altında boğulmakta olan insanlık için; akla, ilme ve kalbe hitap eden yeni bir üslup gerekiyordu. Artık kuru nasihatler, şekilsel yaklaşımlar ve taklit üzerine kurulu iman anlayışları yetersiz kalmıştı. Risale-i Nur, imanı aklî ve mantıkî delillerle ispat eden, marifetullahı kalbe yerleştiren, mü’mini tefekküre davet eden bir hakikat dersidir.
Risale-i Nur: Manevî Elmas Kılınç
Kastamonu Lâhikası’nda geçen “manevî elmas kılınç” ifadesi, Risale-i Nur’un iki yönlü bir hizmetini ifade eder:
- Tahribatı tamir etmek: Zihinlerdeki şüpheleri, kalplerdeki bulanıklıkları gidererek sağlam bir iman temeli inşa eder.
- Müdafaa ve mücadele: İslam’a yöneltilen felsefî, ideolojik ve kültürel saldırılara karşı en kuvvetli savunmadır. Tıpkı bir kılınç gibi keskin ve sağlamdır; ama bu kılınç kalpleri yarmaz, aksine tedavi eder.
Bu yönüyle Risale-i Nur, modern zamanların dehşetli dinsizlik saldırılarına karşı bir kal’a, bir sur, bir siper hükmündedir. Onu okuyan bir mü’min, sadece bir ilim değil; bir nur, bir kuvvet, bir sarsılmaz dayanak bulur.
Asrın İdrakine Uygun Bir Hitap
Risale-i Nur, ezberlenmiş klişelerden uzak, çağın anlayışına hitap eden bir hakikat yoludur. Çünkü:
Soru sorar, cevap verir.
Akıl yürütür, delil getirir.
Meseleleri temellendirir, sadece hüküm vermez.
Kur’ân’ın âyetlerini çağın karanlıklarına güneş gibi doğurur.
Bediüzzaman’ın “âyetlerin yıldızlarından gelen ders-i Kur’anîdir” ifadesi, onun bu özelliğini çok veciz anlatır. Risale-i Nur, Kur’ân’ın sönmez bir kandili olarak karanlık zamanlara ışık tutmaktadır.
Kur’ân’ın Tecdid Dairesinde Bir Marifetullah Mektebi
Risale-i Nur, sadece imanî meseleleri isbat etmez; aynı zamanda Allah’ı tanıma ve sevdirme yolunda bir marifetullah mektebidir. Göklerdeki yıldızlardan, bahardaki çiçeklere kadar her şeyi Allah’ın birer mektubu olarak okutur. Varlığı anlamlı hale getirir. Ölümü, yokluk değil; ebedî hayata açılan bir kapı olarak tarif eder. Böylece hem dünyayı hem ahireti huzur ve umutla doldurur.
Risale-i Nur: Zamanın Kalbine Vurulmuş Bir Mühür
Bugün akıl ve kalp yorgunu bir dünyada, insanlar manevî yıkım altında inlemekte, gençler inançsızlık girdabında savrulmaktadır. İşte böyle bir zamanda Risale-i Nur:
Kalpleri imanla diriltmekte,
Zihinleri marifetle inşa etmekte,
Ruhlara teselli vermekte,
İnsanı kendine ve Rabbine döndürmektedir.
Bu yönüyle Risale-i Nur, yalnız bu millete değil, bütün insanlığa uzatılmış bir rahmet eli, bir tebliğ dili, bir uyanış çağrısıdır.
Özet:
Risale-i Nur, bu çağın imanî ve aklî hastalıklarına karşı Kur’ân’dan ilhamla yazılmış manevî bir reçetedir. Asrın idrakine uygun bir dille, aklı ve kalbi tatmin eden derin bir tefekkürle, iman hakikatlerini isbat eder. “Manevî elmas kılınç” olarak ifade edilen bu eserler, hem inançları tahkim eder hem de İslam’a yönelen saldırılara karşı en güçlü savunmayı oluşturur. Risale-i Nur, Kur’ân’ın yıldızlarından gelen bir ders olarak, bu zamanın en büyük marifetullah mektebidir. O, çağın karanlığına karşı yakılmış bir iman meşalesi, insanlığı uyarıcı bir rahmet nişanesidir.