Dua: Kâinatı Titreten Sessiz Feryat

Dua: Kâinatı Titreten Sessiz Feryat

“Duanın tesiri azîmdir. Hususan dua külliyet kesbederek devam etse netice vermesi galiptir, belki daimîdir. Hattâ denilebilir ki sebeb-i hilkat-i âlemin birisi de duadır. Yani kâinatın hilkatinden sonra, başta nev-i beşer ve onun başında âlem-i İslâm ve onun başında Muhammed-i Arabî aleyhissalâtü vesselâmın muazzam olan duası, bir sebeb-i hilkat-i âlemdir. Yani Hâlık-ı âlem istikbalde o zatı, nev-i beşer namına belki mevcudat hesabına bir saadet-i ebediye, bir mazhariyet-i esma-i İlahiye isteyecek, bilmiş; o gelecek duayı kabul etmiş, kâinatı halk etmiş.”
Mektubat

İnsan, aczinin farkına vardığında başını semaya kaldırır. Gücünün yetmediği yerde ellerini açar. Derdini dile getiremediğinde, kalbinin diliyle dua eder. İşte bu sessiz, gösterişsiz, derin yakarış öyle bir sırra sahiptir ki, yalnızca insanın kaderini değil; kâinatın kaderini bile etkileyebilir.

Çünkü dua, yalnızca bir istek değil; aynı zamanda varlıklar arası bir bağ, bir sebep, bir yaratılış gayesidir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, Hz. Muhammed (asm)’ın duası, Allah’ın kâinatı yaratmasına sebep olmuştur.

  1. Dua: Küllî Bir İbadet ve Kâinatın Kalp Atışı

Her şey dua eder.

Ağaç, meyve vermek için toprağa dua eder.

Çocuk, annesinin şefkati için ağlayarak dua eder.

Bulut, rahmet için göğe yükselir.

İnsan ise sonsuz acziyet içinde sonsuz kudrete yönelir.

Dua sadece kelimelerle değil, hal ile, ihtiyaç ile, istidat ile, ıztırap ile yapılır. Ve bu dua, yalnızca kişisel meseleleri çözmek için değil; küllî gerçeklerin doğması için bir vesiledir.

  1. Hz. Muhammed’in (asm) Duası: Kâinatın Hikmetini Aydınlatan Niyet

Bediüzzaman’ın belirttiği gibi, Allah Resûlü’nün duası, sadece kendi zamanını değil; geçmişi, ânı ve geleceği kuşatan küllî bir duadır.

O dua, şunu diyordu adeta:

> “Ey Rabbim! Sen’in isimlerini en mükemmel şekilde göstermek istiyorum.
İnsanlığın kurtuluşu için, ebedî saadeti istiyorum.
Seni en güzel şekilde tanımak ve tanıtmak istiyorum.”

İşte bu yüksek dua, Allah katında öyle makbul oldu ki, “O dua gelecekte edilecek” diye Allah Teâlâ kâinatı yarattı.
Yani dua, olmuş bir şeyin değil, olacak bir şeyin bile yaratılışını tetikleyebilir.
Çünkü dua, zaman ve mekân üstü bir feryattır. O feryat, eğer samimî ve küllî ise, rahmet kapılarını aralar.

  1. Küllî Dua: Birlikte Yakarışın Sonsuz Gücü

Duanın tesirini artıran en büyük faktörlerden biri de onun küllîleşmesidir.
Yani bir kişinin değil, bir cemaatin; bir milletin değil, ümmetin; bir ânın değil, bir ömrün duası olması…

> Bir fert dua eder, kabul olur.
Bin kişi aynı anda dua ederse, rahmet coşar.
Peygamber duası ise, kâinat yerinden oynar.

Dua ne kadar içten, ne kadar sürekli, ne kadar umumî olursa, tesiri o kadar kesin ve kalıcıdır.
Bediüzzaman’ın bu noktadaki ifadesi çok dikkat çekicidir:

> “Netice vermesi galiptir, belki daimîdir.”

Yani böyle dualar sadece bir kere kabul olunmaz; daima sonuç verir.

  1. Dua Etmek, Kaderi Şekillendirmektir

Kimi insanlar duayı sadece kaderle çelişen bir şey sanır. Oysa dua, kaderin bizzat kendisidir.
Allah bir şeyi murat eder, kulunun duası o muradı harekete geçiren tetikleyici olur.

> Yağmur duası edilmezse, bulutlar durur.
Tevbe edilmezse, af kapıları açılmaz.
Gözyaşı dökülmezse, kalp yıkanmaz.

Demek ki dua, hem kaderin bir cüzüdür hem de kaderi harekete geçiren manevî bir anahtardır.

  1. Dua Etmek, Yaratılış Gayesidir

Bediüzzaman’ın en dikkat çekici ifadesi şudur:

> “Sebeb-i hilkat-i âlemin birisi de duadır.”

Yani kâinat, sadece gösteriş için, sadece fizikî kanunlarla yaratılmadı.
Kâinat, dua eden bir varlığın duasına cevap olarak yaratıldı.
Bu, insanın ne kadar kıymetli olduğunu, ne kadar tesirli bir yönü olduğunu gösterir.

> Sen dua etmekle sadece kendin için istemiyorsun;
belki tüm mahlûkatın namına konuşuyor, kâinatın gayesini dillendiriyorsun.

Sonuç ve Özet

Dua, sadece sözle yapılan bir talep değil, yaratılışın bir sebebi ve gayesidir.

Hz. Peygamber’in (asm) duası, kâinatın yaratılışına vesile olacak kadar yüksek bir dua idi.

Dua ne kadar küllî, devamlı ve samimî olursa, tesiri de o kadar güçlü ve daimî olur.

Dua, kaderle çatışmaz; bilakis kaderin dili ve rahmetin çağrısıdır.

İnsan dua ile sadece kendini değil; bütün varlıkları temsil eder ve onların dileğini Allah’a sunar.

> Unutma:
Senin içten ettiğin bir dua, sadece senin değil; belki bir âlemin kaderini değiştirebilir.
O halde dua et. Çünkü dua, senin en büyük gücün ve kaderin en yumuşak dokunuşudur.

 

Loading

No ResponsesTemmuz 1st, 2025