Muhali Talep Etmek: Kusursuz Devlet Arayışı mı, Aklın Felci mi?

Muhali Talep Etmek: Kusursuz Devlet Arayışı mı, Aklın Felci mi?

“Muhali talep etmek, kendine fenalık etmektir….

   Zerrâtı günahkârlardan mürekkeb bir hükûmet, tamamıyla masum olamaz. Demek nokta-i nazar, hükûmetin hasenatı seyyiatına tereccuhudur. Yoksa seyyiesiz hükûmet muhal-i âdidir.”
Münâzarât

Tarih boyunca insanlar, adaletli, dürüst, erdemli bir yönetim arayışı içinde olmuşlardır. Bu arayış tabii ve değerlidir. Ancak bazen bu beklenti, ölçüsüzleşir. İnsanlar, meleklerden oluşan bir hükûmet, hiç hata yapmayan bir yönetim, hiç şaşırmayan bir sistem ister hâle gelirler. İşte Bediüzzaman bu noktada şu veciz cümleyle uyarır:

> “Muhali talep etmek, kendine fenalık etmektir.”

Yani imkânsız olanı istemek, insanın hem aklına hem toplumuna hem de kendi huzuruna eziyet etmesidir.

Zerrat-ı Günahkârlar: Hükûmetin İnsan Malzemesi

Bediüzzaman devam eder:

> “Zerrâtı günahkârlardan mürekkeb bir hükûmet, tamamıyla masum olamaz.”

Yani bir devlet dediğiniz yapı, insanlardan oluşur. Ve bu insanların hiçbiri günahsız, kusursuz, melek değildir. Öyleyse bu insanlardan kurulu bir yapının bütünüyle masum, hatasız olması mümkün değildir.

O hâlde ne yapılmalı? Cevap şu noktada saklı:

> “Demek nokta-i nazar, hükûmetin hasenâtı seyyiâtına tereccuhudur.”

Yani değerlendirme ölçümüz şu olmalı: Hükûmetin iyi yönleri mi ağır basıyor, yoksa kötü yönleri mi? Eğer iyilikleri kötülüklerinden fazlaysa, o hükûmete destek olunmalı ve kusurlar, ıslah niyetiyle düzeltilmeye çalışılmalıdır.

Kusursuzluk Beklentisi: Bir Fitne Kapısı

Tarih boyunca birçok toplum, “kusursuz devlet”, “pürüzsüz sistem”, “yanılmaz lider” beklentisiyle ya:

Mevcut nimetleri inkâr etmiş,

Aşırı muhalefetle kaosa sürüklenmiş,

Yeni gelen daha kötü bir sistemi kabul etmişlerdir.

Zira bir sistemi yıkmak kolaydır; daha iyisini kurmak ise hem zaman, hem akıl, hem hikmet ister. Ama muhali talep edenler, sabırsızdır, gerçekçi değildir, nihayetinde hem kendilerini hem milletlerini zarara uğratırlar.

Akılcı Bir Muhalefet ve Sorumlu Bir Vatandaşlık

Bu yaklaşım, bir hükûmete körü körüne destek anlamına gelmez. Aksine, Bediüzzaman burada akılcı bir denge kurar:

İyilikleri gör, teşvik et.

Kötülükleri gör, ama ıslah yoluyla düzelt.

Ama “hiç hatası olmayan bir sistem” arıyorsan, o meleklerin yurdu olan cennettedir; dünyada değil.

O hâlde yapılması gereken, akılcı, yapıcı, çözüm odaklı bir duruş sergilemektir. Aksi hâlde ne adalet, ne huzur, ne de birlik sağlanabilir.

Günümüz İçin Ne Söyler?

Bu ölçü, günümüz siyasi, sosyal ve kültürel karmaşaları için de geçerlidir:

Devletler, mükemmellik değil, sürdürülebilir iyilik hedeflemelidir.

Vatandaşlar ise, muhalefet ederken adil, destek verirken bilinçli olmalıdır.

Aksi takdirde, imkânsızı istemek, hem mevcut iyilikleri kaybettirir, hem de daha büyük şerlerin kapısını açar.

Özet:

Bediüzzaman’a göre, insanlar kusursuz hükûmet aramakla “muhali” talep ederler. Bu hem akla, hem ahlâka, hem topluma zarar verir. Çünkü devletler günahkâr insanlardan oluşur ve tamamen masum olamazlar. Bu durumda değerlendirme ölçüsü; hükûmetin iyi yönlerinin kötü yönlerine baskın olup olmadığıdır. Hasenat seyyiattan fazla ise, o hükûmet desteklenmeli; eksikler yapıcı biçimde düzeltilmelidir. Kusursuzluk beklentisi ise, kendi ellerimizle huzuru imha etmektir.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 2nd, 2025