Vâhidiyet ve Ehadiyet: Varlıkta Birlik, Her Şeyde Teklik

Vâhidiyet ve Ehadiyet: Varlıkta Birlik, Her Şeyde Teklik

Varlığın anlamını, düzenini ve sahibini anlamak isteyen bir akıl için “vâhidiyet” ve “ehadiyet” kavramları, adeta kainat kitabının çözüm anahtarı gibidir. Bediüzzaman Said Nursî bu iki kudsî kavramı, kâinattaki ilahi hakikatin iki yüzü olarak anlatır:

> “Vâhidiyet ise bütün o mevcudat birinindir ve birine bakar ve birinin icadıdır demektir.
Ehadiyet ise her bir şeyde, Hâlık-ı külli şey’in ekser esması tecelli ediyor demektir.”

Bu ifadeyle sadece metafizik bir tefekkür değil, aynı zamanda kainatın ilahi kodları çözülmektedir.

  1. Vâhidiyet: Bütünün Sahibi Bir Tek Zât

Vâhidiyet, Allah’ın birliğini kâinat çapında, toptan bakışla anlamamıza imkân verir.

Yani:

Güneş sisteminden galaksilere,

Okyanuslardan dağlara,

Nebatattan hayvanlara kadar…

Her şey bir Zât’a aittir.
Her şeyin arkasında tek bir kudret eli, tek bir ilim, tek bir irade vardır.
Her şey O’na dayanır ve O’na işaret eder.

Bu noktada Vâhidiyet, tevhit akidesinin kâinat boyutunda tecellisidir.
Mesela, her baharda milyarlarca çiçek aynı tarzda yaratılıyor; bu benzerlik ve birlik, hepsinin aynı Sanatkâr tarafından yapıldığını gösterir.
“Sanki bir fabrikanın üretim bandından çıkmış gibi…” işte bu, Vâhidiyet’tir.

  1. Ehadiyet: Her Şeyde Zât-ı Ehad’in Mührü

Ehadiyet ise daha derin, daha özel bir tecellidir.
Bu defa bütüne değil, tek bir varlığa bakıyoruz.

Bir yaprağa,

Bir kar tanesine,

Bir insan yüzüne…

Ve görüyoruz ki bu küçücük şeyde bile Allah’ın onlarca ismi parıldıyor:

Kudret: Ona hayat vermiş,

İlim: İnce sistemle yaratmış,

Basar: Görüyor ve yönetiyor,

Rezzak: Rızkını veriyor,

Musavvir: Ona şekil vermiş,

Muid: Öldürüp diriltecek…

Yani koca kâinatın sahibi olan Zât, küçücük bir zerrede bile Zât-ı Akdes’ine has mühürler koymuş.

> “Bir ağaçta güneşi göstermek vâhidiyet, bir yaprakta güneşi göstermek ehadiyettir.”
Bu mecazı iyi anlayan biri, kâinatı bir cam gibi aydınlatabilir.

  1. İman Gözüyle Bakmanın Farkı

İman nazarıyla bakıldığında:

Vâhidiyet, bize Allah’ın her şeyin sahibi olduğunu bildirir.

Ehadiyet, bize Allah’ın bizim Rabbimiz olduğunu gösterir.

Vâhidiyet Allah’ı kâinat çapında tanıtır; Ehadiyet ise şahsi olarak tanıştırır.

Bu da iman ile marifet, marifet ile muhabbet arasındaki geçişi sağlar.
Yani sadece “O vardır” değil, “O beni de bilir, yaratır, sever ve yönetir” şuurudur.

  1. Ehadiyetin Teselli Veren Yönü

Bir mümin için Ehadiyet, aynı zamanda büyük bir huzur ve emniyet kaynağıdır.

Düşün:
Sen bir sinek kadar küçüksün belki, ama Allah seni ihmal etmiyor.
Bir yaprağı rüzgarsız kıpırdatmayan Kudret, senin her hâlinden haberdar.
Kalbinin atışı, gözünün görmesi, rızkının gelmesi tesadüf değil.

Bu bilinç insana şu duyguyu verir:

> “Ben yalnız değilim. Beni Yaratan beni unutmuyor. Kâinat kadar büyük ama bana bir kalp kadar yakın bir Rabbim var.”

Sonuç ve Özet

Bediüzzaman’ın Vâhidiyet ve Ehadiyet tanımları, İslam akidesinin en derin tevhid boyutunu yansıtır.
Vâhidiyet, her şeyin tek bir Allah’a ait olduğunu gösterirken;
Ehadiyet, her bir şeyde, her bir bireyde Allah’ın özel ilgisini ve isimlerini gösterir.

Bu iki hakikat birleştirilince:

Hem evrensel bakış hem de şahsi bir bağ kurulmuş olur.

Hem kainatın düzeni hem kalbin huzuru sağlanır.

Hem Allah’ın büyüklüğü hem yakınlığı birlikte hissedilir.

Özetle:

Vâhidiyet, bütün varlıkların bir tek Allah’a ait olduğunu ifade eder.

Ehadiyet, her bir varlıkta Allah’ın birliğinin ve birçok isminin özel olarak tecelli ettiğini anlatır.

Vâhidiyet genel bir tevhit delili; Ehadiyet ise şahsi ve derin bir iman boyutudur.

Vâhidiyetle “Allah vardır”, Ehadiyetle “Allah benimle beraberdir” denilir.

Bu anlayış insanın hem aklını ikna eder, hem kalbini teselli eder.

Unutma:
Kâinat O’nun olduğunu bilmek seni O’na bağlar, ama senin O’nun olduğunu bilmek seni O’na yaklaştırır.

 

Loading

No ResponsesHaziran 30th, 2025