Bir Çuval Un ve Bir Çocuk Bedeni: Gazze’nin Sessiz Çığlığı
Bir Çuval Un ve Bir Çocuk Bedeni: Gazze’nin Sessiz Çığlığı
Dünyanın gözü önünde, insanlık Gazze’de bir çuval unun bedelini kanla, bir çocuğun gülümsemesini açlıkla ödüyor. İsrail’in her gün biraz daha derinleştirdiği kuşatma, artık sadece savaşın değil; suskunluğun, çifte standardın ve küresel vicdanın iflasının da savaşına dönüşmüş durumda. Katar merkezli El Cezire’nin yayınladığı görüntülerde sırtında un çuvalı taşıyan, güçlükle yürüyen bir Filistinlinin, İsrail İHA’sı tarafından katledilişi, sadece bir insanın değil, insanlığın da vurulduğu an olarak hafızalara kazındı.
Bir lokma ekmeğin, bir çuval unun, binlerce bombaya karşı direnişe dönüştüğü topraklarda, 22 aylık Şam Kıdeyh, akut yetersiz beslenmeyle çadırda yaşam savaşı veriyor. Babasını kaybetmiş, tedaviye ulaşamıyor, gıdaya erişemiyor. Çünkü sadece gıdalar değil, sınırlar da kapalı. Ve o çadırda yalnız değil; Gazze’de binlerce çocuk aynı sessiz ölüme doğru itiliyor.
İsrail’in başlattığı ve bazı Arap ülkeleriyle sürdürdüğü “İbrahim Anlaşmaları” ise bu zulmü normalleştirme çabası gibi duruyor. Haritalarla, protokollerle yapılan her diplomatik hamle, Gazze’nin yakılan evleri, bombalanan hastaneleri ve açlığa terkedilmiş çocukları üzerinde yükseliyor. Barış adı verilen bu yeni diplomasi, mazlumun sesine sağır; çünkü bu barışta Filistin yok, bu haritalarda çocukların mezarları görünmüyor.
Dünya medyası da bu sessizliğe ortak. BBC’nin, “tarafsızlık” bahanesiyle yayınlamadığı Gazze belgeselini Channel 4 sahipleniyor. “Gazze: Saldırı Altındaki Doktorlar” isimli yapım, beyaz önlüklü şehitlerin hikâyesini anlatıyor. İsrail’in hedef aldığı sağlık çalışanları, ambulanslar ve enkaz altındaki hastalar… Onlar belgesellere değil, dualara konu olacak kadar gerçek ve acı.
Bu tablo, sadece İsrail’in zulmü değil; insanlığın utancıdır. Batı’nın çıkar odaklı suskunluğu, Arap dünyasının parçalanmışlığı ve ümmetin yorgun kalbi, Gazze’deki çocukların çığlığına karşı sağır kalmaktadır. Lakin bu dünya susabilir, ekranlar karartılabilir; fakat ilahi adalet susmaz. Mazlumun duası, zalimin füzelerinden daha tesirlidir. Ve tarih, bu sessiz çığlıkları satır aralarında değil, sayfa başlarında yazacaktır.
Gazze’de bir çuval un taşıyan adamı vuran bomba, sadece bir canı almadı; bir milletin umudunu, bir annenin duasını, bir çocuğun geleceğini paramparça etti. Ama yine de Gazze, direniyor. Çünkü zulmün karşısında sabır bir bayraktır, açlık bir silah ve her çocuk şehit, bir zaferin müjdecisidir.
L
Özet:
Gazze’de un taşıyan bir Filistinlinin İHA tarafından katledilmesi ve 22 aylık Şam Kıdeyh’in açlıktan ölmek üzere olması, İsrail zulmünün geldiği boyutu gözler önüne seriyor. “İbrahim Anlaşmaları” ile meşrulaştırılmaya çalışılan işgal politikaları, Filistin’i yok saymakta. BBC’nin yayınlamadığı zulüm belgeselini Channel 4 sahiplenirken, dünya medyası çoğunlukla sessiz. Gazze, sadece bombalarla değil, açlık ve tecrit ile de öldürülüyor. Ancak bu sessizlik, bir gün adaletin yankısıyla dağılacaktır. Çünkü mazlumun duası, tarihin en güçlü sesidir.