Kader ve İrade Arasında: Meşiet-i İlahiye Hâkimdir

Kader ve İrade Arasında: Meşiet-i İlahiye Hâkimdir

“İnsan her ne kadar fâil-i muhtar ise de fakat

وَمَا تَشَٓاؤُنَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ

sırrınca, meşiet-i İlahiye asıldır ve kader hâkimdir. Meşiet-i İlahiye, meşiet-i insaniyeyi geri verir. 

اِذَا جَاءَ الْقَدَرُ عُمِىَ الْبَصَرُ

hükmünü icra eder. Kader söylese iktidar-ı beşer konuşmaz, ihtiyar-ı cüz’î susar.”
Mektubat

> “İnsan her ne kadar fâil-i muhtar ise de fakat
وَمَا تَشَٓاؤُنَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ
sırrınca, meşiet-i İlahiye asıldır ve kader hâkimdir.”
(Mektubat – Bediüzzaman Said Nursî)

İnsanoğlu, irade sahibi bir varlıktır. Seçebilir, karar verebilir, sorumluluk üstlenebilir. Lakin insan ne kadar hür gibi görünse de; onun hürriyeti mutlak değil, kayıtlıdır. O iradeyi de ona veren, Cenab-ı Hak’tır. Ve o irade, Allah’ın meşîet (dileme ve takdir) dairesi içinde geçerlidir. Zira:

> “Siz dilemedikçe Allah dilemez.” değil,
“Siz bir şeyi dileyemezsiniz, ancak Allah dilerse olur.”
(Bkz: Tekvîr, 29)

  1. İnsanın İradesi Vardır Ama Mutlak Değildir

İslam, insanın iradesini kabul eder; onu yok saymaz. İnsan:

İyiyi ya da kötüyü seçmekte serbesttir.

Amellerinden sorumludur.

Cüz’î ihtiyarı vardır.

Fakat bu irade, bağımsız bir güç değildir. Çünkü o iradenin varlığı da, tesiri de, sonuca ulaşması da Allah’ın izniyle ve takdiriyle mümkündür.

  1. Meşiet-i İlahiye Asıldır: Yani Nihai Karar Allah’ındır

> وَمَا تَشَٓاؤُنَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ
“Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.”
(Tekvîr, 29)

Bu ayet, insanın dileme ve seçme özgürlüğünün Allah’ın dilemesine bağlı olduğunu açıkça beyan eder. Yani insanın seçmesi, Allah’ın yaratmasına, takdirine, iznine bağlıdır. İnsan ne kadar istese de, Allah dilemedikçe o istek gerçekleşmez.

  1. Kader Gelince Göz Kördür

> اِذَا جَاءَ الْقَدَرُ عُمِىَ الْبَصَرُ
“Kader geldiğinde basiret kör olur.”

Bu hikmetli cümle, kaderin inkâr edilemez hâkimiyetini gösterir. İnsan çoğu zaman aklıyla plan yapar, yollar çizer, tedbir alır. Ama kader gelir, o planları yıkar. Bu noktada basiret (derin kavrayış) susar, insan aczini anlar. Çünkü:

Kader, nihai hakemdir.

Allah’ın takdiri vuku bulunca, kulun ihtiyarı etkisizleşir.

“Ben yaparım” diyen insan, “Ancak Allah dilerse olur” hakikatini kabul etmek zorunda kalır.

  1. Kaderin Hükmü Gelince, İrade Susar

Bediüzzaman’ın şu sözü çok dikkat çekicidir:

> “Kader söylese, iktidar-ı beşer konuşmaz; ihtiyar-ı cüz’î susar.”

Bu ifade, Allah’ın mutlak hâkimiyetini gösterir. İnsan ancak bir noktaya kadar söz sahibidir. Ötesinde, hüküm kaderindir. Misal:

Bir doktor tedavi eder ama şifa Allah’tandır.

Bir asker savaşır ama zafer Allah’ın takdiridir.

Bir çiftçi eker ama verimi veren Allah’tır.

Bu noktada insan iradesi çalışır, ama kader son sözü söyler.

  1. Hikmetli ve İbretli Gerçek: Kul, İradenin Sahibi Değil, Kullanıcısıdır

İnsan iradesini dahi kendi yaratmaz. İrade insana emanet edilmiştir. Kullanma hakkı verilmiştir. Ama bu iradeyi geçerli kılan, sonuçlarını belirleyen hep Allah’tır.

İşte bu anlayış:

Ne fatalizm (kadercilik) gibi tembelliğe,

Ne de liberal özgürlük gibi başıboşluğa yol açmaz.

Aksine:

Sorumluluğu öğretir.

Acz içinde huzur bulmayı sağlar.

Başarıda şükür, başarısızlıkta teslimiyet doğurur.

Sonuç ve Özet

İnsan irade sahibidir ama o irade sınırsız değildir. Allah’ın meşieti, insanın meşietine galiptir. Allah dilemedikçe hiçbir şey gerçekleşmez. İnsan sadece seçer, Allah ise yaratır. Kaderin hükmü geldiğinde irade susar, beşerin gücü durur. Bu denge, kulun hem çalışmasını hem teslimiyetini öğretir. En doğru yol: çalışmak bizden, takdir Allah’tandır demektir.

ÖZET

İnsan irade sahibidir ama mutlak hür değildir.

Allah’ın dilemesi (meşiet), her şeyin üstündedir.

Kader gelince, insan planları ve gücü işe yaramaz.

“Siz dilemedikçe Allah dilemez” değil; “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.”

Kader konuştuğunda, insan susar; iktidarı ve cüz’î iradesi etkisizleşir.

Doğru denge: Çalış, seç ama sonucu Allah’a bırak.

 

Loading

No ResponsesHaziran 27th, 2025