Hikmetli Bakışlarla Kainat Kitabı ve İnsan
Hikmetli Bakışlarla Kainat Kitabı ve İnsan:
Musibetlerden Rahmete Uzanan Bir Yolculuk
Kainat, Yaratıcısının sonsuz kudretini, ilmini ve hikmetini sergileyen devasa bir kitaptır. Her bir zerresi, her bir canlısı, üzerinde tecelli eden ilahi isimlerin birer delili, birer şahididir. Günlük hayatımızda karşılaştığımız olaylar, tabiatın işleyişi, hatta kimi zaman bize musibet gibi görünen hadiseler bile, bu büyük kitabın derin manalarını kavramak için birer vesile olabilir.
***********
Yağmursuzluk ve Musibetlerin Hikmeti:
“Yağmursuzluk bir musibettir ve ceza-yı amel bir azabdır.” Bu ifade, tabiat olaylarının sadece fiziksel süreçlerden ibaret olmadığını, aynı zamanda insanın amelleriyle, yaşantısıyla bir bağlantısı olduğunu düşündürmektedir. Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette, toplumların işledikleri günahlar sebebiyle farklı musibetlerle imtihan edildiği bildirilmektedir. Ancak burada önemli olan, bu musibetleri sadece bir ceza olarak görmek değil, aynı zamanda bir uyarı, bir silkiniş vesilesi olarak anlatılmıştır.
Devamında da belirtildiği gibi, “Hem böyle umumî musibetler, ekser nâsın hatasından geldiği cihetle, o insanların ekseri, -kısm-ı a’zamı- TÖVBE ve NEDAMET ve İSTİĞFAR etmekle def’olur.”
Bu cümle, musibetlerin kapısını tövbe, pişmanlık ve istiğfar ile kapatmanın yollarını göstermektedir. İnsan, acizliğini idrak ettiğinde, yanlışlarından döndüğünde, Allah’ın rahmet kapısı açılır ve O’nun inayetiyle musibetler hafifler veya kalkar. Bu, sadece bireysel değil, toplumsal bir değişim ve dönüşüm çağrısıdır.
*********
İncir Ağacındaki Sonsuz Kudret ve Rahmet Tezahürü:
İncir ağacı örneği, kainattaki İlahi sanatın ve rahmetin ne denli mucizevi olduğunu gözler önüne sermektedir. “İncir ağacı kendi çamur yiyerek yavrusu olan meyvelerine hâlis süt vermesi bi’l-bedahe nihayetsiz Rahîm, Kerîm, Şefîk bir zatın hesabıyla hareket ettiklerini kör olmayana gösteriyorlar.” Bu cümle, sıradan gibi görünen bir doğa olayının ardındaki muazzam hikmeti işaret etmektedir. Çamurdan beslenen bir ağacın, insan için şifa ve lezzet kaynağı olan incir gibi bir meyveyi vermesi, ancak nihayetsiz Rahîm (çok merhametli), Kerîm (çok cömert) ve Şefîk (çok şefkatli) bir Yaratıcının eseri olabilir. Bu örnek, tefekkür eden bir akıl için, yaratılışın her bir detayında saklı olan ilahi imza ve sanatın büyüklüğünü isbatlar niteliktedir.
********
İhtiyarların Duasının Bereketi ve İmanın Tatlılığı:
Hadis-i Şerif ve Bedîüzzaman’ın sözleri, toplumdaki yaşlıların, “beli bükülmüş ihtiyar”ların manevi değerine ve dualarının gücüne dikkat çekmektedir.
“BELİ BÜKÜLMÜŞ İHTİYARLARINIZ OLMASA İDİ, BELALAR SEL GİBİ ÜSTÜNÜZE DÖKÜLECEKTİ.”
Bu Hadis, yaşlıların sadece fiziki varlıklarıyla değil, manevi yaşantıları, ibadetleri ve dualarıyla topluma nasıl bir rahmet ve kalkan olduklarını anlatmaktadır. Onların imanlı duruşları, Allah katındaki makbuliyetleri, genç nesillerin dahi musibetlerden korunmasına vesile olmaktadır.
Bedîüzzaman da bu durumu “Elhamdülillah biz ehl-i imaniz ve madem imanda bu kadar nurlu, lezzetli, sevimli, şirin…” diyerek teyit etmekte, imanın yaşlılıkta dahi ne kadar büyük bir nimet ve huzur kaynağı olduğunu belirtmektedir. İnsan ömrünün son demlerinde dahi, Allah’a yönelerek ettiği duaların, İlahi dergahtan boş dönmediği Hadis-i Şerif’te müjdelenmektedir. Bu, imanın her yaşta bir dayanak, bir teselli ve bir güç kaynağı olduğunun en güzel delilidir.
********
Dutlardaki Kemâl-i Rahmet ve Kemâl-i San’at:
“Hadsiz acaib-i san’at içinde yeryüzünün Rahmanî sofrasında yalnız kudretin şekerlemeleri olan DUTLARIN NEVİLERİNE bak! Kemal-i rahmeti, kemal-i san’at içinde gör.”
Dutlar, farklı renkleri, tatları ve dokularıyla, yeryüzünün bizlere sunulan bir “Rahmanî sofra” olduğunu hatırlatmaktadır. Her bir meyve, her bir bitki, sonsuz bir ilim ve hikmetle, en ince detayına kadar tasarlanmış, en güzel şekilde yaratılmıştır. Bu çeşitlilik, bu estetik, bu lezzet, sadece birer “kudretin şekerlemesi” olarak değil, aynı zamanda İlahi rahmetin ve sanatın zirvesi olarak görülmelidir. Bu durum, bize Rabbimizin sonsuz cömertliğini ve yaratmadaki eşsizliğini tekrar idrak ettirmektedir.
Sonuç:
Bu metinler, bizlere kainatın sadece bir fiziksel gerçeklikten ibaret olmadığını, her bir zerresinin derin anlamlar taşıyan bir İlahi kitap olduğunu fısıldamaktadır.
Musibetler, tövbe ve istiğfar kapısını açarak bir arınma vesilesi olabilirken, incir, dut ve diğer mahlukatlardaki mükemmel sanat ve rahmet tecellileri, Yaratıcının sonsuz kudretini ve cömertliğini bizlere göstermektedir.
Ayrıca yaşlıların manevi değeri ve dualarının bereketi, toplumun temel taşlarından birini oluşturmaktadır.
Tüm bunlar, bizi tefekküre, şükre ve Rabbimize daha derinden yönelmeye davet eden hikmetli işaretlerdir. Her bir Hadis, her bir ayet ve her bir doğa örneği, “oku” emrinin sadece yazılı metinlerle sınırlı olmadığını, tüm kainatın okunmayı bekleyen bir ayetler kitabı olduğunu haykırmaktadır.
Makale Özeti:
Bu makale, Risale-i Nur iktibasları ve Hadis-i Şerifler üzerinden, kainattaki İlahi rahmet, sanat ve hikmetin derinliklerini ele almaktadır.
Yağmursuzluk gibi musibetlerin, insan hatalarından kaynaklanabileceği ve tövbe ile giderilebileceği anlatılırken, incir ve dut gibi meyvelerin yaratılışındaki mükemmeliyetin Allah’ın sonsuz kudret ve cömertliğini gösterdiği belirtilmiştir.
Ayrıca, yaşlıların dualarının ve imanlarının toplum üzerindeki koruyucu etkisi ve imanın her yaşta bir huzur kaynağı olduğu hatırlatılmıştır.
Makale, tüm bu unsurların bizleri tefekküre, şükre ve İlahi sanatı daha derinden anlamaya davet eden ibretli işaretler olduğunu özetlemektedir.