Günahın Cezası Gizli Bir Ateştir: Âkıbet, Hadsî Delildir

Günahın Cezası Gizli Bir Ateştir: Âkıbet, Hadsî Delildir


وَ اِنَّ الْفُجَّارَ لَفٖى جَحٖيمٍ

   Âkıbet, ikaba delildir; hadsen onu gösteriyor. Mâsiyetin ekseriyâ dünyada olan âkıbeti, bir emare-i hadsiyedir ki, cezasında bir ikab vardır. Çünkü herkes hususî bir tecrübe ile hadsen görüyor ki; hiçbir münâsebet-i tabiiye olmadığı halde, mâsiyet bir netice-i seyyieye müncer olur. Bu kadar kesret ve vüs’atle tesâdüf olamaz.”
Sünuhat Tüluhat İşârat

Kur’ân’ın çok tekrar ettiği ve korkuyla ihtar ettiği o hakikat:

> وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفٖى جَحٖيمٍ
“Hiç şüphesiz, facir (günahkâr) olanlar cehennem içindedir.” (İnfitar Sûresi, 14)

Bu âyet, sadece bir gelecek bildirimi değil; aynı zamanda şimdiki hâlin şifresini verir. Bediüzzaman bu ayeti tefsir ederken çok dikkat çekici bir noktaya işaret eder:

> “Âkıbet, ikaba delildir; hadsen onu gösteriyor.”

Yani bir şeyin sonu, onun cezasına dair ön bir işarettir. İnsan, yaptığı bir kötülüğün sonucunu daha bu dünyada kalbinde, ruhunda, hâlinde hissetmeye başlar. Ve bu his, onun cehenneme müstahak hâle geldiğine dair bir “hadsî delil”dir — akılla değil, sezgiyle hissedilir.

> “Mâsiyetin (günahın) ekseriya dünyadaki âkıbeti, cezanın habercisidir.”

İşte burada ince bir sır vardır: Günahlar sadece ahirette cezaya yol açmaz; dünyada da derin bir iç azap, huzursuzluk, yüz karalığı ve kalbî yanışlar üretir. Bu âdeta cehennemin habercisi olan manevi bir “ön cehennem”dir. Ve dikkat edin:

> “Bu kadar kesret ve vüs’atle (yaygınlıkla) tesadüf olamaz.”

Yani her günahın arkasından gelen bu iç yanış, bu ahlâkî çöküş, bu manevî kararma o kadar çok tekrar eder ki, artık tesadüf denilemeyecek kadar sistemli ve ilahîdir.

Benzer Manadaki Ayetlerden Örnekler

Bu Kur’ânî düstur, başka ayetlerde de benzer şekilde ifade edilir. İşte birkaç örnek:

  1. Şûrâ 30:

> “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. (Yine de) Allah çoğunu affeder.”
– Günahın dünyadaki yansımasıdır bu. Allah, bazısını gösterir, çoğunu örter.

  1. Rum 41:

> “İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıktı…”
– Günahların sadece bireysel değil, toplumsal ve çevresel tahribat ürettiğini gösterir.

  1. Tâhâ 124:

> “Kim benim zikrimden yüz çevirirse, ona dar bir geçim vardır…”
– Allah’ı unutmanın dünyadaki neticesi “dar geçim”dir: Kalpte sıkışıklık, ruhta darlık.

  1. Bakara 10:

> “Kalplerinde hastalık vardır, Allah da hastalıklarını artırmıştır…”
– Günah, kalpte başlar; Allah da bu ruhî hastalığı artırarak ceza verir.

Bu ayetlerin ortak mesajı şudur: Günah sadece ahiret cezası değil, dünya azabıdır da. Kalpteki yanış, vicdanın sıkıntısı, hayatın bereketsizliği ve huzursuzluğu günahın habercisidir.

Günah, Cehennemi Peşinden Getirir

Günah, cehennemin tohumu gibidir. Cehennem ateşi, sadece ahirette değil, dünyada da kalpte ve ruhta yanar. Bir haramın peşinden gelen pişmanlık, bir yalanın ardından gelen iç sıkıntısı, bir kul hakkının ardından gelen gece uykusuzluğu… Bütün bunlar, insanın içinde gizli bir ikabın başladığını gösterir.

> “Facir olanlar cehennemin içindedir.”
Bu sadece geleceği değil, şu anı da anlatır. Facir, yani haddi aşan, sınır tanımayan günahkâr; daha dünyadayken o cehennemin buharıyla kavrulmaya başlar.

Bediüzzaman’ın dediği gibi:

> “Hiçbir münasebet-i tabiiye olmadığı halde, mâsiyet bir netice-i seyyieye müncer olur.”
Yani dışarıdan bakıldığında görünmeyen bir bağ vardır. Günah işlenir, zaman geçer ama sonuç mutlaka gelir. O sonuç bazen ruhta yanık, bazen kalpte kuraklık, bazen huzursuzluk, bazen dua edememek, bazen sevilmemek, bazen de hayatta tatsızlık şeklinde tecelli eder.

Sonuç ve Özet

Bu makalede üç temel mesaj öne çıkmaktadır:

  1. Her günah, iç âlemde bir cehennem başlatır. Bu, vicdan azabı, ruhi bunalım, hayatın bereketsizliği ve yüz karalığı gibi şekillerde hissedilir.
  2. Bu iç azap, cehennemin habercisidir. İkâb (ceza) daha dünyadayken başlar. Bu durum, insana bir uyarıdır.
  3. Kur’ân’da birçok ayet, günahların dünyevî sonuçlarını haber verir. Günah ile cezanın bağı gizli ama kesindir; tesadüf değil, İlâhî adaletin yansımasıdır.

Özet:

وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفٖى جَحٖيمٍ ayeti, günahkârların sadece ahirette değil, dünyada da bir cehennem içinde yaşadıklarını bildirir. Bediüzzaman bu hali, “hadsî delil” olarak yorumlar: İnsan, yaptığı kötülüğün cezasını ruhunda hisseder. Günah, iç âlemi karartır, vicdanı yakar, huzuru kaçırır. Bu, cehennemin dünyadaki habercisidir. Birçok ayet de bu hakikati teyit eder. Böylece Kur’ân, insanı hem akılla hem kalple hem de yaşanmış tecrübelerle ikaz eder: Günah cehennemin kıvılcımıdır; daha buradayken yakmaya başlar.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 1st, 2025