Sessiz Mezarlıklar ve Sağır Vicdanlar: Gazze’den Ankara’ya Bir Feryat

Sessiz Mezarlıklar ve Sağır Vicdanlar: Gazze’den Ankara’ya Bir Feryat

> “Zulüm ile abad olanın, ahiri berbad olur.”
— Hikmet-i kadime

Gazze’de sonu gelmeyen bir gece yaşanıyor. Bir değil, binlerce kez toprağa düşmüş çocukların feryadı var orada. Bombardıman altında kalan bebek cesetleri, yok edilmiş hastaneler, yerle bir olmuş okullar… Bir baba çıkıyor karşımıza: “Bir çantayla yardım almaya gidiyoruz, bir çantayla yakınımızın naaşını alıp geri dönüyoruz.” İşte bu, Filistin’in özetidir: Umuda yürüyüşte ölümle karşılaşmak…

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye yönelik yürüttüğü vahşi saldırılar, sadece bir savaş değil, apaçık bir soykırımdır. 56 bini aşkın can kaybı resmî rakamlara yansıyan kısmıdır; enkaz altında kalanlarla birlikte bu sayı 100 bini aşmış durumda. Ve dünya? Dünya sadece izliyor. Çünkü o eller, petrol anlaşmaları ve savunma ihaleleriyle meşgul.

Ama izlemekle yetinmeyenler de var.

Bazı ülkeler, “İsrail’in güvenlik hakkı” söyleminin ardına saklanırken, bazı iç odaklar ise bu hakikati perdelemek için gündem saptırma ustalığına soyunmuş durumda. Türkiye’de de bu kirli oyunun taşeronları iş başında. Yerli görünümlü gayri milli sesler, “çevrecilik”, “ifade özgürlüğü”, “demokrasi” gibi vitrin maskeleriyle toplumu meşgul ediyor, oyalıyor, kandırıyor.

İsrail Gazze’yi haritadan silerken, Türkiye’de bazı muhalefet liderleri karikatür üzerinden yapılan Peygamber Efendimize hakaretleri “ifade özgürlüğü” olarak yutturmaya çalışıyor. Bu bir gaflet değildir; bu bir tercihtir. Çünkü onların kıblesi başka, onların davası başka…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle, “CHP’nin çok ciddi bir siyasi kıble sorunu vardır.” Evet, ana muhalefet partisi bir gemi misali dümeni kilitlenmiş, rüzgar nereye eserse oraya sürükleniyor. Mazlumun yanında değil, zalimin diliyle konuşanların safında duruyor. Müslümanların peygamberine yapılan hakareti “görmeyen”, ama LGBT mitinglerine göz kırpan bir anlayışın bu millete umut değil, karanlık vadettiği açıktır.

Gazze’de mezar yeri kalmamış olabilir. Ama asıl kayıp, mezarsız ölüler değil; mezarsızlaşmış vicdanlardır. Çünkü bir milletin vicdanı sustu mu, artık ne yas tutar ne de dua eder.

Özet:

Bu makale, Gazze’de yaşanan soykırım boyutundaki saldırıların insani ve manevi boyutuna dikkat çekmekte, İsrail’in işlediği katliamları dünya kamuoyunun sessizliğiyle birlikte değerlendirmektedir. Aynı zamanda Türkiye’de bazı siyasi ve ideolojik çevrelerin, milletin değerlerine aykırı bir tutum sergileyerek bu zulmün üstünü örtmeye çalıştığını anlatır. Bu süreçte İslam’a ve peygambere hakareti savunan anlayışların, toplumu temsil etmekten uzak olduğu ifade edilmekte, milletin dikkatinin hakiki kıbleye, mazlumun sesine ve vahyin rehberliğine yöneltilmesi gerektiği hatırlatılmaktadır.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 3rd, 2025