“Bismillah”: Kudret-i Ezeliyeye Açılan Kapı
“Bismillah”: Kudret-i Ezeliyeye Açılan Kapı
”
اِسْمِ : Cenab-ı Hakk’ın zatî isimleri olduğu gibi fiilî isimleri de vardır. Bu fiilî isimlerin, Gaffar ve Rezzak, Muhyî ve Mümît gibi pek çok nevileri vardır.
Sual: Bu fiilî isimlerinin kesretle tenevvüü neden meydana geliyor?
Cevap: Kudret-i ezeliyenin kâinattaki mevcudatın nevilerine, fertlerine olan nisbet ve taallukundan husule gelir. Bu itibarla بِسْمِ اللّٰهِ kudret-i ezeliyenin taalluk ve tesirini celbeder. Ve o taalluk, abdin kesbine ve işine yardım edici bir ruh gibi olur. Öyle ise hiç kimse hiçbir işini Besmele’siz bırakmasın! ”
İşârât-ül İ’caz
Kur’ân-ı Hakîm’in kalbi olan Fâtiha Suresi’nin başında yer alan “Bismillahirrahmanirrahim”, sadece bir söz, bir alışkanlık, bir açılış ibaresi değildir. O, bütün âlemlerin yaratıcısının kudretine açılan bir kapı, rahmetine uzanan bir köprü, varlıkla Varlık Sahibinin irtibatını kuran bir sır kapısıdır.
Bediüzzaman Hazretleri, İşârâtü’l-İ’caz’da bu derin mânâyı şu şekilde çözümler: Cenab-ı Hakk’ın isimleri iki nev’idir:
Zatî isimler: Allah’ın zâtına mahsustur (Hayy, Alîm, Kadîr gibi).
Fiilî isimler: Allah’ın mahlûkat üzerindeki tasarruflarını ifade eder (Rezzâk: rızık verici, Gaffâr: bağışlayıcı, Muhyî: diriltici, Mümît: öldürücü gibi).
Ve bu fiilî isimlerin sayısız tecellileri, kudret-i ezeliyenin mahlûkat üzerindeki taallukunun (ilişki, yönelme ve işleyişinin) çeşitliliğinden doğar.
Fiilî İsimlerin Kesretindeki Sır: Her An Bir İş Başında
Allah, her an ve her yerde sayısız mahlûk üzerinde sayısız tecellilerle tasarrufta bulunur. Bu da O’nun “fiilî isimlerinin kesreti”yle açıklanır. Biri doğar, biri ölür. Biri açtır, rızık bulur. Biri günahkârdır, af bulur. İşte bunların her biri, Allah’ın bir fiilî isminin o mahlûk üzerindeki görünmesidir.
Bir yaprağın yeşermesi Muhyî ismidir.
Bir canlının ölmesi Mümît ismidir.
Aç bir kuşun doyması Rezzâk ismidir.
Tövbe edenin affedilmesi Gaffâr ismidir.
Bu çeşitlilikteki tasarruflar bize şunu öğretir:
Allah, sadece var etmez; her an yeniden yaratır, şekillendirir, yönetir ve hükmeder. İşte bu yüzden “Bismillah” demek, yalnızca bir hatırlatma değil, bu kudrete sığınma, bu isimleri harekete geçirme, o fiilî kudretle irtibat kurma anlamına gelir.
“Bismillah”: Kudret-i Ezeliyeyi Davet Etmektir
> “…‘Bismillah’ kudret-i ezeliyenin taalluk ve tesirini celbeder. Ve o taalluk, abdin kesbine ve işine yardım edici bir ruh gibi olur.”
Bir insan “Bismillah” dediğinde, sadece bir kelime söylemiş olmaz.
O anda, Rabbin fiilî isimlerinin tecellisini kendine celbeder.
Yani:
Rızk arıyorsa, Rezzâk ismini çağırır.
Bağışlanmak istiyorsa, Gaffâr ismini.
Çözüm bekliyorsa, Fettâh ismini.
Yardım istiyorsa, Nasîr ismini.
“Bismillah” demekle, o işin içine ilahî yardımın, kudretin, rahmetin ruh gibi girmesi sağlanır. Böylece, kulun işi yalnız onun gücüne dayanmaz; Allah’ın kudreti de o işe refakat eder. Bu yüzden:
> “Hiç kimse hiçbir işini Bismillah’sız bırakmasın!”
Bu cümle, sadece tavsiye değil; bir hayat düsturudur. Çünkü Bismillah’sız yapılan işler, kendi sınırlı gücüne mahkûmdur. Ama Bismillah’la yapılan işler, sonsuz kudretin desteğini kazanır.
Modern Hayatın Unuttuğu Şifre: Bismillah
Bugünün insanı teknolojiyi, planlamayı, sistem kurmayı bilir ama unutmuştur:
“Başlarken Allah’ı hatırlamak; işin bereketini, gücün sınırını, başarının kaynağını unutmamaktır.”
Bismillah, aslında insanın haddini bilmesi; her şeyin Allah’tan olduğunu idrak etmesidir. Ama bugünün aklı, Bismillah’sız bir hayatla kibri büyütmüş, acziyetini unutarak kendi gölgesine secde etmeye başlamıştır.
Oysa gerçek özgürlük ve güç, “Bismillah” diyerek teslim olmakta, Allah’ın isimlerini çağırmakta gizlidir. İşte bu teslimiyet, insana korkusuzluk, bereket ve huzur getirir.
Özet
Bediüzzaman’ın açıklamalarına göre, Allah’ın fiilî isimleri (Rezzâk, Gaffâr, Muhyî, Mümît…) mahlûkat üzerindeki ilahî tasarrufların çeşitliliğini ifade eder. Bu çeşitlilik, kudret-i ezeliyenin mevcudata yönelmesinden kaynaklanır. “Bismillah” demek ise bu kudreti, rahmeti ve yardımı kendi işine davet etmek demektir. Bu yüzden her iş “Bismillah” ile başlamalıdır; çünkü Besmele, hem Allah’ın isimlerini harekete geçirir hem de kulun işine manevî bir ruh gibi kuvvet verir. Modern insanın unuttuğu bu şifre, aslında hayatın özüdür: Bismillah demek, Allah’ı işe ortak etmek demektir.