Boşa Gitmeyen Emek: Fâniden Bâkiye Açılan Kapı
Boşa Gitmeyen Emek: Fâniden Bâkiye Açılan Kapı
“Ey insan! Yaptığın hizmet, ettiğin ubudiyet boşu boşuna gitmez. Bir dâr-ı mükâfat, bir mahall-i saadet senin için ihzar edilmiştir. Senin şu fâni dünyana bedel, bâki bir Cennet seni bekler.”
— Risale-i Nur Külliyatı
İnsanoğlunun en derin korkularından biri boşa çalışmak, boşa yaşamak, boşa yorulmaktır. Eğer bir emeğin karşılığı alınmayacaksa, o emek zamanla külfete dönüşür. Eğer bir iyilik hiçbir şekilde görülmeyecekse, insanın içi kararır. Ama işte burada, imanın müjdesi devreye girer:
> Yaptığın hizmet, ettiğin ibadet boşa gitmez.
Bu ifade, yalnızca bir teselli değil, hakikatin ta kendisidir. Çünkü insan bu dünyaya sadece yemek, içmek, çalışmak ve eğlenmek için gönderilmemiştir. İnsanın esas vazifesi, Allah’a kul olmak, O’nun rızasını kazanmak ve ebedî saadete ulaşmaktır.
Zahmetsiz Rahmet Olmaz
Bu dünyada yapılan her ibadet, her sabır, her hizmet; ahirette büyük bir mükâfatla karşılık bulacaktır. Bir damla gözyaşı, bir anlık sabır, bir kırıntı sadaka, bir içten dua… Hepsi ilahi terazide ölçülür. Hiçbiri kaybolmaz, zayi olmaz.
Zira biz, sadece görünen dünyaya değil; gayba da iman ederiz. Ve biliriz ki, her iyiliğin, her güzel niyetin bir karşılığı vardır. Bu dünya imtihan sahnesidir, ücret ve mükâfat yeri değildir. Mükâfatın gerçek adresi, âhirettir.
Fâni Dünya, Bâki Bir Cennetin Eşiğidir
Dünya geçicidir. Zenginlik de gider, fakirlik de. Sağlık da biter, hastalık da. Gençlik solar, makam söner. Ama Allah için yapılanlar, ebediyet yolculuğunun biletidir. İşte Risale-i Nur’un bu hatırlatması, bu hakikati gönüllere kazır:
> “Senin şu fâni dünyana bedel, bâki bir Cennet seni bekler.”
Bu ne büyük bir müjde! Ne yüce bir teselli! Dünya fânidir, evet… Ama bu fânilik içinde yapılanlar ebedî kazançlara dönüşebilir. İşte bu yüzden, bir müminin yaptığı her iyilik, bir sonsuzluk yatırımına dönüşür.
Mahall-i Saadet: Hazırlanmış Bir Cennet
Allah kullarını başıboş bırakmaz. Emeklerini de karşılıksız yapmaz. “Bir mahall-i saadet” – yani Cennet, sadece bir ödül değil; hakkaniyetin gereğidir. Çünkü mazlumun sabrı, garibin duası, muhsinin ihlâsı; dünyada tam olarak karşılık bulmaz. Bu yüzden âhiret, adaletin ve rahmetin tam anlamıyla tecelli ettiği yerdir.
Ve bu müjde şunu fısıldar:
“Ey kul! Yorul ama ümitsiz olma. Az ol ama önemsiz sanma. Görünmesen bile kaybolmuş değilsin. Allah katında her şeyin kayıt altındadır.”
Sonuç ve Özeti
İnsanın yaptığı hiçbir salih amel, hiçbir samimi ibadet, hiçbir hizmet boşa gitmez. Dünya fanidir ama ahiret bakidir. Allah, kulunun emeğini zayi etmez. Her sabrın, her secdenin, her gözyaşının karşılığı vardır. Bir Cennet hazırlanmıştır; ebedî bir saadet için…
Özetle:
Allah yolunda yapılan hizmetler ve ibadetler zayi olmaz.
Dünya geçicidir, fakat amel defterine yazılanlar bakidir.
Mükâfat bu dünyada değil, âhirette verilecektir.
İmanın getirdiği umut ve sabır, kulun içini ferahlatır.
Cennet, Allah’ın vaadi ve rahmetinin en büyük tecellisidir.
> “Dünyada ektiğini, ahirette biçeceksin. Ebedî mükâfat, fânî çabanın karşılığıdır.”