Allah’ın Terazisi: Görünenin Ardındaki Hakikat
Allah’ın Terazisi: Görünenin Ardındaki Hakikat
“Kıyamet günü için bir mizan (terazi) kuracağız. Artık kimseye hiçbir şekilde zulmedilmeyecektir. Yapılanlar, hardal tanesi kadar dahi olsa, onu getiririz. Hesap görücü olarak Biz yeteriz.”
(Enbiyâ, 47)
İnsanlık, adaleti tartan bir terazinin özlemini hep çekmiştir. Lakin dünyadaki teraziler eksiktir, zahiri ölçer. Gördüğüne hükmeder. Kalbe, niyete, iç yüzeye nüfuz edemez. İşte bu noktada Allah’ın ilahi terazisi devreye girer.
Allah’ın mizanı, sadece amel miktarını değil, niyet derinliğini, ihlas samimiyetini, kalpte gizli yönelişleri de tartar. Çünkü O, hem zahiri hem batını, hem görüneni hem görünmeyeni, hem bilineni hem bilinmeyeni kuşatır.
Zahiri Değil, Hakikati Ölçen Terazi
İnsanlar dış görünüşe aldanır. Bir kimse çokça namaz kılabilir, ama riyaya bulaşmışsa, Allah katında değeri yoktur. Diğeri az bir sadaka verir ama gözden ırak, samimiyetle… Allah’ın terazisinde ağır gelir.
> “O gün insanlar, amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır. Artık kim zerre kadar hayır işlerse onu görecek; kim de zerre kadar şer işlerse onu görecektir.”
(Zilzâl, 6–8)
Allah, “zerre kadar” olanı dahi tartar. Bu, sadece dış amele değil, niyete, duygulara ve içten gelen yönelişe de işaret eder.
Terazide Tartılan Niyet ve İhlas
Allah’ın terazisi; amel defterini değil, niyet defterini de açar. Çünkü kulun ihlası, amelin hakiki değerini belirler.
> “Ancak Allah’a ulaşacak olan, sizin kurbanlarınızın ne etidir ne de kanıdır; ona ulaşacak olan takvanızdır.”
(Hac, 37)
İşte Allah’ın terazisi; et ve kanı değil, takvayı, yani kalbin Allah’a yönelişini tartar.
Allah’ın Terazisi: Ezel ve Ebedi Kuşatır
İnsan zamana mahkûmdur; geçmişi unutur, geleceği bilmez. Allah’ın terazisi ise ezelîdir ve ebedîdir. O, kulun hayatını bir bütün olarak değerlendirir. Dönemsel tökezlemeler veya ani yükselişler, genel seyrin ışığında tartılır.
> “Allah, insanın kazandığını da, kalbinin kazandığını da bilir.”
(Bakara, 225)
Kalbin kazancı… İnsan kendi içindeki niyeti bile tam olarak kavrayamazken, Allah kalbin özünü, öz niyetini, gizli beklentilerini kesinlikle bilir ve ona göre tartar.
Toplumsal Tartım: Takva mı Fücur mu?
Allah’ın mizanı sadece bireylere değil, toplumlara da uygulanır. Takva ile yoğrulmuş toplumlar, izzet bulur. Fücura sapmış toplumlar ise zillete düşer.
> “Bir kavim kendisinde olanı değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez.”
(Ra’d, 11)
Bu ayet, Allah’ın terazisinin toplumsal düzeyde de işlediğini gösterir. İç dönüşüm olmadan dış kurtuluş olmaz.
Hakiki Tartı Mahşerde Olacak Ama…
Evet, her şeyin hakikati kıyamet gününde ortaya çıkacaktır. Fakat Allah’ın terazisi sadece o gün değil, şimdi de işler. Her gün bir iç hesap imkânı sunar. Allah’ın mizanı, bizim ahlaki pusulamız olmalıdır.
Sonuç ve İbret:
Allah’ın terazisi:
Zahiri ve batını birlikte tartar.
İhlası ve riyayı ayırt eder.
Takvayı ve fücuru ayırır.
Görünenin arkasındaki niyeti ölçer.
Zamana ve mekâna bağlı kalmadan, ezelden ebede hükmeder.
Öyleyse insan, sadece dış görüntüsünü değil, iç dünyasını da düzene koymalıdır. Çünkü Allah’ın terazisi asla hata yapmaz. Adaleti şaşmaz. Amelin şekline değil, ruhuna bakar.
Özet:
Allah’ın mizanı (terazisi), sadece görünen amelleri değil, onların ardındaki niyeti, ihlâsı, samimiyeti de tartar. Görünenin ötesine geçen bu ilahi terazi; batını, kalbi, bilinmeyeni, hatta geleceği dahi kuşatır. Kul, niyetiyle, yönelişiyle, ihlasıyla Allah’a yaklaşmalı; çünkü mahşer günü tartılan sadece “ne yaptın?” değil, “neden yaptın?” olacaktır. Allah’ın terazisi daima kuruludur, mahşer onun sadece nihai tecellisidir.