Varlığın Kıblesi: Kemâle Olan Aşk ve Çekiliş

Varlığın Kıblesi: Kemâle Olan Aşk ve Çekiliş

“Her şeyin bir nokta-i kemâli ve o noktaya bir meyli var. Muzaaf meyil, ihtiyaç; muzaaf ihtiyaç, aşk; muzaaf aşk, incizabdır. Mahiyât-ı mümkünatın mutlak kemâli, mutlak vücuddur. Hususî kemâli, istidadatını bilfiile çıkaran has vücuddur. ”
Sünuhat Tüluhat İşârat

İnsanlığın en temel sorularından biri şudur: “Her şey neden var?”, “Niçin gelişiyor, olgunlaşıyor, yetkinleşiyor?” Bu sorunun cevabını Bediüzzaman şöyle özetler:

> “Her şeyin bir nokta-i kemâli ve o noktaya bir meyli var.”

Yani kâinatta her varlık, kendine ait bir kemâl noktasına, yani olgunluk, mükemmellik ve gayesine ulaşma hedefine doğru meyilli yaratılmıştır. Gül gonca hâlinden açılmaya; insan çocukluktan kemâle; su buhardan yağmura; kalp sevgiden aşka doğru yürür. Hiçbir şey yerinde durmaz, olduğu yerde sabit kalmaz. Çünkü varlık, hareketle tamamlanır, tekâmülle anlam bulur.

  1. Meyil, İhtiyaç, Aşk ve İncizab Zinciri

Bediüzzaman bu meyli derecelendirir:

Meylin kuvvetlenmesi: ihtiyaçtır.
İnsan, kemâlini ararken bir eksiklik hisseder. Bu eksiklik onu harekete geçirir.

İhtiyacın şiddetlenmesi: aşktır.
Artık sadece istemek değil, ona doğru bir uyanış başlar. Tıpkı bir aşığın maşukuna yönelmesi gibi.

Aşkın zirvesi: incizabdır.
Bu sefer yönelişten ziyade çekiliş başlar. Mıknatısın demiri çekmesi gibi, kemâl, âşığını kendine çeker.

Bu zincir, kâinattaki bütün varlıkların enfüsî ve âfâkî yolculuğunu özetler. Bir tohumun çatlaması, bir çocuğun büyümesi, bir ruhun arayışı, hep bu hakikatin izdüşümüdür.

  1. Mahiyetin Kemâli: Varlığın Gayesi

> “Mahiyât-ı mümkünatın mutlak kemâli, mutlak vücuddur.”

Mümkün varlıklar için (yani Allah dışındaki bütün yaratılmışlar için) en yüksek kemâl, mutlak varlığa, yani Allah’a yönelmek ve O’na yaklaşmaktır. Bu yöneliş, bir kavuşma arzusudur. Varlık, yoklukla değil; sonsuz varlıkla anlam bulur.

> “Hususî kemâli, istidâdını bilfiile çıkaran has vücuddur.”

Yani bir varlık kendi içinde taşıdığı potansiyeli gerçekleştirdiği zaman, hususi kemâline ulaşır. Bir çekirdek, koca bir ağaca dönüşünce… Bir beyin, hikmetle düşününce… Bir kalp, Hakk’ı tanıyınca… O varlık kendi kemâline erişir.

Bu cümle, aynı zamanda eğitim, terbiye, tekâmül ve yaratılış gayesini de açıklayan özlü bir felsefedir. İnsan, içindeki ilâhî istidadı gerçekleştirmek için yaşar. Ruh, Allah’a yaklaşmak için terakki eder. Hayat, bu yolculuğun sahnesidir.

  1. Bu Hakikatin Hayatımıza Yansıması

Bu metafizik hakikatin üç önemli hayatî yansıması vardır:

  1. a) Hiçbir varlık abes değildir.

Her şeyin bir kemâl noktası vardır ve oraya doğru yöneltilmiştir. O hâlde hiçbir şey başıboş, gayesiz, amaçsız değildir. Ne bir çiçek ne de bir gözyaşı…

  1. b) İnsan için en büyük görev, kendini gerçekleştirmektir.

Yani yaratılış gayesini anlamak, içindeki istidatları ilâhî rızaya uygun şekilde açmak ve kemâle ermektir. Bu da eğitimle, ibadetle, mücadeleyle olur.

  1. c) Aşk ve incizab, yaratılışın itici gücüdür.

İnsan, sevdiğine çekilir. Hakiki sevgili Allah’tır. Onu tanıyan kalp, aşkın zirvesine ulaşır ve orada durmaz; çekilir, cezb olunur.

Sonuç ve Özet

Bu makalede şu temel hakikatler anlatıldı:

  1. Her varlık bir kemâl noktasına yöneliktir. Bu meyil, ihtiyaç doğurur; ihtiyaç aşkı, aşk incizabı getirir.
  2. Mutlak kemâl, mutlak vücudadır (Allah’adır); hususi kemâl ise kişinin potansiyelini gerçekleştirmesidir.
  3. İnsanın vazifesi, kendi istidadını açarak yaratılış gayesine uygun kemâle ulaşmaktır.

Özet:

Her varlık, içindeki gizli kemâl çekirdeğini açmak ister. Bu meyil onu ihtiyaçla, aşkla, sonunda incizabla Allah’a yaklaştırır. Varlığın en yüksek gayesi, mutlak varlığa yönelmek; kişisel gayesi ise, kendine takılmış istidadı fiile çıkararak hakiki benliğe ulaşmaktır. İnsan bu hikmetli zinciri tanımalı, içindeki sonsuzluk arzusunun aslında Rabbe olan bir çağrı olduğunu anlamalıdır. Çünkü kemâl, Allah’ladır ve Ona yaklaşmakladır.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 1st, 2025