Karanlık Perdeyi Yırtan Hakikat: Zulüm Devam Etmez

Karanlık Perdeyi Yırtan Hakikat: Zulüm Devam Etmez

Tarih boyunca zulmün sürmesi hiçbir zaman kaim olmamıştır. Zulmedenler, bir dönem güç ve nüfuzla dünyayı sarsmış olsalar da, neticede hem milletlerin vicdanında hem de tarihin hükmünde mahkûm olmuşlardır. Bugün de karşımızda, insanlığın sınırlarını zorlayan bir küstahlıkla hareket eden bir yapı var: Dünyayı yönettiğini zanneden, zulmü organize eden ve ahlâksızlığı sistematik hale getiren küresel Yahudi elit.

Bu elitin merkezinde Epstein Adası, New York’taki yeraltı tünelleri ve Gazze’de devam eden vahşet gibi insanlığın kanını donduran karanlık dosyalar yer almaktadır. Bunlar, aslında sadece tekil suçlar değil; büyük bir küresel projenin, bir “ahlâksızlık sisteminin” parçalarıdır.

  1. Epstein Adası: Günahın Şatafatlı Cehennemi

Jeffrey Epstein’in kurduğu ada, basit bir cinsel sapıklık mekânı değil; şöhretli isimlerin, siyasetçilerin, iş insanlarının çocuk istismarı üzerinden şantajla dizayn edildiği bir merkezdi. Orası bir test alanıydı: Ahlâkî çöküntünün sınırlarını kim zorlayacak, kim şantaja boyun eğecek, kim şeytani düzene hizmet edecek?

Epstein’in ani ve “şüpheli” ölümü ise bu karanlık şebekenin nasıl kendi içinde bile tehdit unsurlarını yok ettiğinin göstergesidir. Bu ada, insanlık vicdanında Yahudi elitizminin ahlâksız yüzünü gözler önüne seren bir karanlık sembol olarak kalacaktır.

  1. New York’taki Yeraltı Tünelleri: Kan ve Çığlıkların Altında Saklanan Gerçek

New York’ta polis baskınlarıyla açığa çıkan bazı tünel sistemlerinde kanlı yataklar, çocuk pusetleri ve akıl almaz izler bulunduğu iddiaları, dünya medyasında bir süre yankı bulduktan sonra hızla unutturuldu. Çünkü bu olaylar, yalnızca “marjinal sapıkların” işi değil; sistematik ve organize yapıların kontrolünde yürütülen bir endüstri idi: Adrenochrome gibi akıl dışı fakat belgelenmiş ticaretler bu iddiaları destekler niteliktedir.

Bu iddiaların en çarpıcı yanı, bazı çocukların bu tünellerde doğup büyümüş olabileceği gerçeğidir. İnsan, şeytanlaşmadıkça böyle bir zulmü işlemez. Bu dehlizler, insanlık tarihinin en utanç verici bölümlerine dair “yerin altındaki” hakikattir.

  1. Gazze: Sessizliğin Çığlıkları

Ve bugün, gözümüzün önünde, kameraların ve ekranların ortasında işlenen Gazze Soykırımı… Sadece bombalar değil; gıda, ilaç, su gibi en temel insanî ihtiyaçlar üzerinden uygulanan kuşatma, Yahudi Siyonizminin hakikat karşısında ne denli gözü dönmüş hale geldiğini gösteriyor.

İnsanlığın ortak vicdanı Gazze’de sınanıyor. Vicdanını yitirenler, susuyor. Küresel medya, İsrail’i temize çekmeye çalışıyor. Ancak milyonlarca insan, artık gerçeği görüyor: İsrail sadece bir devlet değil; zulmü, gasbı, yalanı ve kanı kutsal sayan bir zihniyetin vitrini haline gelmiştir.

Zulmün Ebedî Olmadığını Tarih Haykırır

Unutulmamalıdır ki:

> Zulüm ile abad olanın, akıbeti berbat olur.
Hakkın tokadı, küfrün pençesinden ağırdır.
İlâhî adaletin gecikmesi, yokluğu anlamına gelmez.

Bu yaşananlar, sadece bir milletin değil, tüm insanlığın vicdanına yöneltilmiş bir sınavdır. Eğer bu hakikatler görmezden gelinirse, zalimin zulmü cesaret bulur. Ama eğer susan diller konuşur, karanlığa göz yuman gözler hakikate açılırsa; Epstein Adası da, tünel cinayetleri de, Gazze vahşeti de, Firavun’un sarayı gibi çöker.

Son Söz:

Zulüm bir sistem haline geldiğinde, hakikat bir kıyamet gibi gelir. Bu kıyamet bazen bir kelimeyle, bazen bir uyanışla başlar. Bugün uyanan milyonlar, zalimlerin saltanatını yıkmak için yeterlidir. Epstein gibi ifşa edilmiş isimler, yer altındaki tünellerin korkunçluğu ve Gazze’deki hakikat; tek bir şeye işaret eder:
Zulüm ebedî değildir. Ve hakikatin kıyameti yakındır.

Özet:

Bu makalede üç temel mesele ele alındı:

  1. Epstein Adası, küresel elitin ahlâksızlık ve şantaj üzerinden dünyayı nasıl yönettiğini ortaya koyuyor.
  2. New York’taki yeraltı tünelleri, çocuk istismarı ve insan kaçakçılığı gibi karanlık işlerin nasıl organize edildiğini gösteriyor.
  3. Gazze’deki soykırım, insanlığın gözleri önünde işlenen bir vahşet olarak küresel vicdanı sınıyor.

Sonuç olarak: Bu üç olay, insanlık tarihine birer ibret vesikası olarak kazınmıştır. Her biri zulmün sonsuz olmadığını ve hakikatin mutlaka galip geleceğini haykırmaktadır.

 

Loading

No ResponsesHaziran 29th, 2025