İlahi İsimlerin Cilvesinde Bir Hizmet: Vedûd, Rahîm ve Hakîm Aynasında Kur’an Hizmeti
İlahi İsimlerin Cilvesinde Bir Hizmet: Vedûd, Rahîm ve Hakîm Aynasında Kur’an Hizmeti
“Ehl-i hakikatin bir kısmı nasıl ki ism-i Vedud’a mazhardırlar ve a’zamî bir mertebede o ismin cilveleriyle, mevcudatın pencereleriyle Vâcibü’l-vücud’a bakıyorlar. Öyle de şu hiç-ender hiç olan kardeşinize, yalnız hizmet-i Kur’an’a istihdamı hengâmında ve o hazine-i bînihayenin dellâlı olduğu bir vakitte, ism-i Rahîm ve ism-i Hakîm mazhariyetine medar bir vaziyet verilmiş. Bütün Sözler, o mazhariyetin cilveleridir. İnşâallah o Sözler
وَمَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا كَثٖيرًا
sırrına mazhardırlar.”
Mektubat
İnsan, kâinat içinde âciz bir varlıktır; fakat bir yönüyle de sonsuz mânâlara pencere olan kıymetli bir mirsaddır. Hakikati arayanlar, bu varlık âleminde Cenab-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarını temaşa eder, eşyayı birer ayine bilir, ilahi tecellilerin izlerini takip ederler. Bediüzzaman Said Nursî, bu tecelliyatın şahsî tezahürlerine dair mütevazı ama derin bir hakikati şu cümlelerle ifade eder:
> “Ehl-i hakikatin bir kısmı nasıl ki ism-i Vedûd’a mazhardırlar… Öyle de şu hiç-ender hiç olan kardeşinize… ism-i Rahîm ve ism-i Hakîm mazhariyetine medar bir vaziyet verilmiş. Bütün Sözler, o mazhariyetin cilveleridir.”
Bu cümle, sadece bir şahsî tefekkür değil; ilahi isimlerin insan üzerindeki tecellisinin, Kur’an hizmetine yön veren bir sır olduğunun ilanıdır.
- İsm-i Vedûd: Hakikatin Kalbi Olan Muhabbet
Ehl-i hakikatin bir kısmı, ism-i Vedûda mazhardır. Vedûd, “çok seven” ve “sevgisine karşılık veren” demektir. Bu mazhariyet, eşyada Allah’ın cemal ve muhabbet tecellilerini görmeyi sağlar. Bu tür hakikat ehli, kâinata sevgiyle bakar; her varlıkta Hakk’ın cemalini seyreder. Onlar için eşya aşkın ve muhabbetin dili hâline gelir.
Bu muhabbet, tasavvufun derin yolculuklarında sıkça rastlanan bir tecellidir. Ancak burada, başka bir tecelliye, başka bir vazifeye dikkat çekilir.
- Bediüzzaman ve İsm-i Rahîm & Hakîm
Bediüzzaman, kendisine hiç-ender hiç diyerek son derece mütevazı bir hâl ile Kur’an’a hizmet ederken, bir başka ilahi tecelliye mazhar olduğunu ifade eder:
Rahîm ve Hakîm isimlerinin cilvesine.
İsm-i Rahîm, Cenab-ı Hakk’ın sonsuz merhametini, kullarını rahmetle kuşatışını temsil eder. Bu tecelli, insanlara acımayı, şefkatle yaklaşmayı, onların kurtuluşu için çalışmayı doğurur.
İsm-i Hakîm, her şeyi hikmetle yapan, abes iş işlemeyen anlamındadır. Bu isim, kainattaki düzen, denge ve gayeye yöneliklik duygusunu besler.
Bediüzzaman’ın yazdığı Sözler, işte bu iki ismin cilvesidir:
Bir yandan insanlara şefkat ve rahmetle yaklaşan, öte yandan hikmetle derin izahlar yapan bir Kur’an tefsiri mahiyetindedir. Bu eserlerde hem Rahîm isminin iç ısıtan dokunuşu, hem de Hakîm isminin aklı doyuran tahlilleri mevcuttur.
- Kur’an Hizmeti: Bir Hazineye Dellâllık
Bediüzzaman, kendisini “o hazine-i bînihayenin dellâlı” olarak tanımlar. Kur’an, sonsuz hakikatlerin hazinesidir. Dellâl ise, bu hazineyi halka duyuran, ilan eden kişidir. Bu misyon, nefsî bir iddia değil, bir emanettir. Bu emanetin taşıyıcısı olmak, insanı azametli kılmaz; aksine “hiç-ender hiç” hâlinde tutar. Çünkü hazine onun değildir; sadece emanetçisidir.
Bu duruş, Kur’an hizmetinde benlik ve gösterişin yerinin olmadığını, hizmetin ancak ihlâs, tevazu ve sadakatle yapılabileceğini gösterir.
- Ve Sonuç: Hikmetle Dolu Bir Vahiy Hizmeti
“وَمَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا كَثِيرًا”
(“Kime hikmet verilmişse, muhakkak ona çok hayır verilmiştir.” – Bakara 2/269)
Bu ayetin işaret ettiği gibi, hikmet, her hayrın çekirdeğidir. Bediüzzaman’ın “Sözler” adını verdiği eserler, sadece dinî bilgi değil, hikmetli bir iman inşası, akla hitap eden bir marifet yapısı ve kalbe nüfuz eden bir rahmet deryasıdır.
Dolayısıyla bu eserler, yalnızca kelimeler değil; isimlerin cilvesi, ilahi sıfatların yansımaları, Kur’an’dan gelen bir hikmet nefesidir.
Özet:
Bu makalede, Bediüzzaman Said Nursî’nin Kur’an hizmeti sürecinde ism-i Rahîm ve Hakîme mazhar oluşu, ehl-i hakikatin ise bazen ism-i Vedûd cilvesiyle mevcudatı temaşa edişi açıklanmıştır. Sözler adlı eserler, bu ilahi isimlerin tecellisi olarak rahmet ve hikmet yüklü bir Kur’an tebliğ hizmetini temsil eder. Bu tebliğ, nefsî bir iddiadan uzak, “hiç-ender hiç” sırrıyla yapılmış ve ayetin de işaret ettiği gibi, “hikmetle gelen çok hayrın” bir ifadesi olmuştur. Gerçek hizmet, ilahi isimlerin cilvesine ayine olmaktır.