Gazze’de Zalim Haritalar, Sağır Dünyalar

Gazze’de Zalim Haritalar, Sağır Dünyalar

Gazze’de toprak, haritadan silinmek; halkı ise hayattan koparılmak isteniyor. İsrailli bir bakanın açıkladığı “sürgün haritası”, bir askeri plan değil; açık bir soykırım manifestosudur. Bu harita; taş üstünde taş bırakmamaya, bir halkı yerinden etmeye, yaşanmışlıkları, hatıraları ve bir milleti haritadan kazımaya yönelik kirli bir projenin parçasıdır.

Dünyanın gözü önünde, BM’nin sessiz çığlıklarıyla belgelenen bir gerçek var: 580 masum insan, yalnızca bir parça yardıma ulaşmak isterken öldürüldü. Üstelik bu rakam sadece birkaç haftalık bir dönemi kapsıyor. 20 ayda ölenlerin sayısı 100 bini geçti. Bu, yalnızca bir savaşın bilançosu değil; vicdanların iflasıdır.

Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail’e gönderdiği milyar dolarlardan sonra şimdi de 510 milyon dolarlık cephane paketi, sadece silah değil; aynı zamanda bu soykırıma verilen diplomatik ve stratejik destektir. Gazze’de parçalanan bedenlerin, kopan başların, yerle bir edilen evlerin arkasında sadece İsrail yok. O tetiği çeken parmak tek değil; onu tutan, temizleyen, besleyen nice güçler var.

Üstelik İsrail artık sadece konvansiyonel silahlarla değil, nükleer tehdit üzerinden de bölgede terör estiriyor. 90’a yakın nükleer başlığa sahip olduğu tahmin edilen İsrail, “tehdit altında hissedersem kullanırım” deme küstahlığını gösterecek kadar gözü dönmüş durumda. Bu, yalnızca Gazze için değil, tüm insanlık için bir tehdittir.

İşte böyle bir ortamda; Gazze’de bir baba, parçalanmış evladının başını kucağında tutarken ağlıyor. Bu feryat, yeryüzünden gökyüzüne yükseliyor. Arş’ı titretiyor ama ne yazık ki yeryüzündeki sağır kulaklara ulaşmıyor. Bu sahne sadece bir dram değil, insanlığın tükenişidir.

Evet, bu çağda bir kavim yalnızca bedenleriyle değil, hatıraları, kültürleri, toprakları, isimleri ve inançlarıyla yok edilmek isteniyor. Ve bu, uluslararası hukuk, insan hakları, vicdan ve ahlak gibi bütün evrensel değerlerin yüzüne atılmış kanlı bir tokattır.

Ancak unutmamalıyız:
Firavunlar vardı, ama Musa da vardı.
Nemrutlar hükmetti, ama İbrahim ateşin ortasından yürüdü.
Ebu Leheb’ler azıttı, ama Muhammed (sav) nurlarıyla karanlıkları yardı.

Bugünün zalimlerini güçlü kılan, sadece silahları değil; mazlumların dağınıklığı, ümmetin suskunluğudur. Ancak tarih bize hep şunu gösterdi: Mazlumun ahı arşa çıkar, arştan inerken kâinatı titreten bir hesap olur.

Şimdi sıra bizde.
Kimin yanında duracağız?
Sessiz kalanlardan mı olacağız, yoksa o sağır dünyalara gerçekleri haykıranlardan mı?

İşte bu sorunun cevabı, yalnız Gazze’nin değil, bizim de ahiretimizi belirleyecek.

Özet:
Bu makalede, İsrail’in Gazze’yi haritadan silmeye yönelik sürgün planı, ABD’nin verdiği mühimmat desteği ve nükleer tehdit boyutu üzerinden modern zamanların soykırımı gözler önüne serilmektedir. 580 Filistinlinin yardım konvoylarına ulaşmak isterken öldürülmesi, insanlığın ve uluslararası vicdanın çöküşüdür. Makale, zalimlerin cesaretini mazlumların suskunluğundan aldığını, ama hakikatin sonunda mutlaka galip geleceğini vurgular. Mazlumun duası, zalimin gücünden daha büyüktür.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 1st, 2025