Efendimsin Cihanda İtibarım Varsa Sendendir

Efendimsin Cihanda İtibarım Varsa Sendendir
Şeyh Galip (Mehmed Esad Dede Efendi K.s.)

 

Efendimsin, cihânda itibârım varsa, sendendir
Miyân-ı âşıkânda iştihârım varsa, sendendir

Benim feyz-i hayâtım, hâsıl-ı rûh-ı revânımsın
Eğer sermâye-i ömrümde kârım varsa, sendendir

Veren bu sûret-i mevhûme revnâk reng-i hüsnündür
Gülistân-ı hayâlim, nevbâharım varsa, sendendir

Felekden zerre mikdâr olmadım devrinde rencîde
Ger ey mihr-i münîr âh u zârım varsa, sendendir

Senin pervâne-i hicrânınam, sen şem’-i vuslatsın
Be-her şeb hâhiş-i bûs u kenârım varsa, sendendir

Şehîd-i aşkın oldum, lâle-zâr-ı dâğdır sînem
Çerâğ-ı türbetim, şem’-i mezârım varsa, sendendir

Gören sergeştelikde gird-bâd-ı dest zann eyler
Fenâ-ender-fenâyım, her ne varım varsa, sendendir

Niçün âvâre kıldın gevher-i galtânın olmışken
Gönül âyînesinde bir gubârım varsa sendendir

Şafak-tâb eyledin peymânemi hûnâb ile sâkî
Sabâh-ı sohbet-i meyde humarım varsa sendendir

Sanadır ilticâsı Gâlib’in yâ Hazret-i Monlâ,
Başımda bir külâh-ı iftihârım varsa, sendendir

**********

İtibarın Kaynağı: Aşkın ve Nisbetin Hikmeti Üzerine Bir Duruş

“Efendimsin, cihânda itibârım varsa, sendendir…”
İnsanın hayattaki en temel arayışlarından biri, kıymet ve itibar arayışıdır. Ancak bu kıymetin nereden doğduğu, kimden kaynaklandığı ve neyle anlam kazandığı meselesi, çok az kişinin derinlemesine tefekkür ettiği bir sahadır. Şeyh Gâlib’in bu Natında dile gelen hakikat, insanın varlık kıymetini, mahviyetin ve aşkın nazarında izhar eder. İtibar; ne makamla ne mal ile ne de insanların övgüsüyle kaimdir. Asıl itibâr, insanın Rabbine, hakikate ve aşk-ı hakikîye olan nisbetiyle meydana gelir.

Aşkın Kaynağında Fânîliğe Gülümsemek

Şeyh Gâlib’in bu Natında zikrettiği her beyitte, bir “nisbet” ilmi yatar. Kendisindeki güzelliklerin, hayallerin, hayatın feyzinin, hatta itibarın bile bizzat kendisine ait olmadığını itiraf eden bir âşık vardır karşımızda. Bu bir zillet değil; bilakis şereflerin en büyüğüdür. Çünkü kendi varlığını mahveden değil, hakiki kaynağa bağlayan bir fânîliğin şuurudur bu:

> “Benim feyz-i hayâtım, hâsıl-ı rûh-ı revânımsın
Eğer sermâye-i ömrümde kârım varsa, sendendir.”

Yani eğer bu ömür denen sermayede bir kazanç, bir iz bırakabildiyse, o da aşkın, yönelişin ve mensubiyetin bereketidir.

Aynaya Baktığında Görünen Kimdir?

İnsan zaman zaman kendisini büyük görme, kendinden bilme yanılgısına düşer. Lakin Şeyh Gâlib’in, “Gönül âyînesinde bir gubârım varsa, sendendir” beyti, bu gaflet perdesini yırtar niteliktedir. O kadar güzel bir mecaz kurar ki: İnsan kalbi, gönül aynasıdır. Ve bu aynada parlayan her hakikat ışığı, aslında ona yansıyan bir güneşin eseridir. Bu yansıma, aynanın değil, ışığın kıymetidir.

İtibarın En Gerçek Biçimi: Nisbet İle Şeref Bulmak

İnsan kendi başına değerli değildir; değer kazandığı yegâne unsur, neye nisbetli olduğudur. Bir taş, Kâbe duvarında ise mübarek olur. Bir kumaş, sultan kaftanına dikişlenmişse kıymet bulur. Aynı şekilde insan da, eğer bir aşkın, bir yüce hakikatin, bir manevî üstadın, bir ilahî yolun yolcusuysa, işte o zaman itibarlıdır. Aksi hâlde rüzgârda savrulan bir yaprak gibi sahipsiz kalır.

> “Fenâ-ender-fenâyım, her ne varım varsa, sendendir.”
Bu beytiyle Gâlib, tasavvufî bir zirveye ulaşır: Kendi varlığını fânîlik içinde fânî etmiş, mutlak Varlık olan Hakk’a teslim olmuştur. “Varlığım, yokluğum, her şeyim ancak Seninle anlamlıdır.” demektedir.

Şehadet ve Menzil: Aşkın Neticesi

Aşkın sonu şehadettir; ama bu, kanlı bir savaşta değil, kalbin içinde kopan fırtınalarda kazanılan bir şehadettir.

> “Şehîd-i aşkın oldum, lâle-zâr-ı dâğdır sînem
Çerâğ-ı türbetim, şem’-i mezârım varsa, sendendir.”

Sîne bir lâle bahçesi değil, bir dağ olmuşsa, o dağda açan lâlelerin kan kırmızı renkleri, aşk şehadetinin delilidir. Eğer mezarında bir nur yanacaksa, o da aşkın kandilidir.

Son Beyit: Bütün Hamd ve Şeref Ona Aittir

> “Sanadır ilticâsı Gâlib’in yâ Hazret-i Monlâ,
Başımda bir külâh-ı iftihârım varsa, sendendir.”

Nutkun son beyti, tüm bu aşk serencamının zirvesidir. Şair artık nefsini değil, efendisini (manevî mürşidini veya doğrudan Hz. Peygamber’i) iltica makamı yapmış, ona yönelmiş ve iftihar edeceği her şeyi ona bağlamıştır. İnsanın kendi başına gurur duyacak hiçbir şeyi yoktur. Ancak doğru nisbetler, kişiyi şereflendirir. Gerisi aldanıştır.

Özet:

Şeyh Gâlib’in bu derinlikli Natı, insanın hayatındaki tüm kıymetlerin ve itibarın, kendisinden değil, ona nisbetli olduğu hakikatten kaynaklandığını ortaya koyar. Aşk yolculuğunda şair, kendi varlığını fânî kılarak, hakiki varlığın ışığında anlam kazanır. Her başarısını, güzelliğini, itibârını aşkın kaynağına bağlar. Bu, hakikî tevazu ve marifetin en yüksek derecesidir. Zira kıymet, sadece doğru nisbetle meydana gelir. Kendi varlığını değil, ona yöneldiği nuru yüceltenler, hakiki itibara erişir.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 3rd, 2025