Yorgun Bir Milletin Hikâyesi: Kavgadan İnşaya Giden Yol

Yorgun Bir Milletin Hikâyesi: Kavgadan İnşaya Giden Yol

Zamanın yükü sırtımıza çöktü, kelimeler bile bitkin artık.
Yalnızca bedenlerimiz değil; kalplerimiz, ümitlerimiz ve hayallerimiz de yorgun.
Ve en acısı, artık çocuklarımız bile dünyaya yorgun geliyor.

Neden bu kadar yorgunuz? Çünkü çok iş yaptığımızdan değil…
Çünkü çok kavga ettik.

Kardeşi kardeşe düşüren fikir kılıçları, mezhep ve meşrep savaşları, ideolojik çekişmeler, siyasal kutuplaşmalar…
Her tarafı “ben” ile örülmüş duvarlar arasında “biz” unutuldu.

Milletçe yorgunuz, çünkü:

Geçmişin acılarını bugüne taşıdık,

Geleceğin korkusunu bugünden yaşadık,

Bugünü ise birbirimizi yargılamakla geçirdik.

  1. Kavganın Tükettiği Güç: Harcanan Zihin, Kaybolan İman

Zihin enerjimiz, kalem kudretimiz, dâvâ ahlâkımız savunma, karşı durma ve ifşa ile tükendi.
Birbirini dinlemeden konuşanlar, hakikatin değil; nefsin askerleri oldular.

Oysa Kur’ân bize ne diyordu?

> “Müminler ancak kardeştirler. O hâlde kardeşlerinizin arasını düzeltin.”
(Hucurât Sûresi, 10)

Biz ne yaptık?

Kardeşliği unuttuk,

Düşmanlıkta maharet aradık,

Haklı çıkmak için hakikati feda ettik.

Ve şimdi tükeniyoruz. Çünkü birbirimize karşı savaştığımız her saniye, aslında kendi kalemizi içten çökertiyoruz.

  1. Yorgunluğun Kalıcı Hâle Gelmesi: Çocuklar Neden Umutsuz?

Bugün doğan çocuklar, umut değil yük miras alıyor.
Babalarının başını kaldırmadan izlediği ekranlar, annelerinin içten içe yutkunduğu gözyaşları, toplumun üzerinde dolaşan karamsar atmosfer…

Çocuklar gülmeyi değil, susmayı öğreniyor.
Oyun değil, telaş miras kalıyor.
Söz değil, öfke duyuyorlar.

Bu yorgunluk sadece maddi değil, manevî bir çöküş.
Ve bu çöküşün asıl sebebi iş yapamamak değil; birlikte iş yapamamaktır.

  1. Enerjiyi İnşaya Çevirmek: Kavga Yerine Kardeşlik

Yorgunluk dağ gibi büyür. Ama yönü değişirse, bir dağın eteğinde yükselen medeniyetler de kurulabilir.
Bugün en büyük ihtiyacımız, kavga değil; inşa için seferberliktir.

Farklılıkları düşmanlık sebebi değil, zenginlik vesilesi görmek.

Aklı kinle değil, hikmetle kullanmak.

“Ben haklıyım” demekten önce “Ben ne yapabilirim?” sorusunu sormak.

Kur’ân’ın çağrısı bu değil midir?

> “İyilik ve takva üzere yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.”
(Maide Sûresi, 2)

O hâlde artık kavga değil, kalem üretmeli; tartışma değil, terakki üretmeliyiz.

  1. Sessiz Kahramanlık: Kavga Etmeden İş Yapmak

İslâm tarihinde en büyük işleri yapanlar, en sessiz insanlardı.
Bediüzzaman, “ben cemiyetle değil, cehaletle savaşırım” dedi.
İmam Gazali, “mücadele kalp kırmaksa, ben susayım daha iyi” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v) ise “en güçlü kişi, öfkesini yenen kişidir” buyurdu.

Bugün kahramanlık, bağırmak değil; sabırla taş üstüne taş koymaktır.
Çünkü milletin gerçek kalkınması, fikir ve ruh dünyasında başlar.
Ve ruh, kavgadan değil; hizmetten enerji alır.

  1. Geleceğe Miras: Yorulmuş Çocuklara Umut Borcumuz Var

Biz bu yorgunluğu kendimizle gömmemeliyiz.
Çocuklara mirasımız kavga değil, üretim; öfke değil, ilim; düşmanlık değil, şefkat olmalı.

Artık:

Birbirimizi değil, problemleri sorgulamalıyız.

Hakkı sahiplenip, hataya düşeni kazanmalıyız.

Eleştiriyi öfke ile değil, öğretme niyetiyle yapmalıyız.

Bu yorgunluğu iyileştirmek için önce dil değişmeli, sonra kalp değişmeli, en sonunda millet yeniden uyanmalıdır.

Sonuç: Kavgadan Vazgeçenler, Kalkınmanın Taşlarını Döşer

Yorgun bir milletin kalkınması, öfkeyi bırakıp birlikte yürümesiyle mümkündür.
Birbirini dinlemeyenler düşünemez,
Birbirine sırt çevirenler yol yürüyemez,
Ve birbirini düşman görenler düşmanın ta kendisi olur.

Millet olmak, aynı bayrağın gölgesinde değil; aynı hedefin izinde yürümekle mümkündür.

Ve bu yorgunluk, artık silkelenip ayağa kalkmamız gerektiğinin işaretidir.

Özet:

Bu makalede toplum olarak yaşadığımız genel yorgunluk, bu yorgunluğun sebebi olan iç çatışmalar, ve Kur’ân’ın birlik ve üretim esaslı çözüm önerileri ele alındı. Başlıca noktalar:

  1. Yorgunluğumuz, iş yapmaktan değil; sürekli birbirimizi tüketmekten kaynaklanıyor.
  2. Çocuklarımız bile bu kavgaların mirasını ruhsal yük olarak devralıyor.
  3. Kur’ân, kardeşliği, dayanışmayı ve hikmetli bir dil kullanmayı öneriyor.
  4. Gerçek kalkınma, sessiz hizmetle ve yapıcı çalışmalarla mümkün olur.
  5. Kavgayı bırakmak, yenilmek değil; millet olmak için ilk adımdır.

Sonuç: Bu yorgunluğu sona erdirecek tek şey, kavga değil; birlikte hayra yönelmiş bir irade ve sabırla örülmüş bir inşa hareketidir.

 

Loading

No ResponsesHaziran 29th, 2025