Göklerdeki Sütunsuz İstikrar: Kudretin Dili ve Rabbe Kavuşma Hakikati

Göklerdeki Sütunsuz İstikrar: Kudretin Dili ve Rabbe Kavuşma Hakikati
(Ra’d Suresi, 2. Ayet Ekseninde Tefekkür ve Tefsir)

Kur’ân’ın Kozmik İfadesi: Sütunsuz Gökler ve İlahi Kudret

Kur’ân-ı Kerîm’in Ra’d Suresi 2. ayeti, insanın dikkatini göğe çevirerek onu derin bir tefekküre davet eder. Ayette buyrulur:

> “Allah, gökleri -görmekte olduğunuz gibi- bir direk olmaksızın yükseltti. Sonra Arş’a istiva etti. Güneş’i ve Ay’ı da emrine boyun eğdirdi. Her biri belli bir vakte kadar akıp gitmektedir. O, bütün işleri düzenler ve ayetleri detaylı bir şekilde açıklar ki, belki Rabbinize kavuşacağınıza kesin bir şekilde inanırsınız.” (Ra’d, 2)

Bu ayet, sadece astronomik gerçeklikleri değil, aynı zamanda akidevî ve ontolojik boyutları da barındıran çok katmanlı bir hakikati dile getirir.

MÜFESSİRLERE GÖRE AYETİN TAHLİLİ

  1. “Gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yükselten Allah’tır”

İbn Kesir ve Fahreddin Râzî bu kısmı, Allah’ın kudretinin eşsizliğine bir delil olarak görürler. İnsan gözle görülür bir sütun veya destek olmaksızın gökyüzünün istikrarını hayretle izler. Ancak bu istikrar bir tesadüf değil, ilahi bir düzenin yansımasıdır.

Elmalılı Hamdi Yazır, buradaki “görmekte olduğunuz gibi” ifadesinin, hem fiziksel gözlem hem de akıl yürütmeye delalet ettiğini belirtir. Yani göklerin direksiz oluşu, fiziksel olarak gözle görünmese de bu sistemin bilinçli bir irade tarafından kurulduğu apaçık bir delildir.

  1. “Sonra Arş’a istiva etti”

Bu ifade, Allah’ın kâinat üzerindeki mutlak yönetimini ve otoritesini simgeler. “İstiva” kelimesi burada “yükselmek” değil, idare etmek, hâkimiyet kurmak anlamında yorumlanır.

Zemahşerî ve Beyzâvî, bu kısmın Allah’ın kâinata müdahil ve hâkim olduğunu vurguladığını belirtir. Yani O, sadece yaratmakla kalmaz; aynı zamanda her an idare eder.

  1. “Güneş ve Ay’ı emrine boyun eğdirdi; hepsi belli bir vakte kadar akar”

Burada kozmik itaat söz konusudur. Güneş ve Ay gibi devasa cisimler bile, ilahi bir kanun ve takdire boyun eğmektedir.

Bu akış, yalnızca fizikî bir dönüş değildir; bir ilahî programın faaliyetidir. Gök cisimlerinin “li ecelin musemma” yani “adı konmuş bir süreye kadar” hareket etmeleri, kıyametin ve evrenin sonunun ilahî programda yer aldığına işaret eder.

  1. “O, işleri düzenler ve ayetleri açıklar ki, belki Rabbinize kavuşacağınıza inanırsınız”

Allah, hem fizikî düzeni yaratır hem de o düzenin mesajlarını ayetlerle bildirir. Bu açıklamalar, insanın Rabbiyle buluşacağını, yani ahireti, haşri, hesâbı ve ilahî karşılığı unutmaması içindir.

Fahreddin Râzî, burada ayetlerin teferruatlı oluşunu Allah’ın insana bir mazeret bırakmamak için yaptığı bir tecelli olarak değerlendirir. Ayetler hem kevnî (kâinata ait) hem de kur’ânî olarak gelir.

BİRBİRİYLE BAĞLANTILI AYETLER

Bu ayetle birlikte şu ayetler aynı mesajın farklı yönlerini tamamlayıcı niteliktedir:

“Gökleri ve yeri yaratan, Güneş’i ve Ay’ı emrinize veren Allah’tır. Hepsi belirli bir vakte kadar akar gider.” (Lokman, 29)

“Geceyi ve gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı sizin hizmetinize verdi. Hepsi bir yörüngede yüzüp gitmektedir.” (Enbiya, 33)

“O, gökleri direksiz yaratandır. Yeryüzünde sizi sarsmasın diye sabit dağlar koydu.” (Lokman, 10)

Bu ayetler, kevnî (kâinatla ilgili) ayetlerin, ahirete ve Allah’a iman için bir delil olduğunu gösterir.

HİKMETLİ VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ YÖNLER

  1. Görünmeyen Sütunlar:
    İnsanoğlu fiziksel destek arar. Ama göklerin direksiz olması, görünmeyen bir kudretin varlığını isbatlar. Görmediği halde ayakta duran bu düzen, imanın da görünmeyen ama güçlü bir sütun olduğunu hatırlatır.
  2. Koşan Güneş ve Ay:
    Güneş ve Ay, her biri “eceline” doğru akar. İnsan da kendi eceline doğru akar. Ama onlar isyan etmez, sapmaz; insan ise iradesiyle itaatsizliğe düşebilir.
  3. Arş ve Düzen:
    Allah’ın Arş üzerindeki istivası, kâinatta tesadüfe yer olmadığını bildirir. Her şey bir plan, takdir ve ölçü iledir. Bu da insanın hayatını gelişi güzel değil, murad-ı ilahiye göre yaşaması gerektiğini gösterir.
  4. Kevnî Ayetler ve Akide:
    Kozmosun nizamı, Allah’ın rubûbiyetine ve ahiretin varlığına delildir. Bu ayetler, sadece bilgi değil, iman ve teslimiyet üretmelidir.

SONUÇ VE ÖZET

Ra’d Suresi 2. ayet, yaratılışın kudretini, düzenin ilahîliğini ve insanın nihai kavuşma noktasını bir araya getirir.

Göklerin sütunsuz varlığı, Allah’ın görünmeyen ama her şeyi ayakta tutan kudretini gösterir.

Güneş ve Ay’ın belli bir vakte kadar akışı, evrensel yasaların Allah’a boyun eğdiğini isbat eder.

Ayetlerin detaylı açıklanması, insanın imanını artırmak ve Rabbiyle buluşma bilincini diri tutmak içindir.

Bu ayet, hem kâinatı okumayı hem de ahireti unutmamayı emreder. Çünkü Rabbiyle buluşmayı kesin olarak bilen insan, kâinatı boşlukta değil, bir mânâ içinde görür.

Kısa Özet:

Ra’d Suresi 2. ayet, Allah’ın gökleri direksiz yaratmasını, Güneş ve Ay’ı düzene koymasını ve işleri idare etmesini anlatır.

Bu kozmik düzen, ahiret inancı için bir delildir.

Müfessirler ayetteki “görmek”, “istiva”, “ecel”, ve “tafsil” kelimelerine yoğun anlamlar yüklemişlerdir.

Ayet, iman, tefekkür ve teslimiyetin aynı anda ifade  edildiği bir hakikat pusulasıdır.

 

Loading

No ResponsesHaziran 25th, 2025