Şükrün Ölçüsü, Kanaat ve Rızadır – İsraf ve Hırs, Şükürsüzlüğün Alametidir
Şükrün Ölçüsü, Kanaat ve Rızadır – İsraf ve Hırs, Şükürsüzlüğün Alametidir
Şükür, sadece dilde kalan bir teşekkür değil; hayatın tüm alanlarında tezahür eden bir kulluk tavrıdır. Şükür, nimeti tanımak ve ona karşı gösterilen kalbî ve fiilî saygıdır. Ancak bu saygının ölçüleri vardır. Nitekim Bediüzzaman Said Nursî, şükrün ve şükürsüzlüğün ölçülerini dört veciz kelimeyle izah eder:
> “Şükrün mikyası: kanaattir, iktisattır, rızadır ve memnuniyettir.
Şükürsüzlüğün mizanı: hırstır, israftır, hürmetsizliktir, haram helâl demeyip rast geleni yemektir.”
Bu tanımlar bize, şükrün sadece kalpte değil; insanın tutum ve davranışlarında da tezahür etmesi gerektiğini gösterir.
- Şükrün Dört Ölçüsü: Kanaat, İktisat, Rıza, Memnuniyet
Kanaat:
Kanaat, verilenle yetinmesini bilmektir. İnsan sahip olduklarının kıymetini bildikçe, onlara şükreder. Kanaatkâr insan, her zaman huzurludur çünkü gözünü başkasının malına dikmez, isyan etmez. Kanaat, nimeti az görmemektir; “Az çoktur” düsturunu yaşamak demektir.
İktisat:
İktisat, nimetleri ölçülü ve yerli yerinde kullanmaktır. İsraftan uzak durmak, nimete karşı saygının bir ifadesidir. Çünkü iktisat eden, nimeti hor görmez. İsraf ise, şükürsüzlüğün fiilî bir ilanıdır. Zira şükreden bir kimse, her lokmanın, her damlanın hesabını bilir.
Rıza:
Rıza, kaderin taksimine razı olmaktır. Şükür, sadece bollukta değil; darlıkta da olur. Allah’ın verdiğine razı olan, O’na karşı daima minnettardır. Rızasızlık ise şikâyet doğurur ve şükür kapısını kapatır.
Memnuniyet:
Memnuniyet, iç huzuru ve Allah’ın nimetlerinden hoşnut olma halidir. Nimeti küçümsememek, verilene değer vermek, memnuniyetin bir tezahürüdür. Bu da kalpte yer eden bir şükran duygusunun göstergesidir.
- Şükürsüzlüğün Dört Belirtisi: Hırs, İsraf, Hürmetsizlik, Helâl-Haram Tanımazlık
Hırs:
Hırs, doyumsuzluğun adıdır. Hırslı kişi, neye sahip olursa olsun, daha fazlasını ister. Bu hâl, nimete değil, eksikliğe odaklı bir bakış getirir. Hırs, insanı şükürden uzaklaştırır; hatta küfre yaklaştırır. Çünkü gözü doymayan kalp, şükrü terk eder.
İsraf:
İsraf, nimeti lüzumsuzca harcamaktır. Bu hem nimete hem de nimeti verene karşı bir saygısızlıktır. Allah’ın mülkünü savurganca tüketmek, şükrü unutmaktır. İsraf eden, farkında olmadan nankörlük eder.
Hürmetsizlik:
Nimeti küçük görmek, nimeti vereni unutmak demektir. Hürmetsizlik, kalpteki minnettarlığı öldürür. Bir nimeti hor gören, aslında onun arkasındaki ilahî ihsanı da inkâr edercesine davranmış olur.
Helâl-Haram Ayırmadan Tüketmek:
Şükür, helâl yoldan kazanmakla başlar. Helâl rızık, kalbi saflaştırır ve şükrü kolaylaştırır. Ancak haramla beslenen kalp, şükürden uzaklaşır. Her önüne geleni, kaynağını sorgulamadan tüketen insan, nimete değil, nefsine tapar hâle gelir.
- Günümüz İçin Dersler:
Modern çağ, şükrü sözde bırakıp, yaşam tarzında şükürsüzlüğü hâkim kılan bir sistem sunuyor. Tüketim çılgınlığı, gösteriş tutkusu, tatminsizlik kültürü; insanları kanaatten, iktisattan, rızadan ve memnuniyetten uzaklaştırıyor. Bu da kalplerde doyumsuzluk, sosyal hayatta israf, ruhlarda huzursuzluk doğuruyor.
Oysa şükreden insan, hem dünya hem ahiret saadetine erer. Şükürle yaşayan bir toplumda israf azalır, huzur artar, nimet kıymetlenir, bereket çoğalır. Bu yüzden Bediüzzaman, şükrü sadece bireysel değil, toplumsal bir kurtuluş reçetesi olarak sunar.
Sonuç: Şükür, Hayatın Ölçüsüdür
Şükür, bir tavırdır. Bu tavır; kanaatle yaşamak, nimetleri ölçülü kullanmak, kadere rıza göstermek ve memnuniyet içinde bir hayat sürmekle mümkün olur. Buna karşılık, şükürsüzlük; doymaz bir hırs, kontrolsüz israf, nimetlere karşı hürmetsizlik ve helâl-haram tanımayan bir savrulma ile kendini gösterir. O hâlde her mümin, kendini bu iki mizanla tartmalı ve hayatını şükür terazisinde dengelemelidir.
Özet:
Bu makalede, Bediüzzaman’ın şükrün ölçülerine dair veciz ifadesi çerçevesinde şükrün dört ana göstergesi (kanaat, iktisat, rıza, memnuniyet) ve şükürsüzlüğün dört alameti (hırs, israf, hürmetsizlik, helâl-haram ayırmamak) ele alınmıştır. Şükür, nimetin kıymetini bilmek ve o nimeti Allah’ın rızasına uygun bir şekilde kullanmakla gerçekleşir. İsraf ve hırs gibi tutumlar ise şükürsüzlüğün ve nankörlüğün açık göstergesidir. Sonuç olarak şükür, yalnızca bir söz değil; hayat tarzıdır.