Fıtratın Dili Yalan Söylemez: Meyelanların İlâhî Kudretle Konuşması

Fıtratın Dili Yalan Söylemez: Meyelanların İlâhî Kudretle Konuşması
Bediüzzaman’ın Tekvînî Emirler Üzerine Derin Bir Tefekkürü

“Fıtrat yalan söylemez. Bir çekirdekteki meyelan-ı nümuvv der: “Ben sünbülleneceğim, meyve vereceğim.” Doğru söyler. Yumurtada bir meyelan-ı hayat var: Der: “Piliç olacağım.” Biiznillah olur. Doğru söyler. Bir avuç su, meyelan-ı incimad ile der: “Fazla yer tutacağım.” Metin demir onu yalan çıkaramaz; sözünün doğruluğu demiri parçalar. Şu meyelanlar, irâdeden gelen evâmir-i tekviniyenin tecellileridir, cilveleridir. ”
Hutbe-i Şamiye

Giriş:

Her varlık, sessiz fakat hikmetli bir dil konuşur. Bu dil, ne harf ister ne kelime… Fakat ilim ve tefekkür ehline sırlar fısıldar. O dilin adı: fıtrattır. Ve fıtrat asla yalan söylemez.
Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şamiye’de bu gerçeği şu veciz cümleyle dile getirir:
“Fıtrat yalan söylemez.”
Ardından çekirdekten suya, yumurtadan demire kadar örneklerle, yaratılışın hakikate şahadet ettiğini anlatır. Bu derin bakış; hem kevnî (yaratılışla ilgili) hakikatlerin keşfine, hem de insanın iç âlemine ayna tutar.

  1. Fıtrat: Yaratılışın Doğruya Kodlanmış Halidir

Fıtrat; her şeyin yaratılıştaki tabii yönelişi, özü ve karakteridir.

Çekirdeğin sünbül olma meyli,

Yumurtanın canlılığa açılması,

Suyun donarak genişlemesi…
Bunların her biri, kendi hâlince bir “tevhid” ilanıdır. Çünkü kendi başlarına bu işleri bilerek yapmaları mümkün değildir. Her biri, kendisine yüklenen ilâhî programı ifa eder. O hâlde bu “meyelan” (yönelme) halleri, Allah’ın irade ve kudretinin bir cilvesidir.

  1. Meyelan: Emir-i İlâhînin Kevnî Dili

Çekirdeğin içindeki büyüme arzusu, bilimsel dille “biyolojik potansiyel” olarak ifade edilir. Ama bu meyelan, sadece fizikî değil, aynı zamanda metafizikîdir.

O meyelan, emirle gelir.

Emir ise irade-i ilâhiyeden doğar.
Çünkü cansız olan bir tohumun, toprağı delip filizlenmesi, ilim, irade ve kudret olmadan mümkün değildir.
Dolayısıyla bu meyiller, “tesadüf” ya da “tabiat” denilerek geçiştirilemez. Onlar, emr-i tekvinîdir: Allah’ın yaratma emrinin fiilî yansımalarıdır.

  1. “Yalan Söylemeyen” Fıtratın Dili ve Tesiri

Bediüzzaman’ın verdiği örnekler çarpıcıdır:

Çekirdek, “Ben ağaç olacağım” der — ve olur.

Yumurta, “Piliç olacağım” der — ve olur.

Su, “Donunca genişleyeceğim” der — ve olur.
Bu olaylar, fizikî sebeplerle izah edilebilir; ama hakikat şu ki, bu düzenli işler tesadüf eseri değil, iradeli bir elin dokunuşudur.
Suyun donarak metali patlatması, kudretin en küçük bir parçadaki tecellisini gösterir. Madde, bu kudretin emrine karşı koyamaz. Zira fıtrat, asla yalan söylemez.

  1. İnsan Fıtratı da Aynı Kanuna Tabidir

İnsanın da içinde derin bir “meyelan” vardır:

Hakikate yönelme,

Adaleti isteme,

İmana susama…
Bu yönelişler de Allah’ın insana kodladığı fıtrî emirlere dayalıdır. Ancak bu meyiller, şüphe, nefs ve inkâr ile bastırıldığında insan, fıtratından uzaklaşır; yani kendi hakikatini bozar. Ama nefsin inadı da hakikati değiştirmez. Çünkü fıtratın yalan söylemediği gibi, fıtratla çatışan da iflah olmaz.

  1. Günümüze Düşen Hikmet:

Bugün bilim, olayların nasıl gerçekleştiğini inceler. Ama niçin gerçekleştiğini çoğu zaman ihmal eder. Bediüzzaman bu boşluğu doldurur. Maddenin ve hayatın arkasında işleyen bir kudret, bir irade, bir şuur olduğunu hatırlatır. Modern zihin, görünene takılırken; fıtrat, görünmeyeni gösterir. Yeter ki insan, tabiatı dinlesin. Zira o, Allah’tan gelen bir ilham gibi konuşur — hem de yalan söylemeden.

Sonuç:

Fıtrat; her varlığın yaratılışındaki niyet, yön ve çizgidir. Ve o çizgi hep doğrudur. Zira onu çizen Allah’tır. Bir çekirdeğin ağaç olma yönelişi ne kadar doğruysa, insanın imana ve hakikate yönelişi de o kadar doğrudur. Bu nedenle fıtrata kulak vermek, ilâhî iradeye teslim olmak demektir. Ve bu teslimiyet, hem aklın hem kalbin selametidir.

ÖZET:

Bu makalede, Bediüzzaman’ın “Fıtrat yalan söylemez…” ifadesinden yola çıkarak; varlıkların yaratılıştan gelen yönelişlerinin (meyelanlarının), Allah’ın irade ve kudretinin yansıması olduğu anlatılmıştır. Çekirdeğin filizlenmesi, yumurtanın canlanması gibi örnekler; tabiatın, bir fail değil, ilâhî emre itaat eden bir memur olduğunu gösterir. Neticede fıtrat, tevhidin kevnî delilidir ve hakikate susamış ruhlara sadık bir kılavuzdur.

 

Loading

No ResponsesHaziran 29th, 2025