لَهُ الْمُلْكُ: Mülkün Sahibi Kim?”

لَهُ الْمُلْكُ: Mülkün Sahibi Kim?”

“لَهُ الْمُلْكُ

   “Yani ferşten arşa, serâdan süreyyaya, zerrattan seyyarata, ezelden ebede kadar her bir mevcud, semavat ve arz, dünya ve âhiret, her şey onun mülküdür. Mâlikiyet mertebe-i uzması, tevhid-i a’zam suretinde onundur.”
Mektubat

Kur’ân-ı Kerîm’in bir kelimesi bile, bir kâinatı içine alır. İşte bu kelimelerden biri de:

> “لَهُ الْمُلْكُ” — “Mülk O’nundur.”

Bu kısa ama derin mana yüklü cümle, sadece bir mülkiyet bildirmekle kalmaz; aynı zamanda Allah’ın her şeye hâkimiyetini, her şeydeki otoritesini, her şey üzerindeki tasarruf hakkını ve tek malik oluşunu ilan eder. Bediüzzaman Said Nursî bu kelimeyi şöyle açar:

> “Ferşten Arşa, serâdan süreyyaya, zerrattan seyyarata, ezelden ebede kadar her bir mevcud, semavat ve arz, dünya ve ahiret, her şey O’nun mülküdür.”

  1. Mülkün Gerçek Sahibi Kimdir?

İnsan, mülk edinir; ev, araba, arsa sahibi olur. Devletler topraklara sahip çıkar. Şirketler fabrikaları, insanlar akıllarını, mallarını sahiplenir. Ama hepsi geçicidir, hepsi sınırlıdır.
Gerçek mülkiyet, devamlılık ve mutlak tasarruf ister.

Bir şeyin sahibiysen onun üzerinde tam söz sahibi olman gerekir.

Ama insan, sahip olduğunu sandığı hiçbir şeyi yanında tutamaz.
Ne mal, ne mülk, ne evlat, ne beden…

Oysa Allah’ın mülkü, ezelden ebede kadar sürer.
Zerreden galaksilere kadar her şey, O’nun ilmiyle yaratılır, kudretiyle yaşar, iradesiyle yönlenir.
İşte bu yüzden mutlak malik, yalnızca “لَهُ الْمُلْكُ” diyebileceğimiz Allah’tır.

  1. Ferşten Arşa, Zerreden Yıldıza

Bediüzzaman, mülkün kapsamını genişletirken şu ifadeleri kullanır:

“Ferşten Arşa”: Yani en aşağıdan en yüce makamlara kadar.

“Serâdan Süreyyaya”: Yani yerin altından gökyüzünün yıldızlarına kadar.

“Zerrattan Seyyarata”: Atomlardan yıldızlara, yani mikroskobikten makroskobik âleme kadar.

Bu ifade tarzı, Allah’ın sadece göklerin değil, en küçük parça ve en büyük sistemin de sahibi olduğunu ilan eder.
Bir damla sudaki molekül ile uzaydaki galaksi arasında, O’nun mülkü açısından hiçbir fark yoktur. Hepsi O’nun elindedir.

  1. Mülk O’nunsa, İnsan Kimdir?

Peki bu durumda insanın konumu nedir?

İnsan malik değil, emânetçidir.
Mülkün sahibi değil, mülkte misafirdir.
Bu dünyada geçici bir konaklama hakkı olan kul, kendi benliği üzerinde bile sahip değilken, nasıl olur da Rabbine karşı kibirlenebilir?

> “Malikiyet mertebe-i uzması, tevhid-i a’zam suretinde onundur.”
Yani Allah’ın en yüce malikiyeti, en büyük tevhid delilidir.
Her şeyi sahiplenmek, her şeyin tek bir kudretle yaratıldığını gösterir.

  1. Dünya ve Âhiret: Mülk Sahibi Değişmez

Birçok kişi, dünya hayatını kontrol edebileceğini düşünür; kariyerini, servetini, hatta ömrünü kendi planladığını sanır. Ama ölüm gelir ve her şey sona erer.

Peki sonra?

Ahiret de O’nun mülküdür.
Cennet O’nun rahmetiyle, cehennem O’nun adaletiyle işler.
Orada da kimse sahip değil, herkes “kuluçtur”.

Mülk, yalnızca bu dünyaya ait değil; ölüm ötesine, ebediyete uzanır.

  1. Mülkü Tanımak, Tevhidi Anlamaktır

Tevhid; yalnızca “Allah birdir” demek değildir.
Tevhid, “Her şey O’nundur” diyebilmek, “O’ndan başka kimse malik değildir” idrakine varmaktır.
Bu da insanı şirke, gurura, israfa, haksızlığa karşı uyarır.

> Eğer her şey O’nunsa:

Malınla övünemezsin.

Başkasının hakkını gasp edemezsin.

Dünyaya tapamazsın.

Ölüme isyan edemezsin.

Sonuç ve Özet

“لَهُ الْمُلْكُ” – Mülk O’nundur.
Bu cümle, kâinatın sahibini, hâkimini ve yöneticisini tek bir kelimeyle özetler.
Her şey, her yönüyle Allah’a aittir:
Zerreler, yıldızlar, yer, gök, dünya, ahiret, zaman, mekân…
Bu sahiplik sadece yaratmaya değil, yönetmeye, yaşatmaya ve hükmetmeye de şâmildir.
İnsan ise bu mülk içinde sadece bir misafirdir. Görevi, sahibini tanımak ve O’na kulluk etmektir.

Özetle:

“لَهُ الْمُلْكُ”, kâinatın tamamının tek sahibi olan Allah’a ait olduğunu bildirir.

Her şey Allah’ın mülküdür: en küçük zerreden en büyük galaksiye kadar.

Malikiyet, en büyük tevhid delilidir. Allah’tan başka malik yoktur.

İnsan sahip değil, misafirdir. Emanetçi olduğunu bilmeli, sorumlulukla yaşamalıdır.

Ahiret de Allah’ın mülküdür; oradaki hesap ve mükâfat da O’nun tasarrufundadır.

Ey insan! Senin olmayan bir dünyada, neye dayanarak kibirleniyorsun?
Unutma: Mülk O’nundur. Sen sadece emaneti taşıyorsun.

 

Loading

No ResponsesHaziran 30th, 2025