İlkesiz Siyasetin Tuzakları: Dünü Yalanlayan Bugünler

İlkesiz Siyasetin Tuzakları: Dünü Yalanlayan Bugünler

Siyaset, aslında millete hizmetin en yüksek ve sorumlu alanıdır. Fakat bu alan ne zaman ki menfaatlerin, şahsi hesapların ve dünyevi hesapların mezbahasına dönerse, o zaman hakikatin sesi kısılır, ilkenin yerini ilkesizlik alır, istikametin yerine istikrarsızlık geçer.

Ana muhalefet partisi olarak uzun yıllardır siyasetin içinde bulunan bir parti, zaman zaman iktidara da gelmiş, zaman zaman mecliste baskın bir konumda bulunmuştur. Ancak dikkat çeken bir husus var ki, bu partinin siyaset tarzı çoğu zaman hırçınlık, mızıkçılık, inkâr ve dönüşlerle örülüdür. Bir gün söylediklerini ertesi gün inkâr eden, dün “asla” dediği yere bugün koşarak dönen, dün yerin dibine soktuğu kişi veya yapıyla bugün kol kola yürüyen bir çizgi; siyasette itibar değil, istikrarsızlık doğurur.

Tükürdüğünü Yalamak Değil, Hakkı Ayakta Tutmak Gerek

Siyasette elbette zaman zaman taktiksel değişiklikler, şartlara göre stratejik pozisyonlar olabilir. Ancak bu değişim, eğer bir ilkeye dayanmazsa, samimiyetsizlikle yoğrulmuş bir menfaat çarkından başka bir şey değildir. Bugün halkın dikkatinden kaçmayan en önemli meselelerden biri de budur: Dün büyük laflar eden, hatta “yemin” edenlerin bugün sanki hiçbir şey olmamış gibi geri dönmeleri…

Bir siyasetçinin kendi durduğu yeri ve ilkesini koruyamaması, onu sadece şahsî olarak değil, temsil ettiği kitleyi de itibarsızlaştırır. “Siyaset sanatı mümkün olanı elde etme sanatıdır” sözü, ilkesizliğe kılıf yapılmamalıdır. Çünkü siyaset, en çok da tutarlılıkla büyür; en az da çark etmekle küçülür.

Sözde Muhalefet, Özde Hedefsiz

Sürekli bağırmak, kavga etmek, her şeye karşı çıkmak da bir siyaset değildir. Hırçınlıkla muhalefet yapılmaz. Yapıcı bir tutum, milletin derdine çare arayan bir öneri sunulmadıkça, muhalefet yalnızca gürültüye dönüşür. Bu hırçınlık ve çatışmacı üslup halk nezdinde güvensizlik doğurur.

Muhalefet olmak, karşı olmak değil; doğruya doğru, yanlışa yanlış demektir. Ama bazı muhalefet çizgileri, sadece karşıtlıkla beslenip, milletten değil, kurgulanmış algılardan destek ummaktadır. Böyle bir muhalefet tarzı, siyaseti bir ilke savaşı değil, bir koltuk pazarlığına dönüştürür.

Menfaat Siyaseti Değil, Vicdan Siyaseti

Bugün siyaset dünyasının en büyük açmazı, insanları ideallerine değil; çıkarlarına göre yönlendirmesidir. Ne yazık ki birçok siyasi aktör, bir zamanlar “asla!” dediği yere “aman” diyerek yöneliyor. Dün “hain” dediğiyle bugün fotoğraf veriyor. Dün yere göğe sığdıramadığıyla bugün mahkemelik oluyor. Siyaset bu kadar yüzeysel, bu kadar kaygan, bu kadar güvenilmez hale geldiğinde, halk sadece siyasetten değil, yönetimden de soğuyor.

Bu yüzden unutulmamalı ki, menfaat uğruna dününü yalanlayan biri, yarınını da inkâr eder.

Sonuç ve Özet

Bu makalede, özellikle ana muhalefet partisi özelinde ama genelde tüm siyaset kurumları için geçerli olan şu gerçek vurgulandı:
İlkesizlik ve hırçınlık, uzun vadede itibarsızlığa yol açar.
Tükürdüğünü yalamak tabiriyle özetlenen bu ilkesiz dönüşler, halkın hafızasında derin izler bırakır. Siyaset, tutarlılık ve ilkelerle büyür. Dünle bugünü çelişen siyaset, geleceğe güven veremez.

 

Loading

No ResponsesHaziran 29th, 2025